EdebiyatKişisel Gelişim

Martı Jonathan Livingston – Richard Bach / İşçisin Sen, İşçi Kal-ma!

Bir özet ve değerlendirme…

Martı Jonathan Livingston – Richard Bach’ın bir kitabı / Bir özet ve değerlendirme…

20’li yaşlarda okuduğum ancak 40’lı yaşlarda yeniden okuduğum bir kitap…

Martı: Jonathan Livingston…

Jonathan Livingston Kendini Tanır…

Jonathan Livingston, genç bir martıdır.

Onun için önemli olan “yemek” değil, “uçmak”tır.

Diğer martıların aksine karnını doyurmak için uçmaktan öte, özgürce uçmaya ilişkin arzuları vardır.

İlk, ailesi asılır ayaklarından Jonathan’ın…

“Sen bir martısın, senin uçma nedenin yiyecek bulabilmek!” derler.

“Neden diğer martılar gibi olmuyorsun, diğerleri gibi ol!” diye de eklerler…

Oysa Jonathan, havada ne yapıp yapamadığını görmek istemektedir.

Çalışır Jonathan, çalışır, çalışır…

Sınırlarını zorlar, birçok martının yapamadığını yapar ama zaman zaman da denize çakılır…

Böyle zamanlarda başarısızlığını hazmetmekte zorlanır; denize çakılmasına ve başarısızlığına neden olan ağırlığın onu denizin dibine çekerek yaşamını sonlandırmasını isteyecek kadar bu durumu hazmetmekte zorlanır…

Bu gibi anlarda ailesinin sesi kulaklarında çınlar ve kendi kendine “Ben bir martıyım ve doğamla sınırlıyım; uçuş hakkında daha çok şey öğrenmem gerekseydi, beyin yerine uçuş haritalarım olurdu. Ailem haklı!” demekte ve normal bir martı olmaya karar vermektedir.

Sürü içinde sıradan bir martı olmaya karar vermek, kendini daha iyi hissetmesine neden olmaktadır. Artık kendisini öğrenmeye iten gücü önemsememeye, doğasına meydan okumamaya çalışacaktır.

Fakat farklı olmayı öğrenen bir martının sıradan kalması da mümkün değildir. Tekrar çalışmaya, uçuş denemeleri yapmaya başlar.

O kadar çalışır, o kadar çalışır, kendini o kadar geliştirir ki artık yeryüzünün akrobatik uçuş yapabilen tek martısı Jonathan’dır.

Artık cehaletini kırmış, becerilerini, yeteneklerini ve zekâsını kullanarak kendisini bulmuştur, kendisi olmuştur. En önemlisi de özgür olmuş, uçmayı öğrenebilmiştir.

Ve başarısını diğer martılarla paylaşmaya karar verir.

Martı Konseyi Jonathan Livingston’ı Dışlar… 

Karaya indiğinde Martı Konsey’i çoktan toplanmış ve Martı Jonathan Livingston meydana çağrılmaktadır. Onurlandırılmayı bekleyen Martı Jonathan, “Konsey Başkanı”nın aşağılamasıyla karşılaşır ve sürüden sarp kayalıklara sürgün edilir. Jonathan’ı üzen; sarp kayalıklara sürgün edilmek değil, sürüsünün gözlerini azıcık aralayıp ileriye bakmayı reddetmeleridir.

Jonathan, uçmayı öğrenmiştir ve bunun için ödediği bedele hiç üzülmemektedir. Çünkü Jonathan bezginliğin, korkunun ve öfkenin bir martının ömrünü kısalttığını; bunları zihninden uzaklaştırdığında ise hoş ve uzun bir yaşam sürebileceğini fark etmiştir.

 Jonathan Livingston Farklı Bir Aleme Gider…

Jonathan uçmaya devam ederken ışıklar saçan iki martı Jonathan’ı yetenekli başka martıların olduğu bir âleme götürür. Buradaki martılar kendilerini aşmayı ve mükemmele ulaşmayı hedef olarak belirlemiştir. Bunun için de tüm vakitlerini geliştirdikleri yöntemlere ve uçuş denemelerine ayırmaktadır.

