Beyin Gücü

Beyin ve Yaşlanma – Beyin Yaşlandıkça Nasıl Değişir?

Beyin ve Yaşlanma – Her canlı yaşlanır; tüm organlarıyla yaşlanır. Her yaşlanan ise bir gün son kullanım tarihine erişir. Hayvanlardan bitkilere değin her canlı için geçerli bir yasadır bu.

İnsan da doğar, büyü ve yaşlanır. Yaşlandıkça bedenlerimiz gözle görülür şekilde değişir. Saçlarımız önce grileşir, sonra beyazlanır. Cildimiz kırışır ve derimiz gerginliğini kaybeder.

Beynimiz de bedenimiz gibi yaşlanır.  Kısa vadeli etkinlikleri veya öğrendiklerimizi unutmaya başlarız.

Bu konuda Anadolu’da bir espri bile vardır:

Denilir ki; 40’ındayken isimleri, 50’sindeyken yüzleri de unutursun. Daha vahimi, 60’ındayken fermuarı çekmeyi; 70’lerinde ise fermuarı indirmeyi unutursun!

Fareler üzerinde yapılan bir araştırmada Nature (2019).  kanıtlandığı gibi, kaslar ve eklemler gibi, beynimizdeki bazı hücreler de sertleşebilir. Bu, yaşlandıkça beyinlerimizin değişme yollarından sadece biridir; hafıza ve bilişsel yeteneklerdeki düşüşlerden, mikroskobik değişikliklerden beyin hücrelerine ve kimyaya kadar değişimler de cabası.

omega

Bilişsel Değişiklikler

Beyin ve Yaşlanma – Normal yaşlanma süreci, bilişsel yeteneklerde hassas değişikliklere yol açar. Bu değişikliklerden biri, yeni bilgilerin hafızaya alınması, isimlerin ve sayıların hatırlanması daha uzun sürebilir. Yaşanan olaylar otobiyografik belleği, öğrenilmiş gerçekler ve bilgiler hakkındaki birikmiş bilgiler – her iki tür bildirimsel bellek yaşla birlikte azalırken,  bisiklete binmeyi veya bir ayakkabıyı nasıl bağlayacağını hatırlamak gibi prosedürel bellek büyük ölçüde bozulmadan kalır.

Bildirimsel Bellek Nedir?

Bildirimsel Bellek: Bilinçli olarak geri alınabilen bir bellek türü olan açık bellek olarak da adlandırılır. Gerçeklerin ve öğrenilen bilgilerin hafızasını, yani anlamları ve kişisel deneyimleri içerir.

***

Prosedürel Bellek Nedir?

Prosedürel Bellek: Bilinçli çaba olmadan saklanan ve geri hatırlanan bir tür uzun süreli bellektir.  Örtük veya prosedürel bellek olarak da adlandırılır.

Çalışma belleği; telefon numarası, şifre veya park edilmiş bir kişinin konumu gibi bir bilgiyi akılda tutma yeteneği de yaşla birlikte azalır.

Bazı çalışmalar, düşüşün 30 yaşında yavaş yavaş başladığını öne sürüyor. Çalışma belleği, depolanmış bilgilerden çok yeni bilgilerin hızlı işlenmesine bağlıdır. Bu tür akışkan zekanın işlem hızı ve problem çözme gibi diğer yönleri de yaşla birlikte azalır.

Çalışan Bellek Nedir? Geçici bir bildirim belleği türü, bir bilgi parçasını “akılda tutma” yeteneği. Az miktarda veriyle sınırlıdır ve uzun süreli belleğe aktarılmadığı sürece kısa süre içinde bozulur.

Beynimiz yaşlandıkça dikkatimizin belirli yönleri daha zor hale gelebilir.

Gürültülü bir lokantadayken arkadaşlarımızın söylediklerine odaklanmakta zorlanabiliriz.

Dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırma ve belirli bir uyarana odaklanma yeteneğimize seçici dikkat denir. Odak noktamızı iki görev arasında bölmek, araba kullanırken sohbet etmek gibi, yaşla birlikte daha da zorlaşıyor. Bu tür dikkat, bölünmüş dikkat olarak adlandırılır.

