Yaratıcı Düşünme

Yaratıcılık – Beyniniz Ciddi Ama Size Şaka Gibi mi Geliyor?

Yaratıcılık konusunda internette birbirinin tekrarından başka bir özelliği olmayan oldukça çok yazı bulabilirsiniz. “Birbirinin tekrarı” ifadesini kullanmamın temel sebebi, “yaratıcılık” gibi kavram olarak bile “orijinalitesi” olan bir konuyu tekrarlanan ve gittikçe “zaten biliyorum” kıvamına getiren tekrarlar, sahiden bizi usandırdı artık.

Bir defa beynin düşünme süreçleri konusunda her gün yeni bulgular ortaya çıkaran araştırma verilerine dikkat etmek lazım.

Mesela “şiir” ile “yaratıcılık“ arasındaki yakın ilişki neden gündeme gelmez? Üstelik okullarımızda şiir okumaktan nefret eden çocuklar yetiştiriyoruz? Oysa şiirin kelime ve anlamları sol beyne hitap ederken, aynı şiirin ritim, kafiye ve diğer ölçüleri duygularımızı, sağ beyni eyleme geçirip hayal gücümüzü işletip, yenlik üretme çabasına sokuyor.

Beyin, beni düşündüren, kendimi bana ve çevreme hissettiren, ancak bunu yapmam için sağ ve sol lobu birlikte kullandığımda sonuç elde ediyorsam işte bu beni büyülüyor.

Mesela şiir ve psikoloji arasında neden bağ kurulmaz. Hatırlarsanız Türk Sanat Müziği (TSM) ile ilgilenen Alaattin Yavaşça gibi pek çok insanın doktor veya diğer sağlık personeli olması tesadüf müdür?

Bakıyorum “eğitim” hakkında yazan ve konuşan insanların birer mühendis olduklarını öğrendiğimde yalan söylemeyeyim; hiç şaşırmıyorum. mühendislerin daha yaratıcı ve analitik düşündüklerini ve sanata da yakın olduklarına şahidim.

 O halde şimdi kendinize soru sorma sırası sizde:

1-) Karmaşık bir tabloya hayran kalma, hassas bir müzik parçasıyla rahatlama veya karmaşık bir şiir üzerinde kafa yorma fırsatını hiç yakaladınız mı? 

2-) Yaratıcı sanat, yeni icatlar insanın ihtiyaçlarından mıdır? 

3-) Beyin yaratıcılığı nasıl destekler? 

4-) Yaratıcılık her yerde ve hayatımızın temel bir yönü iken, bu konu hakkında bilimsel sorular sormak zordur. Yaratıcı eylemleri ve süreçleri belirleyebilsek de, yaratıcılığı test etme ve ölçme konusunda bazı sorunlar yaşandığını biliyor musunuz?

Bu ve buna benzer sorulara “ilke” bazında cevap verelim. İşte yaratıcılığın temel prensipleri:

1-) Steve Jobs’un yanıtını kullanalım. “Yaratıcılık ilgili iki veya daha fazla şeyleri birbirine bağlamaktır. Yaratıcı insanlara bir şeyi nasıl yaptıklarını sorduğunuzda, biraz suçluluk duyuyorlar çünkü gerçekten yapmadılar; sadece bir şey gördüler ve bir süre sonra onlara bariz (ayan oldu) göründü…”

2-) Yaratıcılık, sanatçılardan filozoflara ve psikologlara kadar herkesi uzun zamandır büyülemiştir. İnsanlar neden yaratıcı olma ihtiyacı hisseder ve neden yaratıcı materyalden zevk alır?

3-) Yaratıcılığı nasıl ölçeriz? Yaratıcılık genellikle öznel olarak görülür.

Nedir öznel? Öznel; kişisel görüşlere, yorumlara, bakış açılarına, duygulara ve yargıya dayalıdır. Öznel bilginin tersi nesnel bilgidir; gerçeklere dayalı, ölçülebilir ve gözlemlenebilir analizlerdir.

