PsikolojiStres Yönetimi

İyimser Olmak – İyimser Misiniz?

iyimser olmak için, kontrol etmeniz gereken düşüncelerin ne olduğunu biliyor musunuz? iyimser olmak konusunda iyimserseniz bunu iki öyküde görmeye var mısınız?

Çoğu şeyin kötüye gittiği bir dünyada yaşadığımızı iddia eden kötümserlere inat, her şeyin iyi olacağına dair kuvvetli ümit besleyenlerdenseniz, yani iyimser insanlardansanız, bu yazı tam da sizi anlatmaktadır. Bu yazıda iki öykü üzerinden düşüneceğiz. Bakalım bu öykülerdeki modellerden hangisi sizi anlatmaktadır?

Birinci öykü: İki Gezgin ile Bir Bilgenin Öyküsü (Olumlu Tutum Geliştirmek ve Hayata Bakış Üzerine)

Gezginin biri, bir köyden diğerine yolculuğa çıktı. Gezgin yol boyunca ter içinde yürürken yolun geçtiği tarlalarda çalışan birisine selam verdi.  Üzerinde özel bir giysisi ve görüntüsü ile bilge birine benziyordu. Bilge, gezginin selamına selamla cevap verdi ve “İyi günler” dedi.  Gezgin bilgeye eliyle ve başıyla mukabele etti. Sonra gezgin bilgeye döndü ve “Af edersiniz, size bir soru sorsam?” dedi. “Tabi sorabilirsin!” diye yanıtladı bilge.

“Ben bir gezginim. Diyar diyar dolaşıyorum. Şimdi de dağdaki köyden ovadaki köye gidiyorum. Gideceğim köy hakkında bir fikrin var mı; yani insanları iyi mi, kötü mü?”

Bilge, adama daha bir dikkatlice bakarak, “Söyle bana,” dedi, “Geldiğin köy nasıldı? Sana nasıl davrandılar?”

“Korkunçtu” diye cevapladı gezgin, “O köyden kurtulduğum için mutluyum. Köyün insanları kabaydı. İlk karşılaştığımda bile soğuk bir şekilde karşılandım. Kaldığım sürede köylülerin tarla ve bahçelerinde çalıştım. Hem de çok çalıştım. Ama köylüler çok bencildiler. Yabancılara karşı kabalar. Soruyorum bilge insan, gideceğim vadideki köyde de aynısını yaşar mıyım?” dedi.

Bilge, “Üzgünüm ki, sana iyi bir şey söyleyemeyeceğim” dedi bilge ve devamla, “Vadideki gideceğin köyde de aynı şeyleri yaşayacaksın!”

Gezgin yüzünü umutsuzca ekşitti ve vadideki köye doğru yoluna devam etti.

***

Bir müddet sonra bir başka gezgin aynı yoldan geçerken o da aynı bilgeyi gördü ve aynı soruları o da sordu: “Ovadaki köye gideceğim. Söyler misin sevgili bilge, o köyün insanları nasıldır? Bir fikriniz var mı?” diye sordu.

“Tabii ki bilgim var” dedi bilge. “Ancak bana nereden geldiğini söyler misin?” diye soru sordu bilge.

“Dağdaki köyden geliyorum!” diye yanıtladı gezgin.

“Peki nasıllardı? Sana davranışları nasıldı? diye sordