Öğrenme ve Eğitim

Yavaş Öğrenme – Hızlı Olmadığınız İçin Kendinizi Suçluyor musunuz?

Yavaş Öğrenme – Benjamin Bloom 1950’lilerde eğitime damgasını vurmuştu. Bloom, öğrenme hiyerarşisi yanında “Tam öğrenme” (Mastery Learning) adını verdiği modele göre, “Her öğrenci her konuyu öğrenebilir”, diyordu. Yeter ki, ona ek süre ve ek fırsatlar verilsin! Ya da öğrenciye uygun öğretim yöntemi uygulandığı takdirde kişiler arasında öğrenme farkı kalmayacaktır. Bu nedenle, -yeni kuşak bilmez- eski güzel günlerde, günün dersleri bittikten hemen sonra, tüm sınıflarda bir saat etüt dersleri olurdu. Öğrenci o gün öğrendiklerini tekrarlar, yarına hazırlanırdı.

Eğitimimiz bugün bilimsel gerçeklerden biraz uzakta geziniyor. Oysa yanlış yolda gittiğimizin resmi mevcut dünya koşullarının bizi içeride daha uzun süre kalmaya ve rutinlerimizi değiştirmeye zorlamasından anlıyoruz. Aktif bir öğrenen veya öğrenci değilseniz işiniz daha zorlaşıyor.

Bu durumda, özellikle yetişkinler, kendilerini “yavaş öğrenenler” olarak sınıflandırıyor. Oysa yavaş-hızlı öğrenme açısından öğrenciler veya yetişkinler arasında ciddi bir fark yoktur. Fark şuradan kaynaklanıyor:

Yavaş öğrenme, doğuştan gelen öğrenme yeteneğimizden çok,

(1) odaklanma yeteneğimiz,

(2) zihniyetimiz ve

(3) öğrenmeye karşı tutumumuzla yakından ilgilidir.

Kendini yavaş öğrenen olarak tanımlıyorsanız bu yazıda önerilen konulara yoğunlaşırsanız hızlı birer öğrenen olursunuz.

Cevabını arayacağımız sorular bunlardır: Yavaş öğrenenlerin dediği doğru mu?

Hızlı Öğrenme Bariyerleri Nelerdir?  

Hızlı öğrenme Bariyeri #1: Öğrenmeye odaklanmada yaşanan sorunlar

Odaklanma, öğrenmenin anahtarıdır. Öğrenme tıpkı bir tüfekle hedefe nişan almak gibi, öğrenme hedeflerinize yoğunlaşmanızı gerekli kılar. Öğrenmeye çalıştığınız şeye tam olarak dikkat etmezseniz, öğrenmeniz yavaşlayacak, anlamanız da yavaşlayacaktır. Bu nedenle, yavaş öğrenen biri olduğunuzu düşünüyor olsanız da, büyük olasılıkla sadece dikkati dağılmış bir öğrenen olabilirsiniz.

Eğer odağınızı geliştirebilirseniz, yeni bilgi ve becerileri ne kadar hızlı içselleştirebildiğinize şaşıracaksınız.

Peki, hızlı öğrenmek için nasıl odaklanacaksınız?

İşte size odaklanmada yardımcı olacak birkaç öneri:

Öğrenme ortamınızı düzenleyin!

Sessiz ve dikkat dağıtıcılardan uzak ortamlarda öğrenme daha verimlidir. Burada en büyük düşman; gürültüdür. Gürültülü bir yerde bir konu okumayı denediniz mi? Konsantre olmak neredeyse imkansız, değil mi?

Bu nedenle, odağınızı iyileştirmenin ilk ve en basit stratejisi, mümkün olduğunca dikkat dağıtıcısı çok olan ortamlardan uzaklaşın. Yanı başınızda cep telefonunuz sürekli çalıyorsa, TV sürekli açıksa nasıl konsantre olacaksınız?

Öğreniminizi yapmak için sessiz bir ortam seçin ve yarıda kesilmeyeceğinizden emin olun.

Baştan itibaren odaklanın!

Beynimiz aynı anda iki ve daha fazla işe yanaşmak istemez. Yani bir koltukta iki karpuz taşımak istemez. Hatta iki etkinlik arasında etkisiz bile kalabiliriz.

Bazı insanlar iş değiştirmede diğerlerinden daha iyidir; ancak genel olarak sıkça iş değiştirmek kişiyi verimsiz yapar. Hatta odağımızı kaybetmemize neden olur. Dikkatimiz dağıldığında yeniden odaklanmamız, özellikle de öğrenme gibi çok fazla zihinsel enerji gerektiren şeylere yeniden odaklanmamız birkaç dakika sürer. Bu nedenle, ilk etapta herhangi bir görev değişikliğinden (hatta zihinsel gezinmeden) kaçınmamız daha iyi olur.

Bir önerim de “zamanı planlamak” tır. Hangi saatte ne öğreneceğinize ve hedeflerinize karar verirseniz işiniz kolaylaşır. Ancak disiplini elden bırakmayın.

Bedensel ve ruhsal sağlık durumu da sizi odaklanma konusunda etkiler.

Kötü beslenme, uyku yoksunluğu ve sağlıksız alışkanlıklar odaklanma yeteneğimizi olumsuz etkiler. Belirli bir günde öğrenme yeteneklerimizi muhakeme gücümüze veya hafızamıza atfetme eğilimindeyiz. Ancak fizyolojimiz, yeni bilgi ve becerileri öğrenmede ve içselleştirmede de önemli bir rol oynar.

Beyninizin odaklanmasını ve öğrenmek için en iyi durumda olmasını istiyorsanız, vücudunuzu da en iyi durumda tutmanız gerekir. İyi bir gece uykusu, iyileştirici beslenme ve dengeli su alma ile beyniniz sizi daha fazla odaklanma ve daha etkili öğrenme ile ödüllendirecektir.

Hızlı öğrenme Bariyeri #2: Öğrenmeye karşı Zihniyet ve İnanç kaynaklı tutumlar 

Uzmanlar, tutumumuzun büyümemiz üzerinde büyük bir etkisi olduğunu savunuyorlar.

Daha Hızlı Öğrenmek için Öğrenme Tarzınızı Bulun

(1) Sabit bir zihniyete sahip insanlar,

(2) Değiştirilemeyecek niteliklerle doğduğumuz inancı,

(3) “Ya benimsin ya kara toprağın!” anlamında düşünmeye meyilli insanlarda inanılmaz önyargı vardır ve bu da onların ilerlemesini engelleyen zihinsel bir blok oluşturur.

Ancak büyüme zihniyetine sahip insanlar, tutku ve sebat yoluyla yeteneklerimizi geliştirip geliştirebileceklerine inanırlar. İnançları, yeteneklerini genişletmek ve geliştirmek için daha çok çalışmak olduğu için motive olurlar.

Henry Ford’un bir keresinde dediği gibi, “İster yapabileceğini düşün, ister yapamayacağını düşün, haklısın.”

Bu, öğrenme söz konusu olduğunda doğrudur.

Yoksa “eski köye yeni adet getirme!”, “Yaşlı köpekler yeni numaralar öğrenemezler” gibi efsanelere inanıyorsanız, öğrenmenizi yavaşlatabilecek ya da daha kötü hale getirebilecek olumsuz bir plasebo etkisi meydana getirirsiniz.

Hızlı öğrenme Bariyeri #3: Öğrenmeye odaklanmada yaşanan sorunlar: Gerçekçi Olmayan Beklentiler  

Yeni bir beceri edinmek veya yeni bir konu öğrenmek istediğimizde, öğrenme sürecinin istediğimiz gibi devam edeceğini sanıyoruz. Ancak gerçek şu ki, öğrenme bazen sinir bozucu, stresli ve yavaş olabiliyor.

Bu gerçeği unutuyoruz; çünkü yetişkinler olarak daha temkinliyiz; hakkında hiçbir şey bilmediğimiz yeni alanlara girmeye çekiniyoruz. Yetişkinler olarak uzun yıllardır yaptığımız işlerde edindiğimiz bilgi ve beceri bizi tatmin ediyorsa, yeni bir şey öğrenerek bir macera başlatmaktan çekiniyoruz. Kısacası yaş aldıkça öğrenme konusunda da statükocu oluyoruz.

Bazı yetişkinler yenilik peşinde olabilirler. Bu harikadır! Çünkü bu yetişkinler, muhtemelen işinde ve yaptığı işlerde zaten başarılı. Özgüveni de yüksekse, kendilerine yeni bir öğrenme alanı açabiliyorlar.

Bu yetişkinleri tebrik etmeliyiz; öğrenme sürecini sıfırdan yaşamanın nasıl bir his olduğunu ve bunun gerçekten ne kadar zaman ve enerji gerektirdiğini bile bile bir çeşit öğrenme macerasına giriyorlar.

Ben böyle yetişkinleri seviyorum; sürekli gelişimci (Progresif) tipler.

“Bizden geçti!” cümlesini bazı yetişkinlerden işitiyorum. Kendilerine dönük suçlamaların nedeni hızlı öğrenmeleri gerektiğini, ancak bunu gerçekçi olmayan beklentilerine yüklüyorlar. Bu beklenti karşılanmadığında kendilerini suçluyorlar.

Öğrenme süreciyle ilgili beklentilerimiz ve öğrenme hızımız, büyük ölçüde, öyle olmasak bile, kendimizi yavaş öğrenenler gibi hissetmemize neden olur.

Bu nedenle, nasıl zihniyetimizin farkında olmamız gerektiği gibi, beklentilerimizi de kontrol altında tutmalı, zaman ve enerji hakkında daha gerçekçi bir bakış açısına sahip olmak için, alandaki insanlarla (öğretmenler, ileri düzey öğrenciler vb.) konuştuğumuzdan emin olmalıyız.

Öğrenmenin uzun vadeli bir süreç olduğuna dikkat etmek önemlidir. Bazı insanlar başlangıç ​​aşamalarında daha hızlı ilerler, ancak daha sonra yavaşlayabilirler. Uzun bir yolculuktur bu.

Diğerleri için ise tam tersidir: Başlangıç ​​aşamalarında yavaş, orta ve ileri düzeylerde daha hızlı öğrenirler. Buradaki nokta, hızlı veya yavaş bir başlangıç, bir öğrenci olarak yeteneklerinizin iyi bir göstergesi değildir.

Maraton koşan atletler enerjilerini koşunun hangi aşamasında daha çok harcıyorlar?

Hızlı öğrenme Bariyeri #4: Öğrenmeye odaklanmada yaşanan sorunlar: Önceki Öğrenme, Öğrenme Hızını Etkiler

Önceki öğrenme ve birikim, yeni bir şeyi ne kadar çabuk öğrendiğimizi etkiler. Hâlihazırda iyi bir iki parmak daktilo kullanıcısıysanız, daha etkili olmasına rağmen 10 parmak daktiloya geçiş yapmanız zordur. Bu öğrenmeye “ket vurma” dır. Ama Bir kamyon sürmeyi biliyorsanız, bir otomobili sürmek daha kolay gelecektir.

Zihnimiz, öğrenmek istediği konuyu basitleştirme eğilimindedir. ilmiş Zihnimiz bir iskele gibi çalışır; zaten öğrenmelerin tamamı, belirli bir amaca yönelikse, her öğrendiğiniz sonraki öğrenmeler için bir basamak halini alır. İşte burada kendinizi sadece kendi amaçlarınızla karşılaştırın; başkalarıyla karşılaştırmanın yanıltıcı olabileceği yer burasıdır.

Kendimizi sınıf arkadaşları ve meslektaşlarla karşılaştırdığımızda yavaş öğrenenler olduğumuzu düşünebiliriz, ancak yeni öğrenmeyi çok daha hızlı almalarını sağlayan bilgi ve becerilere zaten sahip olabilirler. Burada daha hızlı öğrenen olmak için strateji, öğrenmeyi asla bırakmamaktır. Ne kadar çok öğrenirsek, yeni şeyleri o kadar hızlı öğrenebiliriz.

Sonuç

Şunu kabullenelim lütfen! “İnsanlar doğası gereği hızlı veya yavaş öğrenenler değildir.” Önemli olan öğrenme kapasiteleri de değildir. Bütün mesele, öğrenme kapasitesini ne kadar verimli ve etkili kullandıklarıdır. Bakınız

Bir tekerleği A noktasından B noktasına taşımak istediğinizi düşünün. Ama aynı zamanda, tekerleği yuvarlamak yerine yan yatırıp ittiğinizi de düşünelim. Tekerleği hareket ettirip, istediğiniz yere götüreceksiniz, ancak bunu yapmanın en iyi yolu bu değil. A noktasından B noktasına gitmek için daha fazla zaman ve çaba harcayacaksınız.

Tekerleği ne kadar hızlı ve kolay hareket ettirdiğiniz, tamamen onu nasıl kullandığınızla ilgilidir ve tekerleğin kendisiyle çok az ilgisi vardır.

Aynı şey beyniniz için de geçerli. Yavaş öğrendiğinizi düşünebilirsiniz, ancak büyük olasılıkla beyninizi nasıl daha etkili kullanacağınızı öğrenmeniz gerekir.

Odağınızı, zihniyetinizi ve öğrenme süreci anlayışınızı geliştirerek, düşündüğünüzden çok daha hızlı öğrenen biri olduğunuzu fark edeceksiniz.

Başa dön tuşu