Okuyacağınız bu makale, Dan Finkel’in “Five Principles of Extraordinary Math Teaching” adlı TEDx konuşmasında sunduğu matematik öğretimine dair vizyonu inceler. Finkel’in önerdiği beş prensip — soru ile başlamak, öğrencilere mücadele zamanı tanımak, öğretmenin cevap kitabı olmaması, öğrencilerin fikirlerine “evet” demek ve oyuna izin vermek — öğretim pratiklerinde düşünsel derinliği, yaratıcılığı ve merakı nasıl tezahür ettirebileceğini ortaya koyar. Bu prensipler ışığında, öğretmenlik uygulamaları değerlendirilir, sınıf ortamında yaşanabilecek zorluklar tartışılır ve önerilen stratejilerin uygulanabilirliği ele alınır.
Giriş
Matematik öğretimi geleneksel olarak formüllerin, yöntemlerin ve tekrarın ezberletilmesine dayanan bir modelle özdeşleştirilmiştir. Bu yaklaşım pek çok öğrencide motivasyon kaybına ve matematiğe karşı olumsuz tutuma yol açmaktadır. Finkel’e göre bu tür “matematiksel yanlış eğitim” (mathematical miseducation) yaygındır ve öğrencilerin sayısal okuryazarlıklarını zayıflatmakta; bunlar da bireyleri istatistiksel manipülasyona daha açık hâle getirmektedir. (Kaynak: The Singju Post+3Course Hero+3Math For Love+3)
Finkel, matematiksel düşünmenin yalnızca bilgi aktarımı değil, merak, kuşku, keşif süreci olduğunu savunur. Bu bakış açısı ile öğretim pratiklerini yeniden düşünmeyi önerir. (Kaynak – The Singju Post+2Math For Love+2)
Bu makalede önce Finkel’in beş prensibi tanıtılacak, ardından bunların teorik ve pratik arka planı irdelenecek, sınıf uygulama örnekleri ve karşılaşılabilecek zorluklar tartışılacak, sonunda öneriler sunulacaktır.
Finkel’in Beş Prensibi ve Açıklamaları
Aşağıda, Finkel’in konuşmasında ortaya koyduğu beş prensip ile her birinin anlamı ve öneminden söz edilmektedir:
Prensip | Açıklama / Amaç | Uygulama Notları / Zorluklar |
---|---|---|
1. Soru ile başlamak | Matematik dersi bir cevaptan değil, merak uyandıran bir sorudan başlamalıdır. Finkel, geleneksel derslerin “adımları öğret → alıştırma ver” yaklaşımıyla başladığını eleştirir. Course Hero+2Math For Love+2 | Soru belirlemek zordur: hem düşündürücü hem çözümsüzlük hissi yaratacak türden sorular bulmak gerekir. Bazı öğretmenler bu tür sorularla zaman kaybı olacağını düşünebilir. |
2. Öğrencilere mücadele zamanı tanımak | Öğrencilerin “takılıp kalma” (“productive struggle”) durumlarında düşünmeye devam etmeleri önemlidir. Harekete geçmek yerine sabır ve ısrarla düşünmeye teşvik edilir. Math For Love+2The Singju Post+2 | Öğrenciler moral bozabilir, umutsuzluğa düşebilir. Burada öğretmenin rolü “ne kadar müdahale etmeli, ne kadar beklemeli” sorusuna doğru yanıtı vermektir. |
3. Öğretmen cevap kitabı olmasın | Öğretmen her sorunun nihai “doğru” yanıtını sunan otorite olmaktan ziyade bir rehber olmalıdır. Öğrenciler kendileri düşünmeli, tartışmalı, fikirlerini test etmelidir. Course Hero+2Math For Love+2 | Bazı konularda temel doğrular olduğu için yanlış fikirleri tamamen serbest bırakmak yanlıştır; burada dengeli yaklaşım önemlidir. |
