Beyin Gücü

Yaşlı Beyni – Beyninizi Kendi Haline Bırakmayın!

Yaşlı Beyni – Bir insan yaşlanmaya görsün; evde, sokakta veya işyerinde kimileri çok saygılı davranırken, kimileri ise hakaret içeren sözler sarf ediyorlar. İnsanların saygısını takdir ediyorum; lakin saygısız davranıp onlara karşı hakaret içeren sözler söyleyenlere tahammülüm yok aslında.

Yaşlı insanlara karşı inanılması güç bir olumsuz tepki var gençlerde; sanki kendileri de gün gelip yaşlanmayacaklar gibiler.

Mesela, yaşlı bir insan, bir şey yapmayı unuttuğunda hemen bir etiket yapıştırıyorlar: “Bunak!” Daha ileri gidenler de var: “Beyni sulanmış”, “Moruk”, “Eski moda” vb. hakaret içerikli cümleler kuruyorlar.

Öyle olsa bile yaşlı insanlara hakaret eden bu kendini bilmez gençler, kendi geleceklerini neden görmezler?

Toplumun az bir kesimi böyle; ama göze batıyor.

Diğer taraftan, yaşlanma dönemini saygısız insanların alay konusu yapan biraz da yaşlı insanların kendisi. Yaşlanmakla beyin faaliyetlerini durdurmaları, ormancı deyimiyle baltayı bilemeyi bırakmış olmalarından kaynaklanıyor olabilir.

Toplumda da geleneksel görüş bu çerçevededir. Toplum şöyle düşünüyor:

“Yaşlanıyorum, o halde artık benden geçti; beynimi kullanamam!”

“Yaşlanıyorum, hafızam zayıflıyor, dikkatimi toplayamıyorum!”

“Alzheimer mi oluyorum yoksa?”

Bu sosyal ve psikolojik içsel konuşmalar yanında, basında yaşlıların beyinleriyle ilgili çıkan olumsuz haberler ise işin tuzu biberi oluyor.

Yaşlandıkça Kendi Haline Bırakılan Beyne Ne olur?

Yaşlı Beyni – Yaşlanma, beyin boyutunda, damar yapısında ve bilişte değişikliklere neden olur. Yaşla birlikte beyin küçülür ve moleküllerden morfolojiye kadar her düzeyde değişiklik olur.

Yaşla birlikte inme, beyaz cevher lezyonları ve demans insidansı, hafıza bozukluğu seviyesi de artar ve nörotransmitter ve hormon seviyelerinde değişikliklere uğrar.

Yaşlanmanın moleküller, hücreler, damar yapısı, genel morfoloji ve biliş üzerinde etkileri vardır.

Yaşlandıkça beynimiz hacim olarak küçülür, özellikle küçülme ön kortekste görülür. Damar sistemimiz yaşlandıkça ve kan basıncımız yükseldikçe inme olasılığı artar ve beyaz cevherimiz lezyonlar geliştirir. Yaşlanma ile birlikte hafıza azalması da meydana gelir ve beyin aktivasyonu hafıza görevleri için daha iki taraflı hale gelir.

Yaşlanmayla ilişkili en yaygın görülen bilişsel değişiklik, hafızadaki değişimdir. Bellek işlevi genel olarak dört bölüme ayrılabilir: Epizodik (Olaysal) bellek, Semantik (anlamsal) bellek, işlemsel bellek ve işleyen bellek.

Bunlardan ilk ikisi yaşlanma açısından en önemlileridir. 

Epizodik bellek, “Bilginin nereden, ne zaman ve nasıl alındığına ilişkin bilgilerin ‘zihinsel etiketler’ ile depolandığı bir bellek biçimi” olarak tanımlanmaktadır.

Epizodik bir anıya örnek olarak okuldaki ilk gününüz, geçen hafta katıldığınız önemli bir toplantı veya İstanbul tarihi dersini ilk kez duymanız olabilir.