ME-FHT

Beyin Sizi Yarı Yolda Bırakmaz!

Ancak kötümser olmayın: Her şey 30 yaşından sonra yokuş aşağı gibi yuvarlanmıyor.

Müjdeli olan şu ki, aslında, bazı bilişsel yetenekler orta yaşta gelişiyor. Mesela, geçtiğimiz 50 yılda binlerce yetişkinin bilişsel yeteneklerini izleyen Seattle Boylamsal Araştırmasında, insanların sözel yetenek testlerinde aslında daha iyi performans aldıklarını gösterdi. Orta yaştaki uzamsal akıl yürütme, matematik ve soyut akıl yürütme, genç yetişkinlerken yaptıklarıyla karşılaştırıldığında daha çok başarılı bulundular.

Eski bir köpeğe yeni numaralar öğretilemez” atasözüne aldırmayın. İyi haber şu ki; öğrenmenin hayatımız boyunca sürdüğüne dair önemli bilimsel kanıtlar var. Sinirbilimciler, beyinlerimizin biz yaşlandıkça nispeten “esnek” kaldığını, yani yeni zorluklara ve görevlere uyum sağlamak için sinir bağlantılarını yeniden yönlendirebileceklerini söylüyorlar.

1- Yapısal Değişiklikler

Beyin ve Yaşlanma – Bilişsel yeteneklerdeki tüm bu değişiklikler beynin yapısı ve kimyasındaki değişiklikleri yansıtır. Orta yaşımıza girdiğimizde beyinlerimiz ince ama ölçülebilir şekillerde değişir. Beynin genel hacmi, 30’lu veya 40’lı yaşlarımızdayken küçülmeye başlar ve büzülme oranı 60 yaş civarında hızlanır.

Ancak, hacim kaybı beyinde tekdüze değildir; bazı bölgeler diğer alanlara göre daha fazla ve daha hızlı küçülürüken, bazı bölgeler hayatiyetini devam ettirir.

Özellikle Prefrontal korteksbeyincik ve hipokampus ileri yaşlarda daha da büzülerek büyük kayıplar yaşar.

Bizim serebral korteks, nöron hücre gövdeleri ihtiva eden beyin buruşuk dış tabaka, aynı zamanda yaşlandıkça incelir. Kortikal incelme, hacim kaybına benzer bir kalıp izler ve bu durum özellikle frontal loblarda ve temporal lobların bölümlerinde belirginleşir.

Beynin yaşla birlikte en dramatik değişiklikleri ergenlik döneminde en son olgunlaşanlar arasındadır. Bu, bilim insanlarının beynin yaşlanmasına ilişkin “son giren, ilk çıkar” teorisi önermelerine yol açtı. Beynin gelişen son bölümleri ilk bozulanlar oluyor. Beyaz madde, yaşa bağlı değişikliklerle ilgili çalışmalar bu hipotezi desteklemektedir.

Beynin uzun mesafeli liflerinden ilki, korteksi beynin alt kısımlarına ve omuriliğe bağlayan projeksiyon lifleridir. Bu tek bir yarım küredeki dağınık alanları birbirine bağlayan liflerdir. Bağlantı lifleri olarak adlandırılır; bunlar olgunluğa ulaşan son liflerdir ve yaşla birlikte en dik işlevsel düşüşleri burası gösterir.

2- Nöronsal Değişiklikler

Beyin ve Yaşlanma – Bireysel nöron seviyesindeki değişiklikler, yaşlanan beynin küçülmesine ve kortikal tabakanın incelmesine katkıda bulunur. Nöronlar dendritlerini küçültür, geri çeker ve aksonların etrafını saran yağlı miyelin bozulur. Beyin hücreleri arasındaki bağlantıların veya sinapsların sayısı da azalır, bu da öğrenmeyi ve hafızayı olumsuz etkileyebilir.

Sinaptik değişiklikler seçici ve ince olmasına rağmen, bilişsel gerileme üzerindeki etkilerinin yapısal ve kimyasal değişikliklerin etkilerinden daha büyük olduğuna inanılıyor.