4. Öğrencilerin fikirlerine “evet” demek | Öğrencilerin ortaya koydukları fikirler mutlaka doğru olmak zorunda değildir, ancak bu fikirleri tartışmaya açmak önemlidir. “Evet, bakalım bunu test edelim” yaklaşımı önemsenir. Math For Love+2Course Hero+2 | Öğrencinin fikrinin açıkça yanlış olduğu durumlarda nasıl “evet” denip yönlendirileceği dikkatli planlanmalıdır; sınıf içi zaman yönetimi gerektirir. |
5. Oyunlaştırma (Playing) | Matematik ile oyunlaştırma, keşif, manipülatif materyallerle etkileşim ve kurallarla oynama imkanları sınıfa dahil edilmelidir. Finkel, “kitaplar okuma içinse, oyun matematik içindir” benzetmesini yapar. Math For Love+2The Singju Post+2 | Bazı müfredat baskıları ve sınav odaklı değerlendirme sistemi oyun odaklı yaklaşımı sınırlayabilir. Ayrıca bazı öğrenciler oyun ortamında da motivasyon kaybı yaşayabilir. |
Teorik Temeller ve Eğitim Kuramlarıyla Bağlantı
Finkel’in önerdiği bu ilkeler, bazı çağdaş eğitim anlayışlarıyla örtüşmektedir:
-
Yapılandırmacı öğrenme teorisi: Öğrencilerin bilgiyi aktif olarak inşa ettikleri, “öğrenme sürecinin” merkezde olduğu yaklaşımlar. Finkel’in öğrencilere düşünme alanı bırakma yaklaşımı bu teorinin pratiğe yansımasıdır.
-
Zorlayıcı öğrenme (desirable difficulties): Öğrencilere verilen görevlerin “çok kolay” olmaması, belli bir zorluk seviyesi içermesi gerektiği fikri. Finkel’in “mücadele zamanı” ilkesi bu yaklaşımla örtüşür.
-
Oyun temelli öğrenme (game-based learning / playful learning): Matematiği oyunlaştırma, keşif ve deneme-yanılma ile öğrenmeye teşvik etme fikirleri bu alana girer.
-
Sorgulama temelli öğrenme (inquiry-based learning): Dersin soru ile başlaması, öğrencinin merakını harekete geçirme stratejileri bu yaklaşımı destekler.
Bu kuramsal bağlantılar, Finkel’in ilkelerinin pedagojik sağlamlık kazanmasına yardımcı olur.
Sınıf Uygulamaları ve Örnekler
Aşağıda, Finkel’in ilkelerini sınıf ortamına taşıyabilecek bazı örnek uygulamalar ve ipuçları yer almaktadır:
-
Gizemli Nesne / Soru ile Başlama
Dersi, öğrencilere merak uyandıracak bir nesne ya da durum göstererek başlamak (örneğin renk kodlu sayılar, bir şeklin anlaşılması beklenmeyen bir özelliği). Bu, öğrenciler arasında tartışma ve hipotez üretimi başlatabilir. -
“Takılıp Kalma” Ortamı Yaratma
Öğrencilere çözümü doğrudan verilmeyen, üzerinde düşünmeleri gereken sorunlar sunmak. Öğretmen, zaman zaman ipucu vererek ama çözümü teslim etmeyerek destek olabilir. -
Fikir Paylaşımı ve Tartışma
Öğrencilerin öne sürdüğü fikirleri sınıfla paylaşmalarını istemek, diğer öğrencilerin bu fikri değerlendirmesini sağlamak. Öğretmen arada sorular yönelterek tartışmayı derinleştirebilir. -
Matematik Oyunları ve Manipülatifler
Matematiksel oyunlar (örneğin sayı oyunları, strateji oyunları, kart oyunları) ve fiziksel materyaller (bloklar, geoboard, nokta kartları) derslere entegre edilmelidir. Öğrencilerin kuralları değiştirmesine izin verilerek yaratıcı oynama teşvik edilmelidir. -
Matematik Kulüpleri / Atölyeler
Ders dışı zamanlarda öğrencilerin matematikle “oyun oynayabilecekleri”, proje geliştirebilecekleri kulüp ya da atölyeler düzenlenebilir. -
Öğrenci Soru Defteri / Soru Panosu
Her ders öğrencilerin sorularını yazabileceği bir defter ya da pano oluşturulabilir, bu sayede öğrenciler sorularını aktarabilir ve sonraki derste bu sorular tartışılabilir.
