Mutlu YaşlanmaSağlık ve Zindelik

Yaşlılıkta Bağışıklık Sistemi – Bağışıklık Sisteminizi Nasıl Korursunuz?

Yaşlılıkta Bağışıklık Sistemi – Hayat güzeldir. Yaşamak ve yaşlanmak güzeldir. Ancak insan bedeni gençken bir yaz çiçeği gibi diri, işlevsel ve verimliyken, yaşlandıkça vücudun fonksiyonları ve bu fonksiyonları yerine getiren organları da yaşlanmaktadır.

Yaşla birlikte, insanın bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla mücadelede gençlikte olduğundan daha yavaş ve daha az etkili hale gelir. Aşılara daha az cevap verir. Aynı zamanda, yaşlanan bağışıklık sistemi kronik iltihaplanma ile ilişkilidir ve bu, yaşlılıkla bağlantılı hemen hemen tüm koşulların riskini artırır.

Bağışıklık yaşlanmasını durdurmanın yolu nedir? İyi haber şu ki, aktif yaşamak, doğru diyeti uygulamak ve onu içselleştirmek, bir kişinin ileri yaşlara kadar sağlıklı bağışıklığı sürdürmesine yardımcı olabilir.

Bilim adamları, 18. yüzyıla kadar, insan türünün 30-40 yıla kadar yaşayacağına inanıyorlarken, temizlik, hijyen, sağlıkta gelişen ayrıntılı devrimler, sanitasyon ve sağlık hizmetlerindeki gelişmeler nedeniyle ortalama yaşam süresi son 250 yılda iki katından fazla arttı.

Ya şimdi? Ortalama yaşam beklentilerinin yüksek olduğu bir zamanda yaşıyoruz.

2 Tür Bağışıklık Var – “Doğuştan gelen” bağışıklık ve “Uyarlanabilir” bağışıklık

Yaşlılıkta Bağışıklık Sistemi – Bağışıklık yalnızca ileri yaşlarda zayıflamakla kalmaz; aynı zamanda dengesizleşir de. Bu, bağışıklık sisteminin iki dalını da etkiler. Bunlar “Doğuştan Gelen Bağışıklık” ve “Uyarlanabilir Bağışıklık“tır.

Enfeksiyonlara karşı ilk savunma hattımız olan “doğuştan gelen” bağışıklık sistemi, ilk tehdit geçtikten sonra çözülemez ve kronik, sistemik iltihaplanmaya neden olur.

Belirli patojenleri (hastalık oluşturan mikropları) öğrenmekten, hatırlamaktan ve onlara elde ettiği tecrübe ile saldırmaktan sorumlu olan “uyarlanabilir” bağışıklık, virüslere, bakterilere ve mantarlara karşı savunma yeteneğini sürekli olarak kaybeder.

Kronik, düşük dereceli iltihaplanma, tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalık, kanser ve demans dahil olmak üzere, ileri yaşla bağlantılı hemen hemen tüm koşullarla ilişkilidir. Ayrıca romatoid artrit (eklem iltihabı) gibi yaşlı yetişkinlerde daha sık görülen bazı otoimmün (Doğuştan gelen) hastalıklarda lider bir rol oynar.

Bu arada, ileri yaşla birlikte gelen adaptif bağışıklık kaybı, insanları yalnızca enfeksiyonlara daha duyarlı hale getirmekle kalmaz; daha önce bastırılmış olan uykuda olan pasif patojenleri de yeniden etkinleştirebilir.

Ek olarak, yaşlı yetişkinlerin daha zayıf uyarlanabilir (adaptif) bağışıklığı, vücutlarının yıllık grip aşısı gibi aşılara daha az tepki vermesi anlamına da gelir.

Yaşlanma ve doğuştan gelen bağışıklık

Yaşlılıkta Bağışıklık Sistemi – Araştırmacılar, ileri yaşla ilişkili hemen hemen tüm koşullarda yer alan kalıcı, düşük seviyeli iltihabı “iltihaplanma” olarak adlandırdılar.

“Frontiers in Immunology” dergisindeki bir çalışmanın yazarları şunları açıklıyor:

“İnflamasyon (iltihaplanma), iyileşme için normal onarım yanıtının bir parçası ve bizi bakteriyel ve viral enfeksiyonlardan ve zararlı çevresel ajanlardan korumada gerekli olsa da, her inflamasyon iyi değildir. İltihaplanma uzayıp devam ettiğinde, zarar verici ve yıkıcı hale gelebilir.”