Prefrontal korteks ve hipokampusta bilim adamları, diğer nöronlardan sinyal alan sinir hücrelerinin dallı uzantıları olan dendritlerde değişiklikler gözlemlediler. Yaş ilerledikçe dendritler küçülür, dalları daha az karmaşık hale gelir ve kimyasal sinyaller alan minik çıkıntılar olan dendrik uzantıları kaybederler.

Al yanaklı şebek maymunları üzerinde yapılan bir çalışmada, bilim adamları yaşlanma sürecinin “ince dikenler” adı verilen belirli bir diken sınıfını hedef aldığını buldular. Bu küçük, ince çıkıntılar aynı zamanda oldukça esnek yapılardır ve daha büyük “mantar” sınıfı dikenlerden çok daha hızlı uzar ve geri çekilir. Bu, bilim adamlarının, yüksek derecede sinaptik esneklik gerektiren çalışma belleğine ince dikenlerin dahil olabileceğini tahmin etmelerine yol açtı.

İnce dendritik dikenlerin kaybı, nöronsal iletişimi bozabilir ve bilişsel düşüşe katkıda bulunabilir.

mi

Son olarak, nörojenez (sinir dokusunun oluşumu) adı verilen bir süreç olan yeni nöronların oluşumu da yaşla birlikte azalır. Bilim adamları bir zamanlar nörojenezin doğumdan sonra durduğunu düşünseler de, artık iki beyin bölgesinin yaşam boyunca yeni nöronlar üretmeye devam ettiğini biliyoruz. Bunlar, “Koku soğanı” (olfactory bulbs) ve hipokampusun dentat kıvrımıdır.

Ancak araştırmacılar hala bu bulgular üzerinde çalışıyor. 2018 çalışmasında araştırmacılar yetişkin beyinlerinde yeni nöronlara dair herhangi bir kanıt bulamadılar.

Nörojenezin yetişkinlerde nadir olduğunu veya o kadar küçük bir dereceye kadar fark edilemez olduğunu öne sürdüler. Ve yeni nöronlar yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıksalar bile, bilim adamları uzun süredir yerleşik beyin ağlarına entegre olup olmayacaklarını veya bilişi etkileyip etkilemeyeceklerini bilmiyorlar.

Yine de fareler üzerinde yapılan çalışmalar, düzenli egzersiz gibi nörojenezi artırma stratejilerinin bilişsel işlevi iyileştirebileceğini bulmuştur.

3- Kimyasal Değişimler

Beyin ve Yaşlanma – Yaşlandıkça, beyinlerimiz de daha az kimyasal mesajlar üretebilir. Birkaç çalışma, yaşlandıkça beyinlerin daha az dopamin sentezlediğini ve nörotransmitteri bağlayacak daha az reseptör olduğunu bildirmiştir. Bir çalışma, hafif bilişsel bozukluğu olan 60 ve 70 yaşındaki insanların beyinlerinde daha az serotonin (mutluluk hormonu) olduğunu buldu ve araştırmacılar, serotonin seviyelerini değiştirmenin hafıza kaybını önlemeye ve tedavi etmeye yardımcı olup olmayacağını merak ettiler.

Beynimiz yaşlanma sürecinde sayısız değişikliğe uğrar. Bununla birlikte, bilim adamları her gün sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemenin bu değişikliklerin olumsuz sonuçlarını nasıl geciktirebileceğini veya en aza indirebileceğini araştırıyorlar.

Beyni Yaşlanmaktan Koruyun

Size tavsiyemiz; gençliğinizde öğrenme aktiviteleriyle nöronları, akson ve dendirtleri çoğaltarak beyninize iyi bakarsanız, yaşlandığınızda da o size iyi bakar.

Tavsiye Edilen Makaleler:

Alzheimer Nedir? Alzheimer Hastalığı Nedir – Hafızanızı Koruyun!

Yaşlanma Ve Ölümle İlgili İlginç Bilgiler

Yaşlı Bir Bedende Genç Beyin Olabilir Mi?

Başa dön tuşu