Beyin GücüYaratıcı Düşünme

Mucitlerin Altı Farklı Yaratıcı Düşünme Tekniği

Yaratıcı düşünme – Düşünmek, Yaratıcının insan için belirdiği sınırsız yetki ve etki alanıdır. Her insan düşünür. Düşünmek insan olmamızın en temel göstergesi ve bizi diğer canlı türlerinden ayıran insani bir sıfattır. Yaratıcı düşünme ise, düşünenler arasında, yaratıcı düşüneni fazlasıyla seçkin bir konumda tutan bir düşünme biçimidir ki, mucitlere mahsus bir özelliktir. Peki yaratıcı düşünmek için şu altı bakış açısını hiç düşündünüz mü?

Kombinasyon (birleştirme) yapmayı düşünün

Uyarlamayı (adaptasyon) düşünün

İkame etmeyi (yerine başkasını kullanmayı) düşünün

Büyültmeyi düşünün

Küçültmeyi düşünün

Yeniden düzenlemeyi düşünün

Bu altı tekniğe yakından bakalım:

KOMBİNASYON (BİRLEŞTİRME) YAPMAYI DÜŞÜNÜN

Gündelik hayatta yaşamımız kombinasyonlarla geçer. Görürüz, işitiriz, dokunuruz, tadarız, koklarız vs. Tüm bu parçalar bir araya gelir ve biz yaşamaya devam ederiz. Farklı parçalardan güzel bir bütünlük çıkar. Bunlardan birine sahip olmasak bütünselliğimiz eksik kalır, hayatın tadı kaçar. Bu eylemlerin her birini derinlemesine düşündüğünüzde başka kombinasyonlarla karşılaşırız. Mesela dişinizi fırçalıyorsanız, fırça ve macun ile birlikte ağzınız, kullandığınız en önemli bileşenler olacaktır. Biri eksik olsa amaç gerçekleşmez.

Güne başlarken, aynanızın hemen üstüne “Bugün hizmetimi nasıl artırabilirim!” şeklinde bir ifade yazın ve ondan ilham almaya çalışın. Veya“ Büyük hayallerim var!” yazın. Bu bir düşünce kombinasyonudur.

Mesela basit bir kurşun kalem düşünün! Hangi parçaların kombinasyonudur? Odun, karbon, lastik, boya ve metal. Kalem bu parçaların kombinasyonundan oluşmaktadır.

Örneğin ilk cep telefonlarında fotoğraf çekme özelliği yoktu. Dijital veya klasik fotoğraf makinemiz ayrı bir eşya, cep telefonu ayrı bir eşyaydı. Sonra birisi çıktı ve bunları birleştirdi. Kim bilir hemen gözümüzün önünde daha nice parçalar var ve biz bunları birleştirecek bir kombinasyon yapmıyoruz. Çünkü bu amaçla eşyalara bakmıyoruz. Sizin de liderlik yapabilecek harika fikirleriniz var. Onları saklamayın, ortaya çıkarın! Çağımız fikirlerden para kazanma çağı; patent ve markalar yeni kombinasyonlar gerektiriyor. Girişimcilik bu değil midir? Bu konuda kullandığımız teknolojilerin kısa hikayelerini okuyun veya dinleyin; çoğunun “aaa… bu kadar basit miydi?” diyeceğiniz kombinasyonlar olduğun göreceksiniz.

—– Sponsor Bağlantı – Sponsor Bağlantı —–

ÜCRETSİZ – YARATICI DÜŞÜNME BÜLTENİ

Ücretsiz Yaratıcı Düşünme & İnovasyon Bülteni

—– Yazının Devamı – Yazının Devamı —–

UYARLAMAYI DÜŞÜNÜN

Velcro’nun ne olduğunu bilir misiniz? Velcro Fransızca kadife anlamındaki “velours “ ve kanca anlamındaki “crochet” sözcüklerinden türemiş bir kelimedir. Türkçede biz daha çok “Cırt cırt” diyoruz. Cırt cırtların ilginç bir hikayesi vardır:

