Öğrenme ve EğitimPsikoloji

İnsan Beyni Neleri Seviyor ve Nelerden Hoşlanmıyor?

Beyinde Sevme ve Hoşlanmama Nasıl Gelişiyor?

İnsan Beyni Neleri Seviyor ve Nelerden Hoşlanmıyor / Beyinde Sevme ve Hoşlanmama Nasıl Gelişiyor – Temel olarak beyinde bir şeyden hoşlanmanın veya bir şeyden nefret etmenin oluşmasının nedeni “tepkisel şartlanma (responded conditioning)”dır. Tepkisel şartlanma Pavlov’un köpeklerinin temsil ettiği “klasik koşulanma” ile benzer bir süreçtir.

Duygusal Bir Tepki Yaratan Koşullanma Nedir?

Başlangıçta hiç bir tepki yaratmayan nötr bir olayın, doğal olarak olumlu veya olumsuz duygular yaratan bir uyarıcıyla uzun süre birlikte yaşanması sonucu artık nötr uyarıcının da doğal uyarıcı gibi bir duygusal tepki yaratmasıdır.

Tepkisel koşullanmadan etkilenen duygusal reaksiyonlar, çevremizdeki dünyayla etkileşim kurarken düşünmeden deneyimlediğimiz hem sevinç, coşku, mutluluk gibi olumlu,  hem de acı, heyecan (anksiyete), rahatsızlık ve huzursuzluk gibi stress yaratan olumsuz duygusal tepkileri kapsar. Yani şartlara bağlı olarak bazı deneyimlerimiz olumlu duygularımızı uyandırırken, bazı deneyimlerimiz olumsuz duygularımızı uyandırır. Böyle bir süreçle oluşan tüm duygusal refleksler tepkiseldir.

Deneyimlerimiz sırasında beynin evrensel “zevk alınan şeylere ulaşma ve acıdan kaçınma” yasası da devrededir.

Sonuç olarak, olumlu duygusal tepkileri ortaya çıkaran uyarıcı durumlar genellikle “sevdiğimiz şeyleri” ve olumsuz duygusal tepkileri ortaya çıkaran uyarıcı durumlar da genellikle “hoşlanmadığımız şeyleri” oluştururlar. Sevdiğimiz şeylere sahip olmak ve ulaşmak isterken, hoşlanmadığımız şeylerden uzak durmak isteriz.

mi

İnsan Beyni Neleri Seviyor?

Örneğin beynimizde aşağıda sıralanan zevk veren duyguları uyandıran olaylar bizi bir mıknatıs gibi kendisine çekme eğilimindedir. Bu duyguları uyandıran olayların içinde olmak bize mutluluk verir.

klasik tepkisel koşullanma - zevk veren duygular listesi

Şekil-1: Zevk Veren, Bizi Kendine Çeken Duygular

İnsan Beyni Nelerden Hoşlanmıyor?

Öte yandan, beynimizde aşağıda sıralanan bize acı veren duyguları uyandıran olaylar da itici bir mıknatıs gibi bizi kendisinden uzaklaştırma veya itme eğilimindedir. Yani bu duyguları uyandıran olaylardan uzak durmak isteriz.

klasik tepkisel koşullanma - acı veren duygular listesi

Şekil-2: Acı Veren, Bizi Kendinden Uzaklaştıran Duygular

İyi hisleri ortaya çıkaran tek bir olay sınıfı vardır ve bu, pekiştirici olaylar (pekiştiriciler) olarak bilinen zevk veren olaylar sınıfıdır. Herkes, kendisini pekiştiren olaylardan etkilenir. Analizi genişletirsek, pekiştirmeyle birlikte aynı anda ortaya çıkan uyaranların, iyi hisler uyandıran koşullu uyaran olacağını görebiliriz. Yani, beğenilmeye başlarlar.

Ayrıca, kötü duyguları ortaya çıkaran diğer bir olaylar sınıfı da vardır ve bu, caydırıcı olaylar (cezalandırıcılar) olarak adlandırdığımız gruptur. Yani acı veren olaylar sınıfıdır. Herkes kendisi için caydırıcı olan (cezalandırıcı) olaylardan kaçınmaya çalışır. Cezayla bağlantılı olarak aynı anda meydana gelen uyaranlar da, kötü hisler (utanç, kaygı veya korku gibi) uyandıran koşullu uyarıcı hale gelme eğilimindedir. Bunlar aynı zamanda hoşlanmadığımız uyarıcı olaylar haline de gelirler.

