Sinema / Film / Video

En İyi Duygusal Filmler – İzlediğinizde Sizi Ağlatan En İyi 14 Duygusal Film

En İyi Duygusal Filmler – Bilerek ağlamak, bilerek dramı yaşamak belki de kendimize yaptığımız ve hak ettiğimizi düşündüğümüz acıların karşılığındaki gözyaşlarıdır.

Hak edilmiş bir gözyaşını kim sevmez ki?

Sizi hüngürdetecek destansı bir trajedi, yaşamı onaylayan bir kahramanlık öyküsü veya  komedi romantizmi arıyor olsanız da, bazen de gözyaşlarının dökülmesi gerekiyor. Bazen iyi bir ağlama tüm sorunlarınızın çözümü de olabilir.

Öyleyse mendilinizi (peçete!) alın, yorganın altına girin ve bırakın o hislerin ağlatmasına izin verin.

Biz de sizi ağlatmak için elimizden geleni yapacağız.

Bunun için seçtiğimiz 14 filmi kaçırmayın.

Kız Kardeşimin Hikayesi – My Sister’s Keeper, 2009

En iyi duygusal filmler kategorisinin ilki bir dram içeriyor.

Fitzgerald çifti bir gün acı gerçeği öğrenir. Sara ve Brian Fitzgerald’a verilen kederli haber kızları Kate’in lösemi olduğunun bilgisidir. Çocuklarının sadece bir kaç yıl ömrünün kaldığı gerçeği çifti allak bullak etmiştir. Bunun üzerine çift Kate’e donör olması için Anna adında bir bebek sahibi daha olmaya karar verirler. İlk yaptıkları şey Anna’nın göbek bağından alınan kanı kullanmak olur. Yıllar geçtikten sonra artık Anna’dan Kate’e kemik iliği nakli yapılması gerekmektedir. 11 yaşındaysa, Kate’in böbrek nakline de ihtiyacı vardır. Bu olanların üzerine Anna, ailesinin onu bu amaçla kullanmasından dolayı onlara dava açar. Bu karar tüm aileyi parçalamıştır, çünkü Kate’e böbrek nakli yapılmazsa ölecektir.

Queen & Slim, 2020

En iyiuygusal filmler kategorisinin ikincisi ABD toplumunun derin sorunu olan siyahilerden bir kesit üzerine yapılmış bir dram içeriyor.

Siyahi bir adam ve siyahi bir kadın Ohio’da ilk kez romantik bir buluşma gerçekleştireceklerdir. Bu sırada yolda trafik ihlalinden dolayı polis tarafından durdurulurlar. Birdenbire tartışmada sesler yükselmeye ve olay kavgaya dönüşmeye başlar. Siyahi adamın ise ölmemek ve kendini korumak için polisi öldürmekten başka çaresi kalmaz. Hayatları konusunda dehşete kapılan çiftten adam bir satış görevlisi, kadın ise ceza avukatıdır. Adam ve kadın sıradan yaşamları içerisinde birden kendilerini polisten kaçarken bulur. Ama olay çoktan videoya kaydedilmiş ve dünyaya yayılmıştır.

Sıradan Aşk – Ordinary Love, 2019

Duygusal filmlerin aşk dolu olanı ise Ordinary Love’dur.

Ordinary Love, aşk ve hayatta kalma üzerine bir hikayeyi konu ediyor. Joan ve Tom yıllardır evli olan bir çifttir. Onların ilişkilerini kolaylaştıran şey, beraber geçirdikleri uzun yıllar boyunca birbirlerine duydukları derin aşk ve birbirlerine ayak uydurmaya çalışmalarıdır. Çiftin beraber geçirdikleri mutlu hayatları, Joan’a meme kanseri teşhisi konulmasıyla alt süt olur.

Çizgili Pijamalı Çocuk – The Boy In The Striped Pyjamas, 2008

En İyi Duygusal Filmler – İkinci Dünya Savaşı’nın kara günlerinde, arkadaş olmaya çalışan iki çocuğun hikayesi. 8 yaşındaki Bruno ailesiyle Berlin’den ayrılır ve Polonya’da yaşamaya başlar. Babasının işi için taşındıkları bu yerde bir de arkadaş edinir. Arkadaşı tellerin arkasında kalan bir Yahudi’dir.

Bruno’nun yaşadığı yer, 1.5 milyon Yahudi’nin öldürüldüğü Auschwitz toplama ve yoketme kampının bitişiğindedir. Oğlunun tellerin ardında yaşananlarla ilgili gerçeği öğreniceğinden kaygılanan Bruno’nun annesiyse oğlunu bu ’’arkadaş’’lıktan korumaya çalışır.

John Boyne’un dünya çapında güzel eleştiriler alan aynı adlı romanından uyarlanan film, tarihin acıyla dolu anısını küçük bir çocuğun gözünden hatırlatarak, masumiyet ve insanlık dehşetini zarif bir dille beyazperdeye yansıtıyor.

Forrest Gump, 1994

En İyi Duygusal Filmler – Tom Hanks’i ünlü yapan bir duygusal film. Forrest Gump, düşük I.Q. sahibi genç bir adamdır. Jenny ile tanıştığında ona aşık olur. Gump aralarında Elvis Presley, Kennedy, Nixon’ın da olduğu tarihsel kişilerle kaza eseri tanışır ve 50’lerden 70’lerin sonuna kadar gelen bir süre zarfında olaylar gelişir. Gump tamamen tesadüf olarak Vietnam savaşına ve Amerikan yakın tarihinin önemli olaylarına şahitlik eder ve hatta rol alır. Ancak bilmeden yaptıklarının ne kadar önemli sonuçları olduğundan da haberi yoktur.

Umudunu Kaybetme – The Pursuit Of Happyness, 2006

En İyi Duygusal Filmler – İyi bir baba olan Chris Gardner, işinde sorunlar yaşayan, maddi açıdan sarsıntıda olan ve aynı zamanda iyi bir eş olan bir adamdır. Ancak ne yazık ki eşi sıkıntılara daha fazla katlanamayacağına karar vererek onu terk eder. Christopher adındaki oğulları da babasının yanında kalır. Karısının terk edişi de yetmezmiş gibi bir de ev sahibi dışarı atar baba –oğulu. Sokaklarda kalıp, tuvaletlerde, düşkünler evinde çalışarak ayakta durmaya çalışır. Oğlunun sevgisi bu mücadeleci baba için her şeydir. Ve sevgiye eklenen bir var olma savaşı hiç şüphesiz, vakti geldiğinde en mükemmel kapıları açacaktır.

Unutma beni –  Still Alice, 2014

Alice Howland, Columbia Üniversitesi’nde ünlü bir dilbilim profesörüdür. Bir gün doktor muayenesinde kendisine Alzheimer’ın başlangıç evresinde olduğu teşhisi konur. Alice’in hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır. Geçirdiği hastalık, eşi ve üç çocuğuyla birlikte sürdüğü hayata yeni bir gözle bakmasını sağlayacaktır. İnsan ilişkilerini sorgularken öte yandan da en genç kızıyla olan ilişkisiyle de onu yeniden kazanmak için mücadele verir. Alice, uzmanlaştığı bölüm gereği hayatı boyunca yeni şeyler öğrenmektedir ve bu yüzden hastalığını başta kabullenmek istemez. Manhattan sokaklarında kayboluşuyla durumu kavramaya başlayan Alice, zamanla Alzheimer’la mücadele etmenin yollarını arayacaktır.
Filmin başrollerini Julianne Moore ile birlikte Kristen Stewart, Alec Baldwin ve Kate Bosworth paylaşıyor.

Marley ve Ben  –  Marley and Me, 2008

Hayvan sever yeni evli çift John ve Jenny, çocuk yapmadan önce köpek almaya karar verirler. Efsanevi müzisyen Bob Marley’nin ismini alan küçük yavru köpekleri hemen büyümüştür.

Ancak Marley eğitimine cevap vermemektedir ve sahiplerinin emirlerini hiçbir zaman uygulamaz. Gün geçtikçe Marley evi mahvetmeye başlar. Bir ailenin iyi bir ders aldığı sevimli ama bir o kadar da hınzır köpeğin komik ve keyifli hikayesi.