1941’de İsviçreli tarım mühendisi George de Mestral ( 1907-1990) Alplerde köpeğini gezdirdikten sonra eve döndüğünde yüzlerce yapışkanlı dikenli otların pantolonuna ve köpeğinin tüylerine yapıştığını fark edip sinirlendi. Tohumları çıkardıktan sonra, De Mestral meraktan tohumların bir kısmını mikroskobun altına yerleştirdi ve tohumlaın hayvan postu gibi ilmekli şeylere tutunacak biçimde yüzlerce minik kancaya evrildiğini ve böylece bitkinin kırsal alanda yayılmasına yardımcı olduğunu fark etti. Meraklı mühendis De Mestral doğanın bu mucizesinin iki malzemeyi geçici ve güvenli bir şekilde birbirine yapıştırma yöntemi olarak da kullanılabileceğini anladı. Bunun üzerine ilmekleri ve kancaları iki farklı madde üzerinde yeniden oluşturmanın bir yolunu aramaya koyuldu.

On yıl boyunca De Mestral boş zamanlarında deneyler yaptı ama fikrini destekleyecek birini bulamadı. Sonunda dokuma endüstrisinin merkezi olan Fransa Lyon’a gitti ve orada bir şirketi, biri kancalı diğeri ilmekli iki parmak şerit üretmeye ikna etti. Ancak pamuğun bu iş için çok zayıf bir malzeme olduğu ve hemen parçalandığı anlaşıldı. De Mestral bir kez daha destekten yoksun kalmıştı ama ürettiği prototip işe yaradı ve 1951’de başvurduğu patent 1955’te kendisine verildi.

Bunun yanında, fermuar ve ayakkabı bağcığı çoktan icat edilmişti ve her ikisi de mükemmel çalışıyordu. Mucit, gelişmekte olan havacılık endüstrisine yöneldi ve astronotların uzay giysilerini kolayca giyip çıkarabilmeleri için Velcro yani “cırt cırt” bağlacından yararlanabileceklerini fark etti. Onu kısa bir süre sonra dalgıç kıyafeti üreticileri takip etti ve Velcro (cırt cırt) çok geçmeden kayak giysileri ve diğer spor donanımlarında da kullanılmaya başladı.

Başlangıçta “fermuarsız fermuar” diye pazarlanan cırt cırt (velcro) zamanla çocuk giyim ürünlerinde kullanılmaya başlandı ve 1960’ların ortalarında De Mestral’ın fabrikası yılda 60 bin kilometrenin üzerinde Velcro üretir hale geldi. Mucit 1978’e kadar neredeyse tekel konumdaydı ama patentlerini yenilemeyi unutunca Çin ve Güney Kore’de üretilen ucuz taklitler hemen piyasaya akın etti. Dünyanın gördüğü en kullanışlı buluşlardan biri olan bu icat, halen kalp ameliyatlarından köpek kıyafetlerine kadar binlerce farklı amaçla kullanılıyor.

Gördüğünüz gibi, bilim zaten bir uyarlama sanatıdır; hangi varlık yok ki, bir alanda bilim insanlarına rehberlik yapmasın. Uçmayı kuşlardan, yüzmeyi balıklardan öğrenen insan türünün yaptığı ve adına bilim dediği şey çoğu daman bir “uyarlama”dır.

O zaman ne duruyoruz ki?

İKAME ETMEYİ (YERİNE BAŞKASINI) DÜŞÜNÜN

Vejetaryenlerin protein ihtiyacını karşılamaları için soya fasulyesi önerildiğinde et ve et ürünlerinin yerine ikame edilmişti. Şimdilerde metallerin veya tomruk ağaçların yerine plastik keresteler kullanılıyor. Bu uygulama çok çeşitli alanlarda kullanılıyor.

Görüldüğü gibi, alternatifler düşünmek, “olmazsa değiştir” kuralından hareketle, yerine ikame etmek, yerine kullanmak yaratıcılığın en temel çıkış noktalarından biridir.

BÜYÜLTMEYİ DÜŞÜNÜN

Büyük düşünün! Gökdelenleri görüyorsunuz. Uzun uzun binalar. Küçük evler yerine onları büyütme mantığı hakim. Uzun metrajlı filmlerde seyirciler sıkılmasın diye büyük boy yiyecek ve içecekler de büyütme mantığının bir sonucudur. Büyütülmeyen ne kaldı ki? Otomobiller büyütülüyor. Ülkemizde de ABD tarzı gibi, her şey gittikçe büyüyor. Göbekler bile!!!

