Unutmanın Nörobilimi – “İnsan” kelimesi, kökenini “nisyan”dan alır; yani “unutmak”. İnsan, unutan bir varlıktır; verdiği sözleri, yaptığı anlaşmaları, yaşadığı acı-tatlı olayları çoğu zaman belleğinde tutamaz. Peki ya unutmak mümkün olmasaydı? Ya yaşadığımız her anı, her detayla birlikte eksiksiz hatırlasaydık? İlk bakışta bu olağanüstü bir yetenek gibi görünse de, zamanla zihinsel bir yük, hatta ruhsal bir çöküntü hâline gelebilirdi.
Bu nedenle unutmak da en az hatırlamak kadar büyük bir nimettir; tıpkı hastalığın, sağlığın kıymetini öğrettiği gibi. Zihin, günlük hayatın üzüntülerini çekerken, zamanla bunları silmeye başlar. İnsan yaşamı boyunca çeşitli acılar, sıkıntılar ve musibetlerle karşılaşır. Bu olaylar ruhu yorar, kalbi kırar, derin izler bırakır. Ancak zaman, unutarak şifalandırır. Başlangıçta ağır gelen acılar, zamanla hafifler; kimi zaman kaybolur, kimi zaman tatlı bir hatıraya dönüşür. Çünkü acının bittiği yerde çoğu zaman bir tür huzur, hatta derin bir lezzet başlar.
TED‑Ed’in “What if you never forgot anything?” videosu, unutmanın aslında beynin bir kusuru değil, akılcı bir işleyiş olduğu gerçeğini ortaya koyuyor . Çünkü hatırlayıp depoladığımız her şey beynimizin çalışma kapasitesini zorlarken, unutma mekanizması yaşamın akışına uyum sağlamak için devreye giriyor. Bu makalede, unutmanın sinirbilimsel, evrimsel ve zihinsel yapısını keşfederek, ödüllerini ve maliyetlerini bilimsel bir mercek altına alacağız.
Unutmak: Beyinde Ayarlanabilir Bir Sistem
Unutma sistematik bilgisizlikten ziyade düzenli bir ayarlama sistemi olarak işler. Karpicke ve Coverdale, unutmanın “hafıza sistemini verimli tutmak için gereklilik” olduğunu ve büyüyen hafıza yükünün yönetiminde unutmanın rol oynadığını belirtir. (learninglab.psych.purdue.edu).
Dahası, Zhong ve Davis’ın çalışması unutmanın biyokimyasal mekanizmalarla aktif olarak gerçekleştiğini gösteriyor: dopamin tabanlı sinyaller, Rac1 ve cofilin aracılığı ile hafızayı zayıflatır. (pmc.ncbi.nlm.nih.gov). Bu devre, pasif çürüme değil; belli sinyal ve hücresel süreçlerle yürütülen aktif bir “hafıza silme” sistemi olarak tanımlanabilir.
Unutmanın Biyolojik Avantajları
Unutmak, değerli bilgiyi saklarken gereksiz detayları sürekli unutmaya yönelik hayatta kalma stratejisidir. Büyük miktarda bilgiyle yaşayan canlıların (insan, meyve sineği, kemirgen) adaptif unutma mekanizmalarına sahip olduğu gösterilmiştir . Ebbinghaus’un “forgetting curve” kavramı; dikkatlice tekrarlanmadığında bilgi kaybının hızlı ve sistemli olduğunu belirtirken “adaptive memory” çalışmaları ise hafızanın yeni ve hayati bilgiyi tutmak için kendini yeniden düzenlendiğini öne sürer .
Bilişsel Kontrol ve Seçici Unutma
Sadece zamanla değil, niyetle de unutabiliriz. Retrieval-induced forgetting (RIF) olarak bilinen süreç, belirli hatıraları aktif olarak bastırarak zihinsel çakışmayı azaltır. Bu süreçte, hatırlarken beyin, dikkat dışı izleri sistematik olarak zayıflatır. Bu da unutmanın bilinçli zihinsel kontrol ile güvenli ve esnek bir bilişsel sistem sağladığını gösterir.
Unutmak Bir Problem mi Yoksa Çözüm mü?
Unutmanın bir kusur değil, bir sistem ayarı olduğunu anladığımızda; ezberleme stratejileri, ruh sağlığı terapileri ve eğitim yöntemleri bu perspektiften yeniden şekillendirilebilir. Örneğin, travmaların kaynağı olan anıların yönetilmesinde aktif unutma mekanizmalarından yararlanmanın yolları araştırılmaktadır.
Sonuç
Unutmak; beyinde özel sinirsel devrelerle yönetilen, aktif bir biyolojik süreçtir. Görevleri;
1-) Bilgi yükünü azaltmak,
2-) Yeni duruma hızlı uyum sağlamak
3-) Psikolojik esneklik kazanmak.
Bellek sistemimiz, gereksiz detayları silerken önemli anıları güçlendirmeyi hedefler. Dolayısıyla, unutmak kusur değil; zihinsel sağlığın simgesidir.
“Hepsini hatırlayabilseydim, kim olurdum?” sorusu yerini şöyle bir soruya bırakmalı:
“Unuttuklarım beni özgürleştiriyor mu?”
Makalenin sonunu, “unutmanın değerini anlatan” şiirsel bir metin eklemeden kapatmayacağım:
“İnsan”… kelimesinin içinde bir sır saklı: “Nisyan” yani unutmak.
Unutan bir varlığız biz—sözlerimizi, hayallerimizi, yaralarımızı…
Düşün bir kere, her şeyi ama her şeyi hatırlasaydın;
Gözyaşının sıcaklığını, kalbin en karanlık anlarını,
İhaneti, acıyı, çaresizliği…
Ne ağır bir yük olurdu yaşamak,
Zihin bir hatıra mezarlığına dönüşmez miydi?
Oysa unutmak, Hakiki Şafi’nin zamanın insana sürdüğü bir merhemdir.
Acılar küllenir, yaralar kabuk bağlar,
Ve kalpte bıraktığı izler bile gün gelir tebessümle anılır.
Çünkü zaman, acının eteğine bir lezzet iliştirir.
Unutmak lezzetini… Hatırlamanın sabırla dengelenmiş kardeşidir.
Kaynaklar
-
Karpicke, J. D., & Coverdale, M. E. (2020). The adaptive value of forgetting. Journal of Applied Research in Memory and Cognition, 9, 33-36. journals.sagepub.com+2learninglab.psych.purdue.edu+2jstor.org+2
-
Zhong, Y., & Davis, R. L. (2017). The biology of forgetting: Active neural mechanisms. Neuron. pmc.ncbi.nlm.nih.gov
-
Bekinschtein, P., Weisstaub, N. V., Gallo, F., & Anderson, M. C. (2018). A retrieval-specific mechanism of adaptive forgetting in the mammalian brain. Nature Communications, 9, Article 4660. nature.com
-
Ebbinghaus, H. (1885). Memory: A Contribution to Experimental Psychology. New York: Teachers College, Columbia University. en.wikipedia.org+3en.wikipedia.org+3medium.com+3
-
Nairne, J. S., & Pandeirada, J. N. S. (2008). Adaptive memory: Survival processing enhances retention. Current Directions in Psychological Science, 17(4), 239–243. en.wikipedia.org
-
Small, S. A. (2022). The New Science of Forgetting. Time. jstor.org+7time.com+7axios.com+7