IQ ve EQ Testleri

IQ Testleri – Her Şey Sil Baştan! Soruların Zorluk Düzeyi Artırılmalı mı?

IQ Testleri deyince, hemen zekamızın ölçülmesi akla gelir. Ezberimizde, ortalaması 100, standart sapması 15-16 olan IQ puanı gelir. Kendi IQ puanımızın kaç olduğunu merak ettiğimiz gibi, Einstein’in veya Newton’un IQ puanını da merak ederiz. Yeri gelmişken söyleyeyim;  Einstein’in IQ puanı 160; Newton’un ise 190’dı.

Fakat bilim ve teknoloji geliştikçe, bu gelişimi sağlayan insan zekası da gelişiyor. Yani zekamız, dolaylı olarak kendi kendine yatırım yapıyor; bu yatırım, kendisini geliştiren türden bilim ve teknolojiyi geliştiriyor. Böylece birbirini doğuran zeka gelişimi medeniyetimizi değiştirdiği gibi, gelişen medeniyet de, kendini ortaya çıkaran zekayı geliştiriyor. Buna göre, artık zeka puanının, eskisi gibi ortalaması 100, standart sapması 15 olarak kalmayıp, yeniden hesaplanması gerekecek.

Bu görüşü ortaya çıkaran James Flynn” dir. Ancak biz buna Zeka Döngüsü” adını da verebiliriz.

Flynn, IQ testi alan yeni neslin, standartlaştırılmış olsa bile eski sorularla ölçülmesinin bir hata olacağına dikkat çekiyordu. Bu testlerin yeni nesil tarafından çok kolay cevaplandığını ve IQ puanlarının önceki zamana kıyasla artmasına ve genel nüfusta da bu artışın belli bir sabitlikte yükselmesine neden olduğunu ileri sürmekteydi. 

Bu yaklaşımın adı “Flynn Etkisi”dir.

Kısacası her nesil kendi çağını veya kendi zamanını temsil edebilir. IQ testlerine katılan her kuşağın kendisini etkileyen farklı değişkenler nedeniyle aldıkları puanlar, daha önceki nesillerin aldığı puanlardan belirli bir oranda artmaktadır.

Dolayısıyla ortalaması 100 olan IQ puanının günümüzde aynı puanda kalmaması gerekir. Her geçen zaman dilimlerinde bu rakamlar artmaktadır. Nesiller arası seviye eşitlenmeden ortalamanın 100 puanda kalmasını sağlamanın bir çözümü ise IQ testinde yer alan soruların önceki testlere göre zorlaştırılmasıdır. Ölçme ve değerlendirme bilimine göre, soruların, hedef kitlenin seviyesine uygun bir düzeyde hazırlanması gerektiği hatırlanmalıdır.

Beynimizi ve Zekamızı Etkileyen Nedir?

Beynimizi ve zekamızı, dolayısıyla IQ’muzu etkileyen çok sayıda neden var. Bilgisayarın ve daha sonra internetin hayatımızı bir ağ gibi sarması hayatın akışının tamamen bunlar üzerinden cereyan etmesi insan IQ’sunu sizce nasıl etkilemektedir?

Bu gelişmeler, özellikle 20. yüzyıl boyunca dünya çapında, özellikle Avrupa ve Amerika’da sınav alan kişilerin IQ testlerindeki ortalama rakam olan 100’ün çok üzerine çıkıldığı gerçeğiyle bizi yüzleştirmiş durumda.

Birçok bilim insanı bu konuda kafa yormaya başladı. Somut olarak söylemek gerekirse ortalama 100 puanın üzerine +3 puan eklenmesine yani ortalamanın 103’e çıkmasıyla sonuçlandı. Burada şu soruyu sormanın yeridir diye düşünüyorum.

Çağımızda “Dâhi” sayısı artıyor mu?

Diyebilir miyiz?

IQ puanlarındaki bu artış ve zeka seviyelerinin zaman içinde artma eğilimi görüşü, yukarıda sözünü ettiğimiz  Flynn’den gelmişti. Flynn ayrıca şu iddiadaydı: Sağlıkta ve beslenmedeki gelişmeler, daha iyi eğitim ve çalışma koşulları, teknolojiye kolay erişim gibi dışsal faktörler de zeka düzeyini arttırabilir.