Özet olarak beynimizde bizim bir şeyleri yapıp yapmamamızı yöneten iki kuvvet vardır. Bu iki kuvvet şunlardır;

1-) Bize duygusal olarak zevk veren olayların içinde olma ve yapma arzusu,

2-) Bize duygusal olarak acı ve rahatsızlık veren olaylardan uzak durma ve yapmama arzusu.

Bu iki kuvvet beynimizde mücadele ederler. Hangisi galip gelirse onu yaparız.

Kısacası, sevme ve hoşlanmama, olumlu ve olumsuz deneyimlerin geçmişinin sonucudur.

Örneğin bir öğrencinin üniversite giriş sınavına coşkuyla hazırlanmasını veya isteksizce ertelemesini sağlayan mekanizma farklı koşullanmaların ve öğrencinin belli olaylara olumlu veya olumsuz duyguları yüklemesi sonucudur.

Ürünlerini size aldırmak isteyen TV reklamlarındaki süreç de benzerdir.

Reklamlar ve Tepkisel Şartlanma

İnsanlar birlikte yaşadıkları deneyimlerin özelliklerine göre, farkında olmadan başlangıçta duygusal bir tepki yaratmayan olaylara olumlu veya olumsuz duygular yüklerler. Sonuç olarak duygu yüklenen nötr olay artık olumlu veya olumsuz duygular yaratan koşullu bir uyaran olmuştur. Bu süreçte beynin mutluluk ve/veya acı merkezlerini uyaran kuvvetler etkili olur.

Reklam verenler de ürünlerinin alınması için beyninizdeki  “mutluluk” ve/veya “acı” merkezlerini uyaran kuvvetleri kullanırlar. Reklamları tekrar tekrar izlerken beynimizdeki “ayna hücrelerin” de etkisiyle izlediğimiz ürüne “mutluluk” yükleriz veya ürünü “bir acıdan kurtulmak için (dikkat edin, bu da mutluluğa katkı sağlayacaktır) sığınılacak bir çözüm” olarak konumlandırırız. Böylece “ürün” mutlu olmak için almamız gereken ve/veya bir acıdan kurtulmak için başvurmamız gereken bir emtiaya dönüşmüştür. Özet olarak, başlangıçta nötr olan ürün artık beyninizde mutluluk yaratan koşullu bir uyaran olmuştur.” – Melik Duyar

Sigara içmenin beyinde “mutluluk” yaratması, bırakmaya çalışmanın “acı” vermesi, yine kişinin baklavaya, kebaba “mutluluk” yüklemiş olması ve ondan uzaklaşmaya çalışmasının “acı” yaratması hep benzer süreçlerin sonuçlarıdır.

Mega Mental Aritmetik - Çocuklar için Konsantrasyon ve Zeka Eğitimi

Okul Deneyimleri ve Farklı Şartlanmalar

Okul deneyimlerinin, çocuğun okulla ilgili etkinliklerden hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeyleri şekillendirme biçimi, tüm öğretmenler ve eğitimciler için temel bilgidir.

Çocuklar başlangıçta okula neredeyse tüm öğrenme etkinliklerine katılmaya ilgi duyarak gelirler.

Bazı öğrenciler ilgilerinin beslendiği ve geliştirildiği bir dizi eğitim ortamı ve deneyim yaşarlar. Bunun sonucunda çocuk öğrenmeye karşı ömür boyu devam edecek bir ilgi geliştirir.

Diğer bazı çocuklar, ilgilerinin (yani hoşlanmalarının) kademeli olarak aşındığı bir dizi eğitim ortamı ve deneyim yaşarlar. Derslere, matematiğe veya okumaya olan ilginin azalması, bu çocukların geleceği için kötü sonuçlar doğurabilir.

Çocukların okul sistemi boyunca ilerledikçe, kendi öğrenmeleri için kılavuzluğa ihtiyaç duymadan artan miktarda sorumluluk almaları ve kendi kendilerine çalışma ve uygulama yapmaları beklenmektedir.

Öğrenci sınıf aktivitelerine olan ilgisini kaybederse, kendi kendine öğrenmeye yönelik bir davranış gelişmeyebilir. Böyle bir öğrenci gittikçe arkadaşlarından geride kalarak, okula ve öğrenmeye karşı giderek artan bir hoşnutsuzluk geliştirebilir.

omega

Kaynaklar:
  • Keller, F. S., & Schoenfeld, W. N. (1950). Principles of psychology. New York: Appleton.
  • Watson, J. B., & Rayner, R. (1920). Conditioned emotional reactions, Journal of Experimental Psychology, 3, 1-14.
  • Staats, A. W., & Staats, C. K. (1958). Attitudes established by classical conditioning. Journal of Abnormal Social Psychology, 61, 211-223.

Melik DUYAR

www.MrMemory.com
Başa dön tuşu