Müzik ve Beyin
Hangi müzik beyni nasıl etkiliyor? Müzik, konsantrasyon ve öğrenme arasında bir ilişki var mı? Ders çalışırken, kitap okurken veya bir proje üzerinde çalışırken ne tip müzikler dinlemeliyiz? Konsantrasyon ve öğrenme açısından hangi müzikler bizi negatif, hangi müzikler bizi pozitif etkiliyor? Tüm bu soruların cevabına bakmadan, bence önce müziğin beyin üzerindeki etkilerine bir göz atmak gerekir. “Doğal olarak daha yaratıcı düşünen kişilerin problemlere yaklaşımlarını inceleyerek süreci anlamaya çalışıyoruz” diyen araştırmacı Folley, günlük deneyimlerinin sürekli yaratıcı düşünmeyle geçmesinden dolayı özellikle müzisyenlerin düşünme tarzlarını incelediklerini ifade etmiştir. Araştırma sonucunda müzisyenlerin beyinlerindeki ilişkisel çalışmanın ve problemlere verilen cevapların onların beyinlerinin düşünme tarzında niteliksel farklılıkların olduğu ortaya çıkmıştır.
Beyninin her iki yarım küresini bu şekilde birlikte ve dengeli kullanan müzisyenlerin diğer bilgilerin değerlendirilmesinde ve ilişkilendirilmesinde de iyi olmalarıın doğal bir sonuç olduğunu vurgulayan Folley, “Entrümantal müzisyenlerin farklı melodik satırları birleştirerek, aynı anda her iki eli kullanarak senkronize tek bir müzik parçasına dönüştürmeleri ve özellikle nota sembollerini aynı anda hızlı bir şekilde okumadaki becerileri onların beyinlerinin hem sağ, hem de sol yarım kürelerini dengeli kullanmalarını sağlamaktadır” demektedir. Bugüne kadar yapılan daha önceki yaratıcı düşünme araştırmaları daha çok açık uçlu ve çok yönlü problemlerde yaratıcı sonuçlara ulaşmayı sağlayan ışınsal düşünmeye odaklanmıştır. Yapılan araştırmalar yaratıcı düşündüğü kabul edilen kişilerin diğer insanlara göre daha ışınsal düşündüğünü ve düşünme tarzlarında böyle bir farklılığın olduğunu ortaya koymuştur.
Araştırmacılar müzisyenlerle kontrol grubunun yaratıcı düşünme süreçlerini mukayese etmek için iki deney yapmışlardır. Birinci deneyde her iki grubada ev eşyaları veya objeleri gösterilerek bunlarla yapılabilecek farklı fonksiyonları yazmaları istenmiş, ayrıca bazı kelime ilişkilendirme testleri de yapılmıştır. Bu deneyin kelime ilişkilendirme testinde müzisyenler kontrol grubuna göre daha fazla sayıda doğru cevap vermişlerdir. Araştırmacılar bu sonucun müzisyenlerin sözel yeteneklerinin daha iyi olduğunun bir göstergesi olduğunu ifade etmektedirler. Bu deneyin ev eşyaları veya objeleri ile oluşturulacak farklı fonksiyonlar bölümünde de müzisyenler çok daha yeni ve beklenmedik fonksiyonlar önermişlerdir. İkinci denyede, her iki gruba tekrar günlük kullanılan bazı objelerle yapılabilecek farklı fonksiyonlar önermeleri istenmiş, ancak bu kez beynin korteks bölümündeki kanlanma NIRS (near-infrared spectroscopy) yöntemiyle takip edilmiştir. Bu teknikle beynin nerelerine kan ve oksijen hareketi olduğu izlenerek, düşünme sırasında hangi bölgelerin aktif olduğu gözlenebilmektedir.
Esas olan müzik eğitiminden çok birinci sırada beynin her iki yarım küresini birlikte ve dengeli kullanmak, ikinci sırada da bilgiler arasında ilişkiler kuran bir düşünme tarzıyla beyinde yoğun fiziksel ağların oluşmasını sağlamaktır. “Peki müzikle uğraşmadan da beynin her iki yarım küresini birlikte ve dengeli kullanmayı sağlamak için bir yöntem var mı?” diye bir soru gelebilir aklınıza. Bu sorunun cevabı“EVET“. Mega Hafıza’nın okuduğunuz, gördüğünüz ve duyduğunuz her türlü bilginin hafızada tutulması için hazırlanmış olan “Fotografik Hafıza Teknikleri” seti aynı zamanda hem ışınsal düşünmenin geliştirilmesini, hem de beynin her iki yarım küresini birlikte ve dengeli kullanılmasını sağlıyor. FOTOGRAFİK HAFIZA TEKNİKLERİ SETİ Araştırmacıların bulduğu diğer bir ilginç sonuç da müzisyenlerin zeka (I.Q.) seviyesinin müzisyen olmayanlara göre daha yüksek çıkmasıdır. Bu sonuç daha önce bulunan müzik eğitimi ve zeka gelişimi arasındaki ilişkiyi de destekler durumdadır.Şüphesiz zeka da zihinsel faaliyetler sonucunda beyin hücreleri arasında kurulan fiziksel ağların bir ürünüdür. Ayrıca müzik, beyin ve konsantrasyon arasında da ilginç ilişkiler vardır. Bu ilişkileri keşefetmek için aşağıdaki resime veya linke tıklayarak incelemenizi de tavsiye ediyorum. Bu arada müzik eğitimine küçük yaşta başlayan çocukların beyinlerinin sağ ve sol yarım küresini bağlayan “corpus callosum” ağının, müzik eğitimi almamış çocuklara oranla, daha kalın olması da müzik ve beyin eğitimi ilişkisini bir başka açıdan göstermektedir. Çünkü beynin sağ ve sol yarım küresinin iletişimi tamamen “corpus callosum” aracılığıyla olmaktadır. Bu da çocukların beyinlerini geliştiren bir eğitim programının 3 ile 7 yaş arasında başlaması gerektiğini onaylayan bir sonuçtur. Tekrar görüşünceye kadar beyninize iyi bakın. Başarı dileklerimle… Melik Duyar |