Romeo and Juliet, 1996

Romeo ve Juliet karşılaştıkları andan itibaren birbirlerine aşık olmuşlardır. Ama önlerinde büyük bir engel vardır. Aileleri birbirlerine düşmandır. Önlerinde uzun ve çetrefilli bir yol olan Romeo ve Juliet’i zor günler beklemektedir. Kavuşamama hikayeleri başlar. Juliet ailesini yok saymaya karar veremez ama kendi hayatını yok etmeye çalışır. Rahibin yardımını alarak bir zehir alır herkes onu öldü bilecektir. Fakat Romeo döndüğünde Juliet’in gerçekten öldüğünü zanneder ve kendini öldürür. Sinema tarihinin en iyi uyarlamalarından biri olan filmde ana konusu en yalın haliyle beyazperdeye yansıtılmış ve aşkın ölümü bile göze aldığı temasını vurgulamıştır. Yönetmenliği Franco Zeffirelli’nin üstlendiği filmin başrollerinde Leonard Whiting, Olivia Hussey ve John McEnery rol almaktadır. En iyi film de dahil dört Oscar adaylığı bulunan yapım bunlardan en iyi kostüm tasarımı ve en iyi sinematografi dallarında ödül aldı.

Yeşil Yol – Green Mile, 1999

En iyi duygusal filmlerin en çok göz yaş döktüreni yeşil Yoldur ve Tom hanks’in en meşhur filmidir.

Yeşil Yol, bir hapishane görevlisi ile bir mahkumun öyküsünü anlatıyor. Paul Edgecomb’un hapishanedeki görevi, idama mahkum edilen mahkumları son yolculuklarına uğurlamaktır. Çalıştığı yıllar içerisinde yüzlerce mahkumu idam etmiştir. Bir gün John Coffey isimli korkutucu görünümlü bir adamla tanışır. Ancak Coffey’in bu ürkütücü görünümünün altında oldukça saf bir ruh yatmaktadır. Coffey, iki küçük kız çocuğunun katil davasında yargılanmaktadır. Coffey’in günden güne gün yüzüne çıkan dünya ötesi güçleri, karakteri hakkında yeni ipuçlarını anbean ortaya çıkaracaktır.

Her Şeyin Teorisi – The Theory Of Everything, 2014

Film, modern bilim ve teknoloji tarihini değiştiren İngiliz fizikçi ve teorisyen Stephen Hawking’in hayatını ve karısı Jane Hawking ile olan ilişkisini, üniversite döneminden itibaren ele alıyor. Stephen Hawking Cambridge Üniversitesi’nin dehasıyla dikkat çeken bir öğrencisiyken 1965 ve 1991 yılları arasında evli kalacağı Jane Wilde ile tanışır. İkisinin mutlu birlikteliği, Hawking’e henüz 21 yaşındayken teşhisi konulan hastalıkla başka bir boyut kazanır. Tüm olasılıklara meydan okuyan çift evlenip çocuk sahibi olurlar. Yıllar Hawking’in hastalığını daha da şiddetlendirir ve sonunda ilişkilerinin sınırlarını zorlayan bir noktaya sürükler.

Filmin yönetmen koltuğunda ‘Man on Wire’, ‘Project Nim’ ve ‘Shadow Dancer’ filmlerinin Oscar ödüllü yönetmeni James Marsh bulunurken başrolleri Eddie Redmayne, Felicity Jones ve Emily Watson paylaşıyor.

Titanik – Titanic, 1997

Dünyanın hatırlamak istemediği türden felaketlerden olan ‘Titanik faciası’, dev prodüksiyonların yönetmeni James Cameron tarafından çekilen görkemli bir film.

