İngilizce öğrenmek – Bu yazıda, yabancı bir dili öğrenmenin gerekliliğine inanan ve ihtiyacı olduğu halde, bunu başaramayacağını zanneden yetişkinlerle sohbet etmek istiyorum.
Bu yetişkinlerin az bir kısmı gerçekten isteyerek, bir hobi olarak dil öğreniyor olabilir. Ancak bir kısım yetişkinler geçmiş yaşlarında, şartlara göre öğrenme ihtiyacı hissetmiş, bunun üzerine dil öğrenmeye başlayıp bir noktaya gelince de bırakmış kişilerdir.
Yabancı bir dili öğrenirken başlayıp yarı yolda kalan bazı yetişkinlerin şöyle dediğiniz “duyar” gibiyim:
-
“Bizden geçti; yabancı dili küçükken öğrenmeliydim.”
-
“Kelimeleri unutuyorum, bu da özgüvenimi olumsuz etkiliyor.”
-
“Beynim yeni bilgileri tutmakta zorlanıyor, çünkü çok gereksiz bilgi taşıdığımı düşünüyorum.”
Buna benzer sorular sizin de zihninizden geçtiyse, şunları yapmalısınız:
Bir defa, yabancı bir dil öğrenmeye başlamak, hiç bir yaştaki yetişkinler için geç değildir. Yani öğrenmenin, özelikle dil öğrenmenin yaşı yoktur. Psikologların çoğu bu görüşe katılmaktadır. Hatta yabancı bir dili öğrenmek, kişisel gelişim ve kariyer gelişimi açısından size yeni perspektifler açar. Beyin aktivitesinin harekete geçmesine sağlar.
O zaman size, yabancı bir dil öğrenmenin, yaşlanma sürecinde olan yetişkinlere nasıl olumlu katkılar verdiğiniz sayayım:
#1. İngilizce öğrenmek hafızanızı ve düşünce süreçlerinizi geliştirir.
Beynimizde 100 milyar kadar beyin hücresi var; bunlar bizim yabancı bir dili öğrenip, o dille ilgili bilgilerle dolmasını bekliyor. Hatta öğrenerek bu nöronları doldurdukça yeni nöral bağlantılar gelişmektedir. Bu nedenle, dil öğrenen kişilerin, kullanılan nöronlar üzerinden tüm nöronları hem yenilenmekte ve hem yenileri oluşmaktadır. Hatta yaş ilerledikçe ortaya çıkan hafıza kaybının önünü almanın yolu yabancı bir dili öğrenmektir. Dil öğrenen kişilerin düşünme süreçleri daha esnek hale gelir.
Bu maddede, sonuç olarak diyebilirim ki; İngilizce öğrenmek Alzheimer sendromunun erken gelişimini bile engellemektedir.
#2. İngilizce öğrenmekten zevk alırsınız.
İnsan beyni iki yarım küreden oluşmaktadır. Biri sağ yarımküre, diğer, ise sol yarımküredir. Sol yarımküre dil, kelime, kavramlarla ilgili faaliyetlerden sorumludur. Ayrıca, iki yarımküredeki süreçlerin etkinliği genellikle size olumlu duygular sunacaktır. Yani sizi rahatlatacaktır. Zevk aldığınızı hissedeceksiniz. Bir canlılık duygusu yaşayacaksınız.
Araştırmalara göre, bilim insanları farklı dil konuşan birisiyle iletişim kurmanın sizi daha mutlu ettiğini kanıtlamıştır. Hatta bunu belki de yaşamışsınızdır; yabancı bir insanın, söz gelimi, şehirde sizden bir yol tarifi istemesi ve tüm yardımseverliğiniz ile bu yolu şöyle veya böyle tarif ettiyseniz, nasıl da haz duymuşsunuzdur!
#3. Yabancı bir dil öğrenmek kişiliğinizi geliştirir.
Öğrenilen her dil, kişinin düşünmesini ve biliş süreçlerini olumlu olarak etkiler. Yabancı bir dile hakim olan kişi, aklını ve fikrini yeni deneyimlere ve bilgilere açar. Bu nedenle İngilizce eğitimi yaşı özellikle ileride olan insanlara yeni ufuklar açar ve yaşa algısını genişletir. Zihinsel gelişimi olumlu yönde etkiler.
#4. Yabancı dil öğrenmek müzik kulağınızı geliştirir.
Bir yabancı dil okurken, yeni bir telaffuz ve çeşitli sesler öğrenirsiniz. Bu sesleri tanımaya çalışırsınız. Bilim adamlarının araştırmasına göre, yabancı dil eğitimi alan kişilerin bir müzik aleti çalmayı daha kolay öğrendikleri belirlendi.
#5. Dil Öğrenmek konsantrasyonu artırır.
Bir yabancı dil öğrenmek, hem nesnenin bütününe hem de ayrıntılarına dikkati geliştirir. Ek olarak, iki dil bilenlerin birden fazla iş yapma olasılığı daha yüksektir. Yani aynı anda birkaç şeyi yapabilir ve bir görevden diğerine hızla geçiş yapabilir.
#6. Birden fazla dil öğrenenler, problem çözme becerisinde daha iyidirler.
Yenilikçi insanları severim. Özellikle yeni şeyler öğrenme peşinde koşanları takdir ediyorum. Çünkü hayat boyu, sürekli yeni bir şeyler öğrenmeye alışmış olanlar, karşılaştıkları farklı sorunları çözmede yeni deneyime daha açıktır. Stresli durumları daha kolay yönetirler. Daha kolay bir çıkış yolu bulur. Ayrıca, iki dil bilen kişilerin kalıpların dışında düşünme ve yaratıcı fikirler sunma olasılıkları daha yüksektir.