Yaratıcılık denince çoğu insanın aklına ressamlar, yazarlar, besteciler gelir. Sanki yaratıcı olmak yalnızca sahneye çıkanların, tuvalin başına oturanların ya da roman yazanların tekelindeymiş gibi düşünülür. Oysa bu, yaratıcılığı yanlış anlamaktan doğan büyük bir yanılgıdır. Yaratıcılık sadece sanatsal alanlarda değil, bir problemi çözmede, insanlarla kurulan iletişimde, ev düzeninde, iş yerindeki sunumda ya da alışveriş listesini pratik bir sırayla hazırlamada dahi kendini gösterebilir. Günlük yaşamın her alanı, farkındalıklı bir yaklaşımla ilham bulabileceğimiz ve yaratıcı çözümler üretebileceğimiz fırsatlarla doludur. Bilimsel araştırmalar da yaratıcılığın doğuştan gelen bir özellik değil, geliştirilebilir bir zihinsel yeti olduğunu ortaya koymaktadır.
“Yaratıcılığın” Bilimsel Temelleri
Nörobilim alanındaki çalışmalar, yaratıcılığın belirli bir “sanatçı beyni”ne özgü olmadığını; tersine, herkesin beyninde yaratıcı düşünceyi mümkün kılan ağlar bulunduğunu göstermektedir. Özellikle varsayılan mod ağı (default mode network) adı verilen beyin bölgesi, hayal kurarken, seçenekleri tartarken ya da yeni fikirler üretirken aktif hale gelir (Beaty et al., 2015).
Ayrıca Harvard Üniversitesi’nden Dr. Shelley Carson, beynin “düşünce filtreleme” yetisini geçici olarak devre dışı bırakabilen bireylerin daha yaratıcı olabildiğini vurgular. Bu, sıradan detaylar arasında farklı ilişkiler kurabilen zihnin, yaratıcı fikirlere daha açık olduğunu gösterir. Dolayısıyla yaratıcılık; hayal gücü, deneyime açıklık ve problem çözme isteğinin birleştiği bir zihinsel beceridir.
Günlük Hayatta Yaratıcılık Nasıl Ortaya Çıkar?
-
Farklı bakış açıları geliştirin: Günlük bir problemi çözmek için alışılmışın dışındaki yolları denemek yaratıcı düşünmenin ilk adımıdır.
-
Sıkıcı işleri oyunlaştırın: Evi temizlerken zamana karşı yarışmak ya da çocuklarla birlikte kurallar icat etmek, basit görevleri yaratıcı hale getirebilir.
-
Düşünmeye alan bırakın: Araştırmalar, yürüyüş gibi düşük yoğunluklu aktivitelerin yaratıcılığı artırdığını göstermektedir (Oppezzo & Schwartz, 2014).
-
Soru sormaktan çekinmeyin: “Neden böyle?” veya “Bunu başka nasıl yapabilirim?” gibi sorular zihinsel esnekliği artırır.
Yaratıcılık Geliştirilebilir Bir Yetenektir.
Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, kendini yaratıcı görmeyen bireylerin, belirli tekniklerle yönlendirildiğinde orijinal fikirler üretebildiği gözlemlenmiştir. Bu da gösteriyor ki yaratıcı düşünce, bir karakter özelliği değil; tekrar, cesaret ve zihinsel açıklıkla gelişen bir beceridir. Yani yaratıcı olmak için sanatçı olmak gerekmez; sadece farklı düşünmeye niyetli olmak yeterlidir.
Sonuç
Yaratıcılık, hayatı sıradanlıktan çıkaran gizli bir güçtür. Yalnızca sanat galerilerinde ya da sahnelerde değil, mutfakta, ofiste, sınıfta ve hatta market kuyruğunda bile kendini gösterebilir. Onu fark etmek ve kullanmak için büyük fikirlere değil; küçük farkındalıklara, açık bir zihne ve denemeye istekli bir ruha ihtiyaç vardır.
Unutmayalım: İlham, yalnızca seçilmişlerin değil, her günün ve herkesin içinden geçebilir.
Kaynakça:
-
Beaty, R. E., Benedek, M., Silvia, P. J., & Schacter, D. L. (2015). Creative cognition and brain networks: The default and executive systems. Trends in Cognitive Sciences.
-
Carson, S. (2010). Your Creative Brain: Seven Steps to Maximize Imagination, Productivity, and Innovation in Your Life. Jossey-Bass.
-
Oppezzo, M., & Schwartz, D. L. (2014). Give your ideas some legs: The positive effect of walking on creative thinking. Journal of Experimental Psychology: Learning, Memory, and Cognition.
-
Kaufman, S. B., & Gregoire, C. (2016). Wired to Create: Unraveling the Mysteries of the Creative Mind. TarcherPerigee.