Bu, herkesin yaratıcılık hakkındaki kişisel görüşünün farklı olduğu anlamına gelir, bu nedenle yaratıcılığın ne olduğunu anlamak için gerçekten net bir tanıma ihtiyacımız var.

Yaratıcılık Tam Olarak Nedir? 

Yaratıcılığın özgünlük, zevk, değer, süreç ve hayal gücü gibi pek çok bileşeni olsa da, bilim insanlarının yaratıcılığı incelemek için kullandıkları tanım “bu bileşenleri bir araya getirerek, yeni bir şey üretme yeteneği” olduğunu söyler.

Hepimiz yaratıcılıkla farklı şekilde etkileşime giriyor, işliyor ve üretiyoruz. Öznel olması, yaratıcılığın evrensel bir tanımını oluşturmayı çok zorlaştırıyor.

Steve Jobs’un da hatırlattığı gibi, yaratıcı insanlar bile düşündükleri ve yarattıkları şeyleri yaratıcı olarak görmekte zorlanırlar!

Yaratıcılığı tanıma ve tanımlamadaki zorluk, çeşitli yaratıcı çıkış biçimlerinden (dans ve müzik gibi sahne sanatlarından çizim, resim, heykel, tasarım, fotoğraf ve film yapımı gibi görsel sanatlara kadar) kaynaklanabilir.

Bilim adamı Wallas’ın tanımladığı yaratıcı sürecin adımları şöyledir:

1-) Hazırlık evresi (Keşfedin ve Dinleyin)

İlk aşamada, yaratıcılığınızı yeni bir şekilde kullanmaya hazırlanmak için geçmiş deneyimlerinizi ve daha önce yaptığınız çalışmaları hatırlar ve onu yansıtırsınız.

2-) Kuluçka evresi (Tasarla ve Yarat)

Yeni yaratıcı proje üzerinde bir süre çalıştıktan sonra, bazen geri adım atmak ve proje üzerinde biraz beklemek iyi bir fikirdir. Wallas ve diğerleri, problemden bir süre uzaklaştıktan sonra birçok fikrin ortaya çıktığını bulmuşlardır. Bu aşamaya Arşimet ya da Newton aşaması da denilir. Burada fikirler, banyo ve WC  gibi beklenmedik yerlerde aklınıza gelir.

3-) Aydınlatma evresi (Geliştir ve Uygula )

Fikre geri dönersek, problemin veya yaratıcı projenin “tıkladığını” ve fikrin parçalarının bir araya geldiğini görebilirsiniz. Bu aynı zamanda fikir üzerinde çalışmaya devam etmenin veya farklı varyasyonları denemenin zamanıdır.

4- Doğrulama evresi (Dağıt ve Teslim Et )

Son olarak, fikrin yeni ve/veya “iyi” olup olmadığını kontrol edin ve görün. Bu, bir yazarın yazdığı yazıyı beğenmeyip onu avucunda toplaştırıp çöp kutusuna atma aşaması olabilir.

Yaratıcılık Beklenmedik Bir Şekilde Ortaya Çıkabilir.

Hiç “Vay be!” veya “AHA!” dediğiniz anlar oldu mu? İşte o an, bir fikrin veya çözümün birdenbire aklınıza geldiği bir andır.

İç görü olarak tanımlanan ve bazen bir tezahür olarak adlandırılan bu duygu, yaratıcılığın bir biçimidir.

Buna “Eureka hissi” de denilir. Aslında bir “tâc”ın saf altından mı yoksa diğer metallerle karıştırılmış altından mı yapıldığını, tacı kırmadan nasıl belirleyeceğini bulmakla görevlendirilen Arşimet, çözümü banyo yaparken keşfetti!

Arşimet, küvete girip çıkarken banyonun su seviyesinin değiştiğini fark etti. Bir cismi suya daldırarak hacmini hesaplayabileceğini fark etti (bu, özellikle taç gibi düzensiz şekilli nesneler için yararlıdır).  Tabi sonuç “buldum!” oldu.