Jonathan Livingston Mükemmelliği Arar…

Jonathan, Sullivan’ın “Nereden geldiğimizi hemen unutup nereye gittiğimizi merak bile etmeden, günübirlik yaşayarak çoğu kez birbirinin aynısı olan şeyi yaptık; bir dünyadan gelip diğerine gittik. Yemekten, birbirimizle mücadele etmekten, sürüye gücümüzü kanıtlamaya çalışmaktan daha başka yaşama nedenleri olduğunu öğrenmek için binlerce, on binlerce yaşamdan geçmek zorunda kaldık. Mükemmellik diye bir şeyin varlığını fark edene kadar yüzlerce yaşam daha… Yaşama amacımızın mükemmeli bulma ve onu açığa çıkarma olduğunu anlamak için diğer yüzlercesi daha yaşandı. Şimdi de aynı kural geçerli: Diğer dünyayı bir öncesinde öğrendiklerimizle kurarız. Hiçbir şey öğrenilmemişse sonraki yaşam, öncesinin aynısı olacaktır, aynı sınırlar ve kazanmak için yüklenilen aynı sıkıntılar…” sözleriyle öğrenmelerini artırır.

Jonathan, “en iyi uçuş hızının ne olduğunu” öğrenmek ve bilgisini artırmak için sürünün en iyi uçan ve en yaşlı martısı olan Martı Chiang’ın yanına gider.

Martı Chiang “En iyi hız, saatte bin mil, bir milyon mil hızla, ışık hızıyla uçmak anlamına gelmiyor. Çünkü rakamlar sınırları belirler; iyinin, mükemmelin sınırları yoktur. Mükemmel hıza ulaşmak, orada olmak demektir.” der Jonathan’a ve ekler:

“Mükemmelliği küçümseyen martılar yavaştır, hiçbir yere gidemezler. Mükemmele ulaşmak için uçanlar ise hızlıdırlar ve her yere gidebilirler. Düşündüğün en son hızda herhangi bir yere uçabilmek için daha şimdiden oraya vardığını kabul etmelisin…”

Chiang aslında kuralı koymuştur:

Jonathan kendisini bir metre kanat açıklığıyla sınırlı bir bedene sahip, rotası belirlenmiş bir martı olarak görmemelidir. Jonathan; bilinen tüm rakamları aştığı, zamanın ve mekânın ötesine geçtiği zaman gerçek doğasını yaşayabileceğini bilmelidir.

Jonathan Livingston Mükemmelliğe Ulaşır…

İnatla çalışır Jonathan, inatla…

Her gün doğumundan gece yarılarına dek inatla…

Arzu ettiği ilerlemeyi göremediği zaman Chiang’in sözü çınlar kulaklarında:

“İnancı unut Jonathan, uçmak için inanca ihtiyacın yok, sadece uçmayı anlaman yeterli. Haydi, tekrar dene…”

Tekrar dener Jonathan, “Ben sınırları olmayan, mükemmel bir martıyım.” mırıldanmaları arasında.

“Başardım!” der sonunda, “Başardım!”

Chiang destekler:

“Eğer ne yaptığını biliyorsan her zaman başarırsın. Başarmak için ne yaptığını bilmek gerek!”

YD

Jonathan Livingston Dışlandığı Sürüsüne Geri Döner…

Jonathan; sürgün edildiği sürüsünü, orada kendisi gibi sürgün edilen, uçmanın gerçek anlamını bulmak için çabalayan başka martıların varlığını düşünmeye başlar ve geldiği dünyaya geri dönmek ister.

Fakat “Burada senin öğreteceklerini anlayabilecek, yetenekli martılara yardımcı ol, seni dışlayan bir sürüdeki martılara kendini dinletmek için uğraşma!” sözleri karşısında bir müddet daha kalsa da düşünceleri peşini bırakmaz çünkü aklı dışlandığı sürüsündedir.