Teknolojinin son sürat ilerlediği bir dönemde, insanlar üstesinden gelemeyecekleri hiç bir sorun olamayacağına inanmaya başlamışlardır. ‘Titanic’ adlı dev transatlantik ise, insanlığın doğaya karşı gövde gösterisi gibidir. Bu ‘Düşler Gemisi’ nin yolcuları arasında Avrupa`da birkaç yıl geçirdikten sonra Amerika’ya dönmekte olan, Jack adlı genç bir ressam ile nişanlısı ve annesiyle Philadelphia`ya giden Rose adlı genç bir kız da vardır. İki genç, şans eseri tanışacak, aralarındaki sınıf farkına aldırmaksızın birbirlerine yakınlaşacaktır. Bu arada doğa insanoğlunun günden güne artan kibirine bir nokta koymayı planlamaktadır. Yola çıkılmasından dört buçuk gün sonra, 10 Nisan 1912’de, Titanic iki saat kırk dakika süren ve sulara gömülmesiyle son bulan, hazin olayların başlamasına neden olacak buz dağına çarpacaktır.

James Cameron’un, seyirciye bir zaman makinesiyle yolculuk ettiği hissini uyandırırcasına gerçeğe yakın filmi ‘Titanic’ tam 14 dalda Oscar adayı olarak ‘En İyi Film’ dahil 11 ödülü kazanmıştı.

Piyanist – The Pianist, 2002

Piyanist, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan gerçek bir dramı konu alır. Polonya’lı ünlü piyanist Wladyslaw Szpilman’ın anılarını anlattığı aynı isimli kitaptan sinemaya uyarlanan film, Nazi işgali altındaki Polonya’da yaşamanın imkansızlaştırıldığı bir dönemde, bir şekilde esir kampına gitmekten kurtulan ünlü piyanistin Varşova’nın kenar mahallelerindeki hayatta kalma mücadelesine odaklanır. Varoşlarda tam anlamıyla sefil bir hayat süren müzisyen, diğer halkla birlikte, kıtlığa ve aşağılanmalara maruz kalsa da kahramanca mücadele edecektir. Günü gelip oradan kaçma şansı bulduğundaysa başkentin harabelerine sığınacak, beklemediği bir anda gelen bir yardımla umudunu yeniden kazanacaktır.

Film, En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar alan Adrien Brody’nin de filmografisinin en güçlü işlerinden biri.

Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi – The Curious Case of Benjamin Button, 2008

En İyi Duygusal Filmler – Katrina Kasırgası’nın New Orleans’ı vurduğu gün ölüm döşeğindeki Daisy Williams hastane odasındaki yatağındadır. Yanında kızı Caroline vardır. Daisy, kızından ömürlük dostu Benjamin Button’ın günlüğünü yüksek sesle okumasını ister. Benjamin’in sıra dışı bir yaşam öyküsü vardır. Birinci Dünya Savaşı sırasında saatçilik yapan bir adam oğlunu savaşta kaybeder. Kör olan saatçi, tren istasyonu için imal ettiği bir saatin geriye doğru işlemesini sağlar. Hayalindeki şey, bu yolla gidenlerin bir ihtimal geri dönmelerini sağlamaktır. Ancak saat mucize yaratır. Savaşın sona erdiği gün dünyaya gelen Benjamin Button, hayatını tersten yaşamaya başlar. O seksenlerinde biri olarak doğar ve yıllar geçtikçe bebekliğine kadar uzanır ömrü. O noktada da son bulacaktır. Aşk zamanı her şey bir süre karmaşıklaşır ama yine de iki sevgilinin de yürüyeceği yol uzundur. Çok sayıda ödül alan filmin ayrıca 5 Altın Küre adaylığı da mevcuttur.

Schindler’in Listesi,  – Schindler’s List, 1993

 

Duygusal Filmler – Schindler’in Listesi, Oskar Schindler adlı bir Alman işadamının 2. Dünya Savaşı zamanında Polonya’da kurduğu fabrikada Yahudi işçileri çalıştırması ve bu sayede 1100 Yahudi’nin hayatını kurtarmasını konu alıyor. Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanan film, ünlü yönetmen Steven Spielberg’in en önemli yapıtları arasında sayılan ve ona Oscar kazandıran bir yapımdır. Film, 1994 yılında 12 dalda Oscar’a aday olmuş ve 7 dalda ödül kazanmıştı. Filmin kazandığı Oscar’lar şöyle : En İyi Film, Yönetim, Kurgu, Sanat Yönetimi, Görüntü, Özgün Müzik ve Senaryo Uyarlaması.

Başa dön tuşu