Flynn’e göre, örneğin 19. yüzyılda sanayileşme; sağlık sorunları ve erken ölümle sonuçlanan aşırı kalabalık şehirlerin oluşmasına zemin hazırlamıştı. Özellikle sanayileşme sürecinden Batı Avrupa’dan Rusya’ya kadar, çalışma hayatı aile hayatının çok önünde ve sağlıksız koşullardaydı.

1960’larda Almanya’ya işçi olarak giden ve ağır iş kollarında ve sağlıksız ortamlarda çalışan işçi Türklerin yaşadıkları hatıralar toplumun hafızasında yer etmiştir.

Günümüzde durum değişmiştir. Başta sağlık hizmetlerine erişim, tutarlı ebeveynlik, eğitime daha fazla erişim ve uygun çalışma ortamları insan neslini uzun ömürlü yaptı. Günümüzde, el ve beden işçiliğine bağlı yıpratıcı meslekler yerine daha entelektüel işlere yönelme, bilgi çağının teknolojisi insan neslinin daha uzun ve daha sağlıklı yaşam sürmesine katkı verdi.

Ayrıca Akıllı telefonlar, kalp naklinin, hatta her türlü organ naklinin kolaylaşması; bunun yanında, mikropların hastalıklara neden olduğu konusunda temel bir anlayışa dayalı olarak tıp ilmindeki gelişmeler insan türünü yaşama karşı bilinçlendiriyor.

Ölüm Gradyanı doğru mudur?

Araştırmalar, daha akıllı insanların genellikle daha uzun yaşadığı bir “IQ-ölüm gradyanı” olarak bilinen şeyin olduğunu bile öne sürüyor. Buna “sosyal gradyan” da deniliyor. Yani ölümün zeki insanlardan çok, zeki olmayan insanları seçtiğine dair bir tezdi bu.

Ölüm gradyanı insan türüne diyor ki; bu hayatı zekice yaşamak, yaşam süresini uzatan sağlık ve beslenme başta olmak üzere etkili yolları seçmek zekanın gereğidir. Ayrıca tabiattaki olaylara ve afetlere maruz kalmaktan kaçınmanın yolunun yine aklı ve zekayı kullanmaktan geçtiği gerçeğinin farkında olunmalıdır.

Doğu literatüründe buna “Hikmet” denir.

Hikmetli yaşayan ve zekasını kullanan insanların sayısal olarak artması IQ skorlarındaki ortalamaları yükseltmesi kaçınılmazdır.

Araştırmalara göre, zekasına yatırım yapmayan insanların IQ testi ortalamasının 100 olduğu halde bu rakamın altında kalıp eski zamanlardaki  gibi erken yaşlarda ölmeye devam ettikleri ortaya çıkarılmıştır.

Sahra altı Afrika ülkeleri üzerinde yapılan bir araştırma, bu ülkelerde IQ testi sonuçlarının büyük ölçüde artmadığı, çünkü yaşam koşullarının çok sayıda insan için önemli ölçüde gelişmediği için IQ puanlarının saydığı gerçeğini ortaya koydu. Kaynak-1

Bu gerçeklerin yanında farklı düşünen bilim insanları da var. Onlara göre, son 30 yılda bazı ülkelerde IQ testlerinde performansın düştüğüne dair bazı raporlar var. Kaynak-2

Şöyle bir soru duyar gibiyim: Batıdaki imkanlara sahip olan, sağlık ve eğitim hizmetleri başta olmak üzere, her türlü insani yaşam koşullarına sahip Batı ülkeleri insanlarının böylesine yüksek zekaya ulaşıp daha uzun yaşamaları adil midir?

İlk cevabımız elbette adil değildir. Ancak BM gibi üst düzey kuruluşlar ile gelişmiş ve gelişmekte olan 20 ülke dünyadaki bu adaletsizliği önleyecek tedbirler almalıdır.  Sağlık ve sosyal yardımlar ile eğitim alanları beyin ve zeka gelişiminin ilk hareket noktaları olması bakımından, bu erişime öncelik verilmelidir.

Zeka nedir?