İçlerinde illaki bir ya da iki tane öğrenmeye hazır martı vardır.” düşüncesiyle geldiği sürüye geri döner.

Jonathan Livingston Öğrenmeye Hazır Birkaç Martı Bulur…

Geri döndüğünde kendisinin de sürgün edildiği zaman yaşadığı sarp kayalıkların orada uçan Martı Fletcher Lynd’i görür, onu öğrencisi kabul eder ve eğitir.

Derken zamanla öğrencilerinin sayısı artar Jonathan’ın…

Jonathan Livingston Eğittiği Martıların Aydınlanmasını Sağlar…

Öğrendiklerini öğrencilere aktarır Martı Jonathan Livingston:

“Hepimizde gerçekte mükemmel martı olma düşüncesi, sınırsız bir özgürlük düşüncesi var. Bizi sınırlayan her şeyi bir tarafa atmalıyız. Bir kanat ucunuzdan diğerine kadar tüm bedeniniz, düşündüklerinizden başka bir şey değil. Düşüncelerinizin zincirlerinden kurtulun, bedenlerinizin zincirlerini kırın…”

Jonathan Livingston Martılara Özgür Olmayı Tanımlar…

Artık sarp kayalıklardan sürünün yaşadığı yere dönme vakti gelmiştir.

Jonathan’a itiraz eden ve “Biz sürüden dışlanmış martılarız. Geri dönmemizden hoşnut olmayacaklardır. İstenmediğimiz bir yere gitmek için kendimizi zorlayamayız.” sözlerini söyleyen Martı Henry Calvin’e Jonathan:

“İstediğimiz yere gitmekte ya da istediğimiz yerde bulunmakta özgürüz.” cevabını verir.

Sürünün kuralları “Kalın orada! Dışlanan geri dönemez!” derken Jonathan “Geri dönün!” demektedir. Çünkü Jonathan “Bizler, sürünün bir parçası değilsek kurallarına da uymak zorunda değiliz!” düşüncesindedir.

Jonathan Livingston ve Öğrencileri Sürüyle Yüzleşir…

Sürü şaşkınlık içinde Jonathan ve öğrencilerinin dönüşünü izlese hatta daha sonra Jonathan’a sırtını dönse de Jonathan bunu umursamadan kumsalda öğrencileriyle çalışmalarına devam eder.

Jonathan Livingston Sürünün Genç Martılarına da İlham Olur…

Sürünün genç martıları sürgün edilmekten korktukları için gündüz Jonathan’ın çevresinde görünmeseler de geceleri Jonathan’ın öğretilerini dinlemeye gelirler.

Bu martılardan biri de sol kanadını sürüyerek kumsal boyunca yalpalayan Martı Kirk Maynard’dır. Uçmak istediğini ancak uçamadığını, kanadını hareket ettiremediğini söyleyip Jonathan’dan yardım istediğinde Jonathan:

“Kendin olmakta, kendi gerçek kişiliğine sahip çıkmakta özgürsün ve hiçbir şey seni yolundan alıkoyamaz. Ben senin özgür olduğunu söylüyorum.” der ve Martı Kirk Maynard’ı yüreklendirir, nitekim Martı Kirk Maynard da uçanlar grubuna dâhil olur.

Jonathan “Özgürlüğü engelleyecek ne varsa, gelenekler, batıl inançlar ya da herhangi bir şekildeki sınırlamalar, tümü bir kenara bırakılmalıdır.” görüşündedir.

Mega Mental Aritmetik - Çocuklar için Konsantrasyon ve Zeka Eğitimi

Sürü, Jonathan Livingston’ı Kutsallaştırır…

Bir süre sonra Jonathan’ın kutsal bir kuş olduğu söylentileri dolaşır sürüde.

