Mizah / Fıkralar

Berber Dükkânında Karşılaşan Bir Kabadayı ve Bir Derviş

Sanma ki zalimin ettiği kârdır...

Berber Dükkânında Karşılaşan Kabadayı ve Derviş – Vaktiyle bir derviş berbere gidip:

– Vur usturayı berber efendi, der.

… Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer.

Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak:
– Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye bağırır…

‘Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder.

Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: ‘Kabak aşağı, kabak yukarı…’

YD

Kabadayı ve Derviş Hikayesinin Sonu

Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar.

Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler. Kabadayı oracıkta feci şekilde can verir.

Bu kabadayı ve derviş olayına şahit olan berber dervişe bakar ve sorar:
– Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?..

Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir:
– Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!..

Ne demiş Yunus Emre;
Olsun be aldırma Yaradan yardır…
Sanma ki zalimin ettiği kârdır…
Mazlumun ahı indirir şâhı…

HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR…

Başa dön tuşu