Orta yaştan itibaren epizodik bellek performansının düştüğü düşünülmektedir. Bu özellikle normal yaşlanmada hatırlama için geçerlidir ve tanıma için daha az geçerlidir.

Alzheimer (AH) hafıza kaybının da bir aşamasıdır.

İkinci önemli hafıza ise semantik bellektir.

Semantik (Anlamsal) hafıza, örneğin Ankara’nın Türkiye’nin başkenti olduğunu, 100 cm’nin 1 metre olduğunu bilmek gibi “anlamların hafızası” olarak tanımlanır .

Semantik (Anlamsal) bellek, orta yaştan genç yaşlılara doğru kademeli olarak artar, ancak daha sonra çoğu yaşlıda azalır. Bu değişikliklerin neden meydana geldiği henüz açık değildir ve çok yaşlıların yararlanacak daha az kaynağa sahip olduğu ve performanslarının bazı görevlerde daha yavaş tepki süreleri, daha düşük dikkat seviyeleri, daha yavaş işlem hızları, daha düşük işlem hızları, fiziksel aktivitedeki zararlardan etkilenebileceği varsayılmıştır.

Peki kendi haline mi bırakmalıyız?

Hayır! 

Yaşlı Beyni – Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme gibi kardiyovasküler riski azaltan koruyucu faktörlerin, eğitim veya mesleki kazanım şeklinde artan bilişsel çaba gibi yaşlanan beyne yardımcı olduğu görülmektedir.

Hem fiziksel hem de zihinsel olarak sağlıklı bir yaşam, yaşlanan bir beynin değişikliklerine karşı en iyi savunma olabilir. Kardiyovasküler hastalıkları önlemek için ek önlemler de önemli olabilir. Kaynak

Beyin egzersizlerini ihmal etmeyin

Yaşlı Beyni – Yaşlı beyinlerin nöroplastisite nedeniyle esnekliği, bazı eğitim programlarından faydalanmak veya dijital fotoğrafçılık gibi yeni beceriler öğrenmek gibi ilgi çekici, sürükleyici deneyimlerden yararlanabileceklerini gösteriyor.

Böyle bir bulgunun, yaşa bağlı bilişsel gerilemeyi engellemek isteyen aktif yaşlılardan oluşan geniş nüfus için derin etkileri olacaktır.

Fiziksel egzersiz, bilişsel meşguliyetler ve sosyal yaşam tarzları dahil olmak üzere, beyin sağlığını olumlu yönde etkileyebilecek bir dizi potansiyel program üzerinde araştırmalar geliştirilmektedir. Kendinizi oluruna bırakmak veya sınırlı bilgilerle tatmin etmek yerine daha profesyonel danışmanlıklar almak daha doğrudur.

Mesela, doğru bildiğimizi sandığımız beyin jimnastiği yaptıran beyin oyunları etkinliklerinin bilimselliğine ilişkin çok az kanıt olduğu belirtilmektedir.

Yaşlanan beynin, erken araştırmaların önerdiğinden çok daha dinamik olduğu kanıtlandı.

Araştırma yöntemlerindeki ilerlemeler ve araştırılan soru yelpazesinin genişletilmesi, beynin yaşam boyunca nasıl değiştiğine ve uyum sağladığına dair anlayışımızı daha da geliştirecektir.

Şansla, bu bilgi, yaşlandıkça bilişi daha iyi desteklemek için nöroplastisiteyi kullanmanın yollarını ortaya çıkaracak gibi görünmektedir. Kaynak 

Nöroplastisite: Yaşlı beynini izlemek

Yaşlı Beyni – Nörobilim, yöntemleriyle bir psikoloji alt alanı olarak, bilişsel sinirbilimi kullanır. Nörobilimde vurgu, beynin davranışları nasıl şekillendirdiği, hangi beyin bölgelerinin doğru hatıralar oluşturmamıza yardımcı olduğu veya hangi alanın yüz algısını kontrol ettiği gibi sorular sormaktır.