Yaratıcı İnsanlar Nasıl Düşünür?

Yaratıcılık, yalnızca rastgele fikirler ve birdenbire ortaya çıkmış gibi görünen düşünceler olarak tanımlanamaz.

50 yaşındaki Hat sanatı ustası eski yazıyla isimleri yazarken, müşterinin biri “5 dakikada yazdın.” demiş. Usta itiraz etmiş, “Hayır 50 yıl artı 5 dakika!” diye yanıtlamış.

Hiçbir yaratıcı düşünme onu önceden görmeden ve düşünmüş olmadan “pat” diye ilham olmaz. Yoğunlaşmış, hatta rüyası görülmüş konularda birden çözüm veya ilham gelebilir. Zihni hazır olmayana ilham gelmez.

Yakınsak Ve Iraksak Düşünme Biçimleri

Yaratıcı düşünme biçimleri, yakınsak ve ıraksak düşünmeyi içerir.

Yakınsak düşünmede, birden çok, bazen çok farklı bilgi parçalarını birleştirir ve bunları birbirine bağlayan bir çözüm veya bir “şey” bulursunuz.

Yakınsak düşünme yeteneklerini belirlemek için en iyi bilinen “Uzaktan Benzeşenler Testi”dir. “Remote Associates Test” ( RAT ) bir insanın yaratıcı potansiyelini belirlemek için kullanılır. Test tipik olarak kırk dakika sürer ve her biri birbiriyle ilgisiz görünen üç ortak uyarıcı kelimeden oluşan otuz ila kırk sorudan oluşur. Test edilen kişi, ilk üç kelimenin her biriyle bir şekilde ilişkili olan dördüncü bir kelime düşünmelidir.

Örneğin, size kırmızı, çorba ve deniz kelimeleri verilecek. Öyle kullanmalısınız ki, hepsini birbirine bağlayan bir kelime üzerinden düşünebilir misiniz? Kaynak  Puanlama, doğru soru sayısına göre hesaplanır.

Iraksak düşünme ise tek bir başlangıç ​​noktasından çok sayıda farklı fikir veya çözüm üretmeyi içerir.

Iraksak düşünme testinin bir örneği Torrance Yaratıcılık Testidir. Bu test, hem resim hem de kelime tabanlı problemlerle bir dizi görev yapmanızı ister.

JP Guilford’un çalışmasına dayanan ve Ellis Paul Torrance tarafından oluşturulan bir yaratıcılık testi olan Torrance Yaratıcı Düşünme Testleri, başlangıçta farklı düşünme ve diğer problem çözme becerilerinin basit testlerini içeriyordu ve bunlar dört ölçekte puanlandı. Kaynak 

  • Akıcılık. Uyarıya yanıt olarak üretilen yorumlanabilir, anlamlı ve ilgili fikirlerin toplam sayısı
  • İlgili yanıtların farklı kategorilerinin sayısı
  • Özgünlük. Yanıtların istatistiksel nadirliği
  • Detaylandırma. Yanıtlardaki ayrıntı miktarı

Tüm işlerde verilen sürede mümkün olduğunca çok çözüm düşünmeniz istenir. Mesela, size kutu gibi bir resim gösterilir ve “Resimde gördüğünüz bu kutuyu kaç farklı amaçlarla kullanabilirsin?” sorusuna mümkün olduğunca çok cevap vermeniz istenebilir.

Özetle, bu yazıda, yaratıcılığın, bizi sınırlandıran tüm sınırlardan kurtulup özgür düşünmekle başlayacağını gördük.

Bir sonraki yazıda ise “Beyin ve Yaratıcılık” ilişkisi üzerinde yoğunlaşacağız. “Beynimizi yaratıcılık konusunda nasıl etkin kullanabiliriz?” sorusunun cevabını arayacağız.

Başa dön tuşu