Aktif OkumaBaşarıEdebiyat / TürkçeÖğrenme ve EğitimPsikoloji

Eğitimde Bilişsel Yük – Müfredattan Öğretim Tasarımına Bir de Böyle Bakın

Eğitimde Bilişsel Yük / Günümüz eğitim sistemlerinin temel açmazlarından biri, öğrenciye ne kadar çok bilgi verildiği ile ne kadarının gerçekten öğrenildiği arasındaki derin uçurumdur. Türkiye’de öğretim programları incelendiğinde; yoğun içerik, zaman baskısı, sınav odaklılık ve öğretmen merkezli anlatımın hâlen baskın olduğu görülmektedir. Bu durum, öğrencilerin yalnızca akademik başarılarını değil; dikkat, motivasyon ve anlamlı öğrenme kapasitelerini de zorlamaktadır. Tam da bu noktada, öğrenmenin zihinsel sınırlarını merkeze alan Cognitive Load Theory (Bilişsel Yük Kuramı), Türk eğitim sisteminin yapısal sorunlarını anlamak ve çözüm üretmek için güçlü bir kuramsal çerçeve sunmaktadır.

Eğitimde Bilişsel Yük Kuramı, öğrenmenin yalnızca içeriğe değil; içeriğin nasıl sunulduğuna bağlı olduğunu vurgular. Bu makalede, söz konusu kuram Türk eğitim sistemi bağlamında ele alınacak; öğretim tasarımı, sınıf uygulamaları ve program geliştirme açısından doğurduğu sonuçlar akademik bir çerçevede tartışılacaktır.

mao - beyin, hafıza, matematik ve konsantrasyon, odaklanma

Bilişsel Yük Teorisinin Kuramsal Temelleri

Bilişsel Yük Kuramı, John Sweller tarafından geliştirilmiş olup insan bilişinin iki temel yapısına dayanır:

Öğrenme, çalışma belleğinin aşırı yüklenmeden bilgiyi işleyip uzun süreli belleğe aktarmasıyla mümkün olur. Bu süreçte ortaya çıkan zihinsel yük, üç başlık altında incelenir.

Bilişsel Yük Türleri ve Türk Eğitim Sistemine Yansımaları

1. İçsel Bilişsel Yük (Intrinsic Load)

İçsel yük, öğrenilen bilginin doğal karmaşıklığından kaynaklanır. Türk eğitim sisteminde özellikle matematik, fen bilimleri, dil bilgisi ve soyut kavramların yoğun olduğu derslerde bu yük oldukça yüksektir.

Sorun alanları:

  • Konuların yeterli ön bilgi verilmeden sunulması

  • Basitten karmaşığa ilkesinin ihmal edilmesi

  • Aynı anda çok sayıda kazanımın hedeflenmesi

Eğitsel çözüm önerileri:

  • Konuların küçük öğrenme birimlerine ayrılması

  • Ön düzenleyiciler ve kavramsal köprüler kullanılması

  • Spiral program anlayışının gerçek anlamda uygulanması

hafıza gücü ve okuduğunu anlamaya katkısı

2. Dışsal Bilişsel Yük (Extraneous Load)

Dışsal yük, öğrenmeye katkı sağlamayan; öğretim tasarımından kaynaklanan gereksiz zihinsel yüktür. Türk eğitim sisteminde bu tür yük oldukça yaygındır.

Yaygın örnekler:

  • Uzun ve karmaşık ders anlatımları

  • Metin ağırlıklı ve görsel olarak zayıf ders kitapları

  • Slaytların bilgi yığınına dönüşmesi

  • Aynı bilginin farklı kanallardan eş zamanlı ve düzensiz sunulması

Eğitsel çözüm önerileri:

  • Sade ve amaç odaklı içerik tasarımı

  • Metin–görsel dengesinin sağlanması

  • Gereksiz ayrıntıların ayıklanması

  • Öğretmenin “anlatıcı” değil “rehber” rolüne geçmesi

“Subject Pronouns” Nedir? Örnek Cümlelerle İngilizce Öğreniyorum

3. Yapıcı Bilişsel Yük

Yapıcı yük, öğrenmenin asıl hedefidir. Bilginin anlamlandırılması, ilişkilendirilmesi ve şema hâline getirilmesi bu yük sayesinde gerçekleşir.

Türk eğitim sistemi açısından önemi:

  • Ezber yerine kavramsal öğrenmeyi destekler.

  • Üst düzey düşünme becerilerini geliştirir.

  • Kalıcı ve transfer edilebilir öğrenmeyi mümkün kılar.

Eğitsel stratejiler:

  • Öğrenciye açıklama yaptırma

  • Örnek–karşı örnek analizi

  • Yansıtıcı sorular

  • akran öğrenme

  • Gerçek yaşam problemleriyle ilişkilendirme

Türk Eğitim Sisteminde Yapısal Bir Sorun Olarak Bilişsel Aşırı Yük

Mevcut sistemde öğrenciler çoğu zaman:

  • Aşırı içsel yük (yoğun müfredat),

  • Yüksek dışsal yük (verimsiz öğretim tasarımı, düşük nitelikli öğretmen),

  • Düşük yapıcı yük (ezber odaklılık)

ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu dengesizlik, öğrenmenin yüzeysel kalmasına ve kısa sürede unutulmasına yol açmaktadır.

Öğretmen Eğitimi ve Program Tasarımı Açısından Çıkarımlar

Bilişsel Yük Kuramı, öğretmeni yalnızca alan uzmanı değil; aynı zamanda bilişsel mimar olarak konumlandırır. Bu bağlamda:

  • Öğretmen yetiştirme programlarında öğretim tasarımı vurgusu artırılmalıdır.

  • Ders kitapları ve dijital içerikler CLT ilkelerine göre yeniden yapılandırılmalıdır.

  • Ölçme–değerlendirme süreçleri yalnızca sonuç değil, öğrenme sürecini de dikkate almalıdır.

Sonuç

Eğitimde Bilişsel Yük, Türk eğitim sisteminin temel sorunlarından biri olan “çok öğretip az anlayan” yapıyı sorgulamak için güçlü bir teorik zemin sunmaktadır. Bu kuram, öğrenmenin miktarla değil; zihinsel dengeyle mümkün olduğunu göstermektedir. Eğitimde kalite artışı, daha fazla içerik eklemekle değil; öğrencinin zihinsel kapasitesine saygı duyan, iyi tasarlanmış öğretim süreçleriyle sağlanabilir.

Sonuç olarak, Türk eğitim sisteminin geleceği; öğrencinin zihnini zorlayan değil, taşıyabileceği yükü anlamlandıran bir pedagojik anlayışı benimsemesine bağlıdır. Bilişsel Yük Kuramı, bu dönüşüm için yalnızca bir teori değil; aynı zamanda bir yol haritasıdır.

Son söz atalarımızın: “Çok sözde yalan, çok malda haram vardır.” Bilişsel yük işte bu!

Başa dön tuşu