Düşünmek: Hızlı mı Yavaş mı; hangisi makbul? İnsan düşünmenin efendisi olduğunu sanır. Oysa Daniel Kahneman’ın Thinking, Fast and Slow kitabı, bu gururun ardında gizlenen kırılgan bir gerçeği açığa çıkarır: Biz düşündüğümüzü sandığımız kadar hızlı düşünemeyiz. Bir kısım düşünceler bizden hızlı, bir kısmı bizden daha yavaş (temkimli) olan iki ayrı zihin sisteminin yönlendirmesiyle yaşarız. Kahneman, bu iki sistemi şöyle ayırır:
-
Sistem 1: Hızlı, sezgisel, otomatik, çabasız, refleksiv düşünme
-
Sistem 2: Yavaş, mantıklı, analitik, yorucu düşünme
Sistem-1 kararlarımızın çoğunu biz fark etmeden verir.
Sistem-2 ise nadiren devreye girer; genelde hata yaptığımızda, kaybettiğimizde, pişman olduğumuzda Sistem-2 devreye girer. Ders çıkarır, kurallarını belirler.
Zihin, bu iki sistem arasında bir denge kurmaya çalışırken çoğu zaman “hızlı olanın” yani sistem 1’in tuzaklarına” düşer.
Bu makaleyi okurken Sistem-1 ve Sistem-2’yi zihninizde tutun, öyle okuyun.
Hızlı Düşünmenin Tuzakları
Kahneman’ın dünyayı hataların laboratuvarı olarak tanımlar. İnsan, aklının kendi kendine kurduğu oyunları gösterir.
Bununla ilgili birkaç örnek, bu oyunları anlamamıza yardımcı olur:
-
Çapa (Anchoring) Etkisi:
İlk duyduğumuz bilgi, düşüncelerimizi sabitler; ön yargı oluşturur.
Bir fiyat duyduğumuzda diğer tüm fiyat rakamları o “çapa” etrafında şekillenir. -
Ulaşılabilirlik (Availability) Heuristiği:
Ne kadar kolay hatırlıyorsak, o kadar sık yaşandığını sanırız.
Haberlerde gördüğümüz bir uçak kazası, araba kazasından daha tehlikeliymiş gibi hissettirir. -
Kayıptan Kaçınma (Loss Aversion):
İnsanlar kayıplara, kazançlarından daha duyarlıdır. (Keçiyi yardan (uçurumdan) uçuran bir tutam ottur-Atasözü)
Bir şeyi kaybetmenin acısı, aynı şeyi kazanmanın hazzından iki kat daha büyüktür. -
Çerçeveleme (Framing) Etkisi:
Gerçek, sunumun biçimine göre anlam değiştirir.
“%90 başarı” kulağa iyi gelir, ama “%10 başarısızlık” içimizi ürpertir.
Bu hatalar, zihnimizin tembelliğini değil; onun ekonomik işleyişini gösterir.
Beyin enerji tasarrufu yapar. Çünkü düşünmek pahalı bir iştir.
Yavaş Düşünmenin Erdemi
Yavaş düşünmek, yalnızca mantık yürütmek değildir.
Yavaş düşünmek, bilincin onurudur.
Bir adım geri çekilip sezgiyi sorgulamak, bilgiyi sınamak, yanılgıyı kabullenmek cesaret ister.
Sistem 2 devreye girdiğinde, düşünce ağırlaşır ama derinleşir.
Kahneman’ın gözünde bu, bir tür zihinsel ahlaktır:
İnsanın kendi düşüncesine karşı dürüst olma disiplini.
Hızlı düşünme, çoğu zaman içgüdüsel olarak “doğruyu” bulur; ama yavaş düşünme, “neden doğru olduğunu” anlar.
Birincisi tecrübe üretir, ikincisi bilgelik.
Zihnin İki Yüzü: Yaşayan Ben / Hatırlayan Ben
Kahneman kitabın son bölümlerinde, insanın yalnızca iki sistemle değil, iki “Ben” ile yaşadığını da söyler:
Yaşayan Ben ve Hatırlayan Ben.