KÜÇÜLTMEYİ DÜŞÜNÜN

Şimdi de küçük düşünün! Her şeyin minisi de var piyasalarda. Mini otomobiller, özellikle şehir hayatında park yeri bulmada ve park alanına sığmada minik arabaların üstüne yok. Cep telefonları küçüldü, daha da küçülüyor. Giysiler küçülüyor. “Küçük güzeldir” diye sloganlar bile atılıyor.

YENİDEN DÜZENLEMEYİ DÜŞÜNÜN!

Bu aşamada düşüncelerinizin etrafını kolaçan edin. Alttan, üstten, sağdan soldan bakın. İçine girip bir de öyle bakın. Yeniden düzenlemeniz gereken bir şeyler mutlaka olacaktır; o halde yeniden düzenleyin!

Burada size elektrikli süpürgenin mucidi James Dyson’ın hikâyesinden söz etmek isterim. Tasarladığı ürünler tüm dünyada üç milyar Sterlin’den fazla satış gerçekleştiren James Dyson, 1947 yılında İngiltere’nin Norfolk şehrinde doğmuştur. 1966-1970 yılları arasında Royal College of Arts’ta mobilya tasarımcılığı ve iç tasarım okumuştur.Hayatını hep fark yaratarak yaşamaya çalışmış ve her zaman inatçı bir insan olmuştur. Dyson adıyla anılan markalı ilk ürün 1993 yılında üretilmiş ve sadece 20 yıldan az bir sürede bu satış rakamlarına ulaşmayı başarmıştır. Bu ürün 1901 yılından beri kullanılan neredeyse tüm ev elektroniği markaları tarafından rahatlıkla üretilebilen bir elektrikli süpürge makinesidir. Dyson için tasarım, bir eşyanın nasıl göründüğü değil ne işe yaradığıdır. Tasarım, işlevden yola çıkmalıdır. Bu sebeple işlevini yerine getiremeyen bir ürün yeterince iyi tasarlanmamıştır.

ÖZETLE: TÜM İCATLARDA BU ALTI YARATICI DÜŞÜNME TEKNİĞİ VAR

Bu teknikleri daha detaylı anlatan ve Mega Hafıza olarak ücretsiz olarak dağıttığımız bir e-kitabım olduğunu da bu etapta duyurmak isterim. Bu e-kitabın adı “YARATICI DÜŞÜNME OYUNCAKLARI“. Bu ücretsiz e-kitabı da aşağıda verilen kitabın adına veya resmin üzerine tıklayarak, hemen indirip okumaya başlayabilirsiniz.

İnovasyon - Yaratıcı Düşünme Oyuncakları

YARATICI DÜŞÜNME OYUNCAKLARI (E-KİTAP)

Bu altı teknik, son 200 yılın tüm icatlarında kendini göstermektedir. Bunları tekrarlayalım:

Kombinasyon (birleştirme) yapmayı düşünün

Uyarlamayı (adaptasyon) düşünün

İkame etmeyi (alternatifler) düşünün

Büyültmeyi düşünün

Küçültmeyi düşünün

Yeniden düzenlemeyi düşünün

Yaratıcı düşünmek insan doğasına yerleştirilmiştir. Hepimizin aklından çok sayıda fikir gelir ve gider. Önemli olan onları yakalamak, kombine etmek, uyarlamak, ikame etmek, büyütmek, küçültmek veya düzenlemek teknikleriyle ortaya yeni bir ürün çıkarabilmektir. O zaman bu tür insanlara MUCİT diyorlar.

Bizden harikalar yaratmamız beklenemez. Bizden beklenen, söz konusu altı teknikten birini kullanarak YENİ bir şeyler ortaya çıkarmaktır. Haydi bakalım, ne duruyorsunuz?

NOT: Yaratıcı düşünme ve inovasyon için daha fazlasını öğrenmek için Melik Duyar”In aşağıda linki verilen “YARATICI DÜŞÜNME & MEGA İNOVASYON” eğitiminin içeriğini inceleyebilirsiniz:

YARATICI DÜŞÜNME & MEGA İNOVASYON EĞİTİMLERİ

Melik DUYAR

www.MrMemory.com
Başa dön tuşu