Yanlış anlaşılmaktan üzülen Jonathan, bu söylentileri kendisine getiren Fletcher’in “Biz, belki de alışılmışın ilerisindeyiz.” tespitine katılır.

Martıların Jonathan’a kutsallık atfetmeleri karşısında Jonathan “Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?” sorgulamasını yapmak durumunda kalır.

Jonathan Livingston Sürüyü Terk Eder…

Fletcher’a “Gözünle gördüklerine sakın inanma. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya, bildiklerinin ötesine geçmeye çalış. O zaman uçmanın anlamını da daha iyi öğreneceksin.” der ve kaybolur Jonathan…

Martı Fletcher alır öğretmenlik görevini…

Öğretileri o paylaşır artık kuşlarla…

Yeni öğrenciler çıkar, “Yüksek motivasyona sahip bir martının öğrenme eğrisi her türlü grafiği delip geçebilir.” düşüncesinden hareketle sınırlarını mükemmel zorlayan yeni öğrenciler…

Kutsallaştırma, Jonathan Livingston’ın Mesajını Gölgeler…

Fakat…

Fakat sonra martılardan oluşan kalabalıklar Jonathan’ı kutsallaştırır, Jonathan’ın öğrencisi Fletcher’e Jonathan’a dokunduğu için yaklaşmaya başlarlar…

Kutsallaştırılan Jonathan’a, onun özel bir martı olduğuna vurgu yapan özel sıfatlar atfederler.  Jonathan’ın kutsiyetini artırmak için uçmayı bırakarak, uçmayı denemeyi bir kenara bırakarak özel ritüeller geliştirirler.

Martı Antony Kutsallaştırmaya Direnir…

Martı Antony, Jonathan’la ilgili anlatılan mucizevi kutsal sözlere kulaklarını tıkayarak, onun etrafını saran âdetleri ve merasimleri reddederek “uçma” kelimesini kullanmadan uçma çabası içine girer, Martı Jonathan’ın ismini reddederek onun sürüye getirdiği mesajı uygulamaya başlar.

Jonathan Livingston, Gerçek Mesajı Anlayan Martı Antonyler İçin Geri Döner…

Bir akşamüstü  uçarken hayatın boş olduğunu düşünmeye başlar.

“Bir yosun gibi anlam ve neşeden yoksun bir şekilde var olmaktansa hiç olmamak daha iyidir.” düşüncesinden hareketle okyanusa doğru pike yapıp boğulmanın en doğru hareket olacağına karar verir. Bu kararını gerçekleştirmek için ölüm pikesine başlar, pikenin ortasına geldiğinde yanından hızla bir martı geçer onu.

Ölüm pikesini durdurur Martı Antony.

Çünkü onu geçen, Martı Jonathan Livingston’dur!..

ME-FHT

Jonathan Livingston’a Farklı Bir Pencereden Bakış: Kendini Gerçekleştirme

Şimdi, bir anlığına “martı perdesi”ni kaldıralım aradan…

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde kendini gerçekleştirme noktasından bakalım hikâyeye. Maslow’un piramidinde bu, yani kendini gerçekleştirme, en son aşamadır.

Sebebinizi bulun!

Her insan bir sebep için yaratılmıştır. Kulluk ve imtihan sebebinin dışında bir sebepten bahsediyorum.

Yaratılan sizsiniz ama niye siz?

Jonathan; sürü içinde karın tokluğuna uçan, sürü dışına çıkmayan, sürünün sınırları ve kuralları içinde yaşayan, sonra da ölüp giden martıların aksine sebebini bulmuştu.

Kendiniz olun!

Sürüden ayrılın, farklı olun; aslında kendiniz olun!

Kendiniz olunca yeteri kadar farklı olursunuz zaten.

İz bırakın!

Yaşadığınıza dair iz bırakın dünyaya.

Haberi olsun dünyadakilerin yaşadığınızdan.

Üç beş yüz insan olmasın bir ömür hanesine sığan…

Öğrenmeye açık olun!