Yaşlanmayı incelemek için bilişsel sinirbilim yöntemlerini kullanmak, beklenmedik bir şekilde, önceki düşüncenin aksine, yaşlanan beyinlerin bir şekilde esnekliğini ortaya çıkardı .

Plastisite, farklı işler yapmak için beynin farklı alanlarını esnek bir şekilde işe koşma yeteneğini ifade eder. Yaşlanmayla ilgili daha önceki, büyük ölçüde karamsar görüşün aksine, nörogörüntüleme çalışmaları, yaşlanan beyinlerin yeniden düzenlenip değişebileceğini ve mutlaka daha kötüsü için gerekmediğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, aktifken beynin çeşitli bölgelerine kan akışını ölçen fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme gibi yöntemler kullanarak, farklı görevler sırasında beynin hangi bölümlerinin meşgul olduğunu araştırıyor.

Nörogörüntüleme verileri, belirli aktiviteler sırasında beynin içinde neler olduğunu izleyerek, yaşla birlikte değişim modellerini de ortaya çıkarıyorlar. Örneğin, yaşlı yetişkinler bazen belirli görevleri yerine getirmek için beyinlerinin hem sol hem de sağ yarım kürelerini birlikte kullanırken, genç yetişkinler bu konuda ya sağ veya sol lopta kalmaktadır.

Yaşlı yetişkinler ayrıca beynin daha ön bölgelerini aktive ederken genç yetişkinler daha fazla arka aktivasyon sergiler.

Yaşlanmanın bilişsel sinirbiliminin ortaya çıkışı, nörogenezin   anlaşılmasındaki ilerlemelerin yanı sıra meydana geldi. Sinirbilimciler, yeni nöronların büyümesinin sadece çok gençken değil, yaşam boyunca devam edebileceğini keşfettiler.

Nörojenez, sinir sistemi hücreleri olan nöronların sinir kök hücreleri tarafından üretildiği süreçtir. Nöroplastisite ile yakından ilişkili olan nörogenez, insanın ömrü boyunca, nöronlar arasında yeni bağlantılar oluşturma yeteneği olarak da tanımlanabilir.

Yeni nöronların yaşla birlikte davranışsal ve beyin değişikliklerine ne ölçüde katkıda bulunduğu hala bilinmemektedir. Ancak kemirgenlerde, yeni öğrenme ve zenginleştirilmiş, uyarıcı ortamların yeni nöronların hayatta kalmasını artırdığına ve potansiyel olarak yeni nöronların yeteneklere katkıda bulunmasına ve hatta sağlığı iyileştirmesine izin verdiğine dair bazı kanıtlar bulunmuştur.

Nörogörüntüleme, beynin yaşlanan insanlarda nasıl çalıştığını daha iyi anlamak için çok şey vaat ediyor.

Özetle; yaşlanmak demek hayatı bırakmak demek değildir!

Yaşlı beyni – Beynin artan kronolojik yaşla değiştiği açıktır. Ancak değişim hızı, beynin biyolojik yaşı ve ilgili süreçlerle ilgili olduğu için bilgiler daha az nettir. Biliş ve davranışı etkileyebilecek beyin değişiklikleri moleküler yaşlanma, hücreler arası ve hücre içi yaşlanma, doku yaşlanması ve organ değişikliği seviyelerinde meydana gelir. 

Yaşlanma mekanizmalarını aydınlatmak ve özellikle nüfus üzerinde en büyük etkiye sahip olan demans olmak üzere, yaşa bağlı bozuklukları hafifletmeye çalışmak için araştırılan birçok araştırma alanı bulunmaktadır. 

Kişisel beyin yaşlanması açısından, araştırmalar, kardiyovasküler riski azaltan sağlıklı bir yaşam tarzının beyne de fayda sağlayacağını öne sürmektedir.

Sağlıklı yaşlanma dileğiyle. 

Başa dön tuşu