İlk enfeksiyon veya yaralanmadan sonra, genç insanların bağışıklık sistemleri bir anti-enflamatuar yanıta geçer. Bu, yaşlı yetişkinlerde o kadar etkili görünmüyor. Bunun nedeni, yaşlanmış bağışıklık hücrelerinin birikmesidir.

Yaşlanan hücreler, kromozomların uçlarındaki koruyucu başlıklar olan daha kısa telomerlere (Kromozomun ucundaki DNA parçaları) sahiptir. Tıpkı ayakkabı bağcıklarının uçlarındaki plastik kapaklar yıpranmalarını engellediği gibi, telomerler de hücre replikasyonu (bölünmesi ve tekrarlanması) sırasında kromozom kopyalandığında hayati genetik materyalin kaybolmasını önler.

Telomerler (Kromozomun ucundaki DNA parçaları), bir hücre her bölündüğünde biraz daha kısalır ve sonunda bölünmenin tamamen durması etabına kadar gider. Hücre hayatta kalırsa, giderek daha işlevsiz hale gelir.

Yaşlanan bağışıklık hücreleri, iltihabı teşvik eden sitokin adı verilen daha fazla bağışıklık sinyal molekülü üretir. Spesifik olarak, daha fazla interlökin (bağışıklık sistemini harekete geçiren madde – IL-6) ve tümör nekroz faktörü-alfa (TNF-alfa) üretirler.

Bilim adamlarıyüksek seviyelerde IL-6 ve TNF-alfa ile yaşlı yetişkinlerde sakatlık ve ölüm oranı arasında bağlantı kurdular. Tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalık, nörodejeneratif hastalık ve kanser ile özellikle güçlü bir ilişkiye sahiptirler.

Yaşlılıkta Bağışıklık Sistemi – Proinflamatuar hücrelerin sayısı arttıkça, M1 makrofajları olarak adlandırılan bağışıklık hücrelerinin sayısında bir artış (daha proinflamatuar) ve M2 makrofajlarının sayısında bir azalma (daha immüno-düzenleyici) vardır.

M1 ve M2 hücrelerinin sıklığındaki bu değişiklikler, aterosklerozdaki (damar sertleşmesi) arterleri tıkayan yağ ve birikintileri içeren plak geliştirme riskinin artmasıyla ilişkili görünmektedir.

Yaşlanma ve adaptif (Uyarlanabilir) bağışıklık

Yaşlılıkta Bağışıklık Sistemi – Adaptif (uyarlanabilir) bağışıklık sayesinde, bağışıklık sistemi belirli patojenleri tanımayı ve etkisiz hale getirmeyi öğrenir. Ancak bazı sebeplerle yaşlandıkça bağışıklık sistemi zayıflar ve düşer.

Yaşlılıkta Bağışıklık Sistemi Neden Düşer?

T hücresi olarak bilinen bir tür bağışıklık hücresi, adaptif bağışıklıkta çok önemli bir rol oynar. Bir enfeksiyon sırasında, bu “naif-tecrübesiz T-hücreleri“, sisteme dahil olan spesifik yeni patojeni tanımayı öğrenir. Daha sonra, aynı patojene karşı gelecekteki bağışıklık tepkilerini oluşturmak ve savaşmak için uzmanlaşmış hücrelere dönüşürler.

Toplam “T bağılıklık hücresi” sayısı yaşamımız boyunca sabit kalır, ancak saf, farklılaşmamış ve mücadele edecek hücrelere dönüşeceklerin havuzu, giderek daha fazla hücre spesifik enfeksiyonlarla mücadele etmeye karar verdikçe ve dönüştükçe yıllar içinde giderek küçülür.

Sonuç olarak, yaşlı yetişkinlerin vücutları yeni enfeksiyonlara karşı etkili bağışıklık tepkileri oluşturamaz hale gelir. Aynı nedenle aşılar, yaşlanan bağışıklık sisteminden daha zayıf tepkiler alır ve bu nedenle daha az koruma sağlar. Bu nedenle yaşlı olan kişinin aşı olmakdan daha fazlasını yapmaya ihitiyacı vardır.

İronik bir şekilde, bir ömür boyu süren grip aşıları, kendi başına, yaşamın sonraki dönemlerinde yıllık aşının etkinliğini azaltabilir. Aslında araştırmalar, tekrarlanan grip aşılamalarının azalmış antikor yanıtlarına yol açabileceğini göstermektedir.