Kendinizi gerçekleştirmek istiyorsanız Martı Jonathan gibi öğrenmekten korkmayın…

Çok çalışın!

İnatla çalışın ama inatla…

Siz çalışırken etrafınızdan “Sıradan ol!” sözlerini duyacaksınız.

Önce aileniz asılacak paçanızdan!..

İçinde bulunduğunuz grup tutacak sizi…

Sonra bir sürü psikolojisi içindeki herkes koro halinde bağıracak:

“İşçisin sen, işçi kal!..”

İşte kulaklarınızı tıkayacağız yer burası.

Ama sonucuna katlanacaksınız tıkadıysanız kulaklarınızı.

Dışlanacaksınız…

Sarp kayalıklarda yalnız kalmaya alışacaksınız…

Zaman zaman başarısız olacaksınız.

Çevrenin haklı olduğunu düşüneceksiniz.

Bezginleşecek, üzülecek, korkacak ve öfkeleneceksiniz.

Ve bir gün başaracaksınız, her şeye rağmen…

O zaman da “Çalıştı, çok çalıştı ve başardı!” demeyecekler…

Ya “Yok sayacaklar.” ve sizi gözlerinin önünden uzaklaştıracak, kendilerini öyle rahatlatacaklar.

Ya da sizi kutsayıp özel insan sınıfına koyacaklar.

Her iki durumda da “çalışma” seçeneğini düşünmeden sizi kendileriyle kıyaslama olanağını ortadan kaldıracak mekanizmalara başvuracak ve “çalışmak” “denemek”le ilgilenmeyecekler.

Çünkü çalışmak zor olandır, “yok saymak” veya “özel insan sınıfına sokmak” en kolayıdır. İnsan ise kolay olanı seçme eğilimindedir.

Aldırmayın…

Dışlayan dışlasın, kutsayan kutsasın…

“İşçisin sen, işçi kal!..” nidalarına tıkayın kulaklarınızı…

Kendinizi gerçekleştirmek için çıkın yola

Sebebinizi buldunuz ve bir yere mi gitmek istiyorsunuz?

Kendinizi bedeninizle sınırlamayın…

Düşüncelerinizin zincirlerini kırın…

Kalıpları, şablonları, sizin için biçilmiş kılıfları parçalayın…

Sınırlarınızı aşın!..

Hayal gücünüzü zamanın ve mekânın ötesine uçurun ki gerçek doğanız doğma fırsatı yakalasın…

Hayal kurun!..

Gözünüzde canlandırın.

Unutmayın, görme ile hayali görme zihinde aynı etkiye sahiptir.

Kendinizi aşmaya ve mükemmele ulaşmaya odaklanın!..

Mükemmel olamasanız da “iyi”yi geçecek, “mükemmel”e yaklaşacaksınız.

Alışılmışın ilerisinde olun!..

Değilse kaybolursunuz kalıpları içinde alışılmışın.

Kararlarınızı kendiniz verin!..

İstediğiniz kararı vermekte özgürsünüz.

Başkalarının karar sınırları içinde hapsolmayın.

Denemeyi bırakmayın!..

Çünkü denemeden yapamazsınız.

Ne yaptığınızı bilin!..

Bilirseniz başarırsınız.

Yaptığınız işi anlayın, orada olun…

Siz, kendinizi gerçekleştireceksiniz.

Toplum da sonra gerçekleştirecek kendini.

Birilerimiz öğrendikleriyle kurmazsa yeni dünyayı, yenilerimiz birilerimizin öğrenmediklerini öğrenmekle geçirecek zamanını…

“Jonathan” bulmak için etrafınıza bakmayın…

Bu yazıyı okuyorsanız biliniz ki “Sizin içinizde Jonathan!”.

Selam olsun, içinizde yaşayan Martı Jonathan Livingston’lara!..

 Yazar: Mehmet Uğurlu

Başa dön tuşu