Karşılaşılan Zorluklar ve Sınırlamalar
Finkel’in prensiplerinin etkili uygulanması bazı engellerle karşılaşabilir:
-
Müfredat yoğunluğu ve sınav odaklı değerlendirme sistemleri, öğretmenleri “her konuyu zamanında bitirme” baskısına sokar. Bu da “oyun” ve “mücadele zamanı”na yer bırakılmasını zorlaştırabilir.
-
Öğretmenlerin bu yaklaşıma alışık olmaması; bazı öğretmenler hâlâ “doğru cevap verme” rolünü benimser ve öğrencilerin fikirlerini kabul etmeye çekinirler.
-
Sınıf büyüklüğü, öğrenci çeşitliliği ve zaman yönetimi gibi lojistik sıkıntılar uygulanabilirliği sınırlayabilir.
-
Bazı öğrenciler “takılıp kalma” sürecinde moralini kaybedebilir; öğretmen bu durumda ne kadar müdahil olmalı sorusu pratikte zorlayıcıdır.
-
Ölçme değerlendirme araçlarının geleneksel sınavlara dayalı olması, öğrencilerin düşünsel süreçlerini yansıtmayabilir.
Değerlendirme ve Öneriler
Finkel’in önerdiği yaklaşım matematik eğitiminde daha düşünsel, yaratıcı ve katılımcı bir ortam yaratma potansiyeli taşır. Ancak bu yaklaşımın başarılı olması için:
-
Öğretmenlerin profesyonel gelişim programlarında bu prensipleri deneyimlemeleri, örnek dersler görmeleri ve uygulama desteği almaları gerekir.
-
Okul yönetimi ve müfredat planlaması bu yaklaşımı destekleyecek esneklik sağlamalıdır (örneğin bazı ders sürelerini uzatma, proje saatleri ayırma).
-
Değerlendirme sistemlerinde yalnızca geleneksel sınav odaklı ölçütler yerine süreç temelli değerlendirmeye (öğrenci sunumları, tartışmalar, projeler) yer verilmelidir.
-
Öğrencilere bu yaklaşımı anlatmak, onların “takılıp kalma” sürecini anlamalarına destek olmak önemlidir; başlangıçta rehberlik gerekebilir.
-
Kademeli geçiş: Eğitimciler her dersin tamamını bu yaklaşımla sürdürmek yerine, belirli etkinlikleri beş prensip doğrultusunda yeniden planlayarak başlayabilirler.
edin:
Matematik öğretimi, yalnızca bilgi aktarmaktan ibaret değildir; merak uyandıran sorular sormak, öğrencilerin düşünme cesaretini desteklemek ve keşfetme duygusunu canlı tutmakla anlam kazanır. Dan Finkel’in beş prensibi — soru ile başlamak, öğrencinin mücadele etmesine izin vermek, öğretmenin cevap kitabı olmaması, öğrencilerin fikirlerine “evet” demek ve oyuna alan açmak — bu anlayışın temel taşlarını oluşturur. Bu ilkeler, matematiği soyut ve korkutucu bir alan olmaktan çıkarıp, düşünceyi besleyen ve problem çözme becerisini geliştiren bir zihinsel oyun alanına dönüştürür. Öğretmenlerin bu prensipleri sınıf uygulamalarına entegre etmesi, sadece akademik başarıyı değil; öğrencilerin özgüven, sabır, yaratıcılık ve eleştirel düşünme becerilerini de güçlendirecektir. Eğitim sistemlerinin bu tür yaklaşımlara daha fazla alan tanıması, geleceğin problem çözücü bireylerini yetiştirmenin anahtarı olacaktır.
Kaynaklar
-
Finkel, Dan. “Five Principles of Extraordinary Math Teaching” TEDxRainier Konuşması. YouTube. YouTube+1
-
Five Principles of Extraordinary Math Teaching: Dan Finkel (Transcript). SingjuPost. The Singju Post+1
-
5 Principles of Extraordinary Math Teaching — Math for Love blog yazısı. Math For Love
-
Ted Talk: 5 Principles of Extraordinary Math Teaching — KNILT (özet & içerik). knilt.arcc.albany.edu
-
Finkel, Dan. 5 ways to share math with kids. TED.com (ilişkili konuşma). Ted