Birçok yaşlı yetişkin, insan sitomegalo virüsünün (cytomegalovirus – CMV) gizli bir enfeksiyonunu barındırır. Bu β-uçuk viral enfeksiyonu (β-herpes virus infection) çok yaygın ve kalıcıdır ve genellikle çok az (varsa) semptom üretir. Bununla birlikte, yaşlı yetişkinlerde bu enfeksiyon, bağışıklık kaynaklarını sürekli olarak tüketerek onları diğer viral enfeksiyonlara daha yatkın hale getirebilir ve grip aşılarının etkisini azaltabilir.

Yaşla birlikte bağışıklıktaki bu düşüşe ek olarak, yaşlanmış T hücreleri ayrıca IL-6 gibi daha fazla proinflamatuar sitokin üretir. Bunlar da kronik, sistemik iltihaplanmaya neden olur.

Yılları geride tutmak

Yaşlılıkta Bağışıklık Sistemi – Hiçbir şey yaşlanmayı engelleyemese de, bir kişinin ileri yaşlara kadar sağlıklı kalmak için yapabileceği belirli yaşam tarzı değişiklikleri vardır.

Aşağıdaki bölümler bu faktörlere daha detaylı bakacaktır.

Düzenli fiziksel aktivite yapmak, aşının etkisi ve bağışıklık sistemi

Nature Reviews Immunology dergisinde yapılan son araştırmalara göre egzersizin bağışıklık sistemi üzerinde derin bir etkisi vardır.

Kaçınılmaz olarak, insanlar yaşlandıkça fiziksel olarak daha az aktif hale gelirler, ancak mümkün olduğu kadar çok egzersiz yapmanın bağışıklığın yaşlanmasını yavaşlattığını, hatta tersine çevirdiğini gösteren kanıtlar vardır.

İskelet kası, enflamasyonu azaltan ve bağışıklık fonksiyonunu koruyan miyokin adı verilen bir dizi protein üretir. Bu nedenle, egzersiz yoluyla kas kütlesini korumanın enfeksiyona ve kronik inflamasyonla yakından bağlantılı tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık gibi durumlara karşı koruma sağladığı mantıklıdır.

Bir çalışma, 18-61 yaşları arasındaki 102 sağlıklı erkeğin aerobik kondisyonunun, yaşa göre ayarlandıktan sonra kanlarındaki yaşlanmış T hücrelerinin sayısıyla ters orantılı olduğunu buldu. Başka bir deyişle, artan fiziksel uygunluk, daha az bağışıklık yaşlanması ile ilişkilendirildi.

En formda erkekler sadece daha az yaşlanmış T hücresine sahip değil, daha fazla sayıda saf T hücresine sahipti.

Başka bir çalışma, 65-85 yaşları arasındaki 61 sağlıklı erkeğin grip aşısına karşı bağışıklık tepkilerini karşılaştırdı. Erkeklerin yaklaşık üçte biri yoğun bir şekilde aktifti (koşu veya spora katılma şeklinde), üçte biri orta derecede aktif ve üçte biri çoğunlukla aktif değil, pasifti.

Yaşlarına göre ayarlama yaptıktan sonra araştırmacılar, yoğun ve orta derecede spor yapan ve aktif olan erkeklerin aşılamaya yanıt olarak, aktif olmayan erkeklerden daha fazla antikor ürettiklerini buldular.

Dikkat çekici bir şekilde, çok daha aktif erkekler, aşılamadan önce bile bazı grip türlerine karşı daha yüksek serum antikor konsantrasyonuna sahipti.

Yaşlılıkta Bağışıklık Sistemi – Bir dizi başka çalışma, yalnızca uzun süreli fiziksel aktiviteden değil, aynı zamanda aşılamadan önceki tek egzersiz seanslarından da benzer faydalar belirledi.

Nature Reviews Immunology dergisinde yer alan bir incelemenin yazarlarının açıkladığı gibi:

Birlikte ele alındığında, bu çalışmalar, bağışıklık sisteminin belirli özelliklerinin ortaya çıkmasının ve bağışıklığın yeniden şekillenmesinin kapsamının, insanlar yaşlandıkça yetersiz fiziksel aktiviteden büyük ölçüde etkileneceğini gösteriyor.

Yaşlı yetişkinlerde egzersiz ve bağışıklık arasındaki ilişkiye yönelik araştırmaların çoğunun “kesitsel” araştırmayı içerdiğini belirtmek önemlidir. Bu tür bir çalışma, zamanın tek bir anındaki değişkenler arasındaki ilişkileri araştırır.