Yaşayan ben, anın içinde olan;
Hatırlayan ben, o anın öyküsünü yazandır.
Mutluluk, çoğu zaman bir deneyim değil, bir anlatıdır.
Bir tatilin gerçek keyfi, yaşanırken değil; anlatılırken şekillenir.
İşte burada, psikolojinin içinden felsefe sızar: Biz, aslında yaşadığımız hayattan çok, hatırladığımız hayatın içindeyiz.
Bu da kararlarımızı, değerlerimizi ve benliğimizi şekillendirir.
Eleştirinin Gölgesi: Kahneman’a Yönelik Bilimsel Tartışmalar
Kahneman’ın teorileri, bilişsel bilimin kilometre taşlarındandır. Ama her taş, eleştiriyle test edilir.
-
Yeniden Üretilemezlik (Replicability Crisis):Bazı deneylerin tekrarlanamaması, özellikle “priming” bulgularını tartışmaya açmıştır. Kahneman bunu açık yüreklilikle kabul eder. (AÇIKLAMA: Priming effect – Hazırlama etkisi, bir uyarana maruz kalmanın, bilinçli bir rehberlik ya da niyet olmaksızın bir sonraki uyarana tepkiyi etkilediği bir olgu. Örneğin, HEMŞİRE kelimesi DOKTOR sözcüğünü takip ederek EKMEK sözcüğünü takip etmekten daha çabuk tanınır.
-
Basitleştirme Eleştirisi:
İki sistemli model, karmaşık bilişsel süreçleri fazla sadeleştiriyor olabilir. Ancak sadeleştirme, anlaşılır kılmanın bedelidir.
Yine de, bu eleştiriler kitabın değerini azaltmaz; aksine, düşüncenin doğasını sorgulamanın sürekliliğini hatırlatır.
Kendi Zihnimizi Yeniden Eğitmek
Kahneman’ın mesajı açıktır: Zihni tamamen değiştiremeyiz, ama onu izleyebiliriz. Bu izleme eylemi düşünmenin en bilinçli hâlidir.
Yavaş düşünme, sabırla yapılmış bir zihinsel ibadettir. Hızlı düşünme sezgi getirir; yavaş düşünme, sezgiyi terbiyeler.
Her ikisine de ihtiyacımız vardır; ama yerinde.
Bir insanın zekâsı, ne kadar hızlı düşündüğünde değil, hangi düşünmeyi ne zaman yavaşlattığında belli olur.
Sonuç: Hızla Yavaş Arasında Bir Vicdan
Thinking, Fast and Slow, yalnızca psikolojiyi değil, insanın varoluş biçimini de anlatır. Hızlı düşünme, hayatta kalmayı öğretir; yavaş düşünme ise yaşamayı.
Bugünün hızlı dünyasında, düşünmeye zaman ayırmak neredeyse bir direniş biçimidir. Ama unutma:
Zihin, kendi hızını kontrol ettiğinde gerçekten özgürleşir. Ve özgür düşünce, yalnızca yavaşlıkla derinleşir.
Kaynaklar
Kahneman, Daniel. Thinking, Fast and Slow. Farrar, Straus and Giroux, 2011.
Runn.io. “Thinking, Fast and Slow Summary.” runn.io/blog/thinking-fast-and-slow-summary
ClickUp Blog. “Thinking Fast and Slow Summary.” clickup.com/blog/thinking-fast-and-slow-summary
Brand Genetics. “Human Thinking: Daniel Kahneman’s Thinking, Fast and Slow.” brandgenetics.com
Conor Dewey Blog. “Every Chapter of Thinking Fast and Slow in 7 Minutes.” conordewey.com
Replication Index. “A Meta-Scientific Perspective on Thinking Fast and Slow.” replicationindex.com
Medium. “What I Learned from Thinking Fast and Slow.” medium.com
Wikipedia. “Thinking, Fast and Slow.” en.wikipedia.org/wiki/Thinking,_Fast_and_Slow