IQ testleri veya benzeri zeka ölçen araçlar, “akıl yürütme, bilgi ve mantığı hızlı bir şekilde kullanma, yaratıcı düşünme” gibi yetenekleri ölçmektedir. IQ testleri, kısa ve uzun süreli hafızayı değerlendirir ve bir kişinin öğrendiği bilgileri hatırlama yeteneğini test eder.

Bu bakımdan elbette IQ puanı tek başına o kişinin mutluluğunun veya sosyal tatminin bir sebebi olarak gösterilemez. Nitekim IQ’sü 260 olan ve 8 yaşındayken 8 dil bilen dünyanın gelmiş geçiş en zeki insanı olarak kabul edilen William James Sidis, yokluk içinde henüz 40’lı yaşlardayken ölmüştü.

Peki Yeni Kuşaklar Aptallaşıyor mu?

“Ters Flynn Etkisi”

IQ testi sonuçları bir süredir yükselirken, “Ters Flynn etkisi” olduğunu öne süren araştırmalar, bu yükseliş eğiliminin artık yavaşlayabileceğini gösteriyor.

Örneğin, Norveç’te yapılan bir araştırma,1975’ten önce doğan erkeklerin, birbirini izleyen her on yılda üç puanlık bir kazanımın beklenen pozitif “Flynn etkisini” gösterdiğini buldu.

Ancak 1975’ten sonra doğanlar için IQ’da sürekli bir düşüş vardı. Bu, nesiller arasında yedi puanlık bir fark anlamına geliyordu. 2005-2013 yılları arasında İngiltere, İsveç ve Fransa’da yapılan diğer araştırmalar da benzer sonuçlar verdi. Kaynak-3

Bu “öğrenci merkezli” öğretim yöntemleri artık kişiler arası beceriler ve ekip çalışması ile birlikte öğrencilerin diğerlerinin duygusal içgörülerini anlamaları için cesaretlendirme ile birleştirilmiştir. Bu yaklaşımın genel etkisi, daha akıllı ve daha etkili çalışmayı teşvik edebilir, ancak IQ testlerinde gerekli olan bireysel becerilere daha az vurgu yapar. Belki bu anlamda, artık IQ testleri yapmakta o kadar iyi değiliz.

Sonuç: IQ Testi Gerçekten Bir Gösterge midir?

Son yarım asırdır, IQ testleri sorgulanmaktadır. Bu sorgulama, işe alımda veya okula kabulde istenilen IQ test puanlarının eskisi gibi rağbet görmemesinin de bir nedenidir. Kullanımdaki bu düşüşün, bu tür testlerin koçluk becerilerinde de kullanımının azalması ile birleştiğinde IQ testlerinin eski güçlü dönemlerinde olmadığı anlaşılabilir.

Yani, IQ test puanına bakarak insanların aklı ve zekasıyla ilgili kararlar vermek şimdi cesaret işi durumuna geldi. Ancak IQ testlerinin geleceği için daha çok araştırma yapılmalıdır. Özellikle boylamsal araştırmalar, IQ testlerindeki puan değişimlerini takip ederek başka bulgular elde edilebilir.

Ancak kesin olan şu ki, düşük IQ puanları mutlaka insanların artık daha az zeki olduğunun bir işareti olmadığı gibi, yüksek puan almak ta her şey demek değildir.

IQ testleri sadece yukarıda tanımladığımız zeka ölçen, geçerliliği ve güvenilirliği standartlaştırılmış bir ölçme aracıdır. Bunun yanında, başka ölçülmesi gereken psikolojik ve psiko-sosyolojik özelliklerimiz de var ki, bunlar IQ’ muzu etkiliyor. IQ testleri, mesela, kişiliği, yaratıcılığı, duygusal ve sosyal zekayı ölçmez. Hatta diğer alanlara yönelik bilgilerimizi de ölçmez.

Her ölçeğin bir amacı vardır; birinin hakkında yapılan yorumlar, diğeri için geçerli olamaz. Bu bakımdan bu yazıdaki IQ testleri ile ilgili puan ortalaması hakkındaki görüşümüz diğer psikolojik testlerin etkisiyle ilişkilendirilmemiştir.

Başa dön tuşu