Fiziksel uygunluğun faydalarını doğrulamak için, yukarıdaki incelemenin yazarları, zaman içinde katılımcıları takip edecek daha “girişimsel” çalışmalara ihtiyaç duymaktadır.

DHA’nın yaşlanmayı geciktirme üzerindeki sihirli etkisi

Hücre bölünmeleriyle vücudumuzdaki birçok hücrenin ve organın yenilendiği uzun süredir bilinen bir gerçektir. Hücre çekirdeği içinde bulunan kromozomların uç kısımlarında “Telomer” adı verilen DNA proteinlerinden oluşan koruyucu başlıklar vardır.  Hücre bölünmeleriyle organ yenilenmesi gerçekleşirken, telomer adı verilen bu koruyucu başlıklar aşınmakta, yani telomerlerın boyu kısalmaktadır.

Telomerlerdeki aşınma ne kadar çoksa, biyolojik olarak o kadar daha yaşlısınız demektir. Örneğin 70 yaşındaki iki kişiden birinin telomer başlığı diğer kişiye göre daha az aşınmışsa, onun biyolojik yaşlanmasının diğerine göre daha yavaş, yani daha genç olduğunu söylemek mümkündür. Telomerlerdeki aşınma sonucu yaşlanmayı getirmektedir.

Yapılan çalışmalar balıklarda ve balık yağlarında bulunan DHA’nın telomer aşınmalarını yavaşlatma etkisinin olduğunu ortaya çıkartmıştır. Alzheimer hastalarıda DHA miktarının çok düşük olduğu bulgular arasındadır. Bu anlamda, gerek yaşlanmayı geciktirmek ve gerek bağışıklık sisteminizi korumak için yüksek DHA oranlı balık yemek veya yüksek DHA oranlı balık yağı içimek iyi bir önlem aracı olabilir. Bu konuyla ilgili bilimsel çalışmalar için ayrıca “Yaşlanmayı Durdurmak / Yaşlanma ve Telomer İlişkisi” başlıklı makaleyi de okuyabilirsiniz.

Akdeniz Diyeti

Akdeniz diyetinin mucizevi etkisi

Yaşlılıkta Bağışıklık Sistemi – Şimdilik, diyet değişiklikleri yapmanın yaşlı yetişkinlerde immün yaşlanma oranını yavaşlattığını gösteren doğrudan bir kanıt yok. Bununla birlikte, çok sayıda dolaylı kanıt var.

Özellikle araştırmalar, diyetin yaşlı yetişkinlerin sarkopeni (yaşlılığa bağlı kas kaybı) geliştirme riskini belirlemeye yardımcı olduğunu göstermektedir. Bu durum, kas kütlesi, gücü ve işlevselliğinde kayıplara neden olur.

İskelet kası ile bağışıklık sistemi arasında iki yönlü bir ilişki var gibi görünüyor. Kaslar antiinflamatuar miyokinler üretir; ancak son kanıtlar, kronik inflamasyonun yaşlılıktaki kas kaybını da hızlandırdığını göstermektedir.

Sarkopeni riskini azaltan diyet takviyeleri – D vitamini ve çoklu doymamış yağ asitleri gibi – antiinflamatuar özellikleri nedeniyle yardımcı olabilir.

Giderek artan kanıtlar, Akdeniz diyeti  yapan insanların, yaşlandıkça kas gücünü koruduklarını, daha naif hale geldiklerini ispatlamakla birlikte, ileri yaşlarda görülen hareketlerde yavaşlama ve “çelimsiz” olma ihtimalini düşürmektedir.

Akdeniz diyeti şunları içerir:

Çok miktarda meyve, yapraklı sebzeler ve zeytinyağı

Orta miktarda balık, kümes hayvanları ve süt ürünleri

Az miktarda kırmızı et ve ilave şeker

Önceki çalışmalar bu diyeti daha düşük obezite, kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet ve kanser riskiyle ilişkilendirdi.

Gözlemsel çalışmalara dayanan ve Medical News Today’de  yayınlanan bir rapora göre, Akdeniz diyetini takip edenlerin, bu diyeti uygulamayanlara ve az takip edenlere göre, 4 yıllık süre içinde, yaşlanma nedeniyle çelimsiz bir vücuda sahip olma olasılıkları yüzde 50 oranında daha azdı.

Diğer olası açıklamaların yanı sıra, bu diyetin anti-enflamatuar özelliklerinin bir sonucu olabilir. Yazarlar şöyle yazıyor:

Kırılgan bireyler daha yüksek seviyelerde inflamatuar belirteçlere sahiptir ve inflamasyonun kırılganlıkla yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir. Akdeniz diyeti, düşük seviyelerde enflamatuar belirteçlerle ilişkilidir ve bu mekanizma sayesinde kırılganlık riskini azaltabilir.

Hafıza Eğitimi - Fotografik Hafıza Teknikleri Seti

Dengeli kiloya sahip olun ve bunu koruyun

Kas, yaşlı yetişkinlerde iltihaplanmayı azaltmada rol oynasa da, yağ veya “adipoz (yağlı)” doku ters etkiye sahip olabilir.

Normal yaşlanma, deri altında ve organların çevresinde yağ dokusu birikimi nedeniyle sıklıkla kilo alımına yol açar. Yaşlanan bağışıklık sistemi üzerine yapılan bir araştırmaya göre, yağ dokusu iltihaplanmaya önemli bir katkı sağlayabilir.

Kan dolaşımındaki pro-enflamatuar sitokin IL-6’nın % 30’a kadarı yağ dokusundan kaynaklanabilir. Bu nedenle, ileri yaşta obezite veya aşırı kilolu olmak, kronik inflamasyona önemli ölçüde etki edebilir.

Ek olarak, hayvan ve insan çalışmaları, obezite hastalarının bağışıklık sisteminin grip aşısına yanıt olarak daha az antikor üretebileceğini göstermektedir.

Egzersiz yapmak ve sağlıklı bir diyet yemek, bağışıklık yaşlanmasının etkilerini ortadan kaldırıyor gibi görünmektedir. Bu kısmen, bu iki yaşam tarzı faktörünün aşırı kilo alımını engellemesinden de kaynaklanıyor olabilir.

Çalışmalar, düzenli egzersiz yapan ve orta kiloda olan yaşlı yetişkinlerin kanlarında daha az yaşlanmış T hücresi ve daha düşük proinflamatuar sitokin seviyeleri olduğunu ileri sürdü.

Bununla birlikte, diyet, egzersiz ve kilo kaybının bağışıklık yaşlanmasını tersine çevirip çeviremeyeceği, gelecekteki araştırmalar için açık bir soru olmaya devam etmektedir.

Yeteri kadar uyuyun ve uyku düzeninizi koruyun!

Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için diğer önemli bir faktör de düzenli uykudur. Uyku eksikliği bağışıklık sisteminizi etkileyebilmektedir. Araştırmalar, kaliteli uyku almayan veya yeterince uyumayan kişilerin, soğuk algınlığı virüsü gibi bir virüse maruz kaldıktan sonra hastalanma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Yapılan araştırmalar, günde 6 saatten daha az uyuyan kişilerin 7 saatten fazla uyuyan kişilere oranla basit bir soğuk algınlığına yakalanma ihtimalinin 4.2 kat daha fazla olduğunu ortaya koymuştur.

Uykusuzluk, hastalanırsanız ne kadar hızlı iyileşeceğinizi de etkileyebilmektedir.

Kaynakça:

  • https://www.medicalnewstoday.com/articles/immune-aging-and-how-to-combat-it
  • “Telomere shortening in elderly individuals with mild cognitive impairment may be attenuated with ω-3 fatty acid supplementation: A randomized controlled pilot study”, O’Callaghan N., Parletta N.Milte C.M.Benassi-Evans B.Fenech M.Howe P.R.C. (2014)  Nutrition,  30  (4) , pp. 489-491.
  • “Inadequate supply of vitamins and DHA in the elderly: Implications for brain aging and Alzheimer-type dementia”, Mohajeri, M.H.Troesch, B.Weber, P. (February 2015), Nutrition, Volume 31, Issue 2, Pages 261–275

Yaşlanmayı Durdurmak – Yüksek DHA Oranı Telomer Kısalmasını Yavaşlatabilir Mi?

Telomer Nedir? Ne İşe Yarar? Nasıl Bulunmuştur?

Yüksek DHA’lı Balık Yağları Bağışıklık Sisteminizi Güçlendirebilir!

Kovid-19, Omega3 ve DHA – Bilim Kurulu Üyelerinden Ailelere Balık Yağı Tavsiyesi

Neden DHA Oranı Yüksek Olan Balık Yağı İçmeliyiz?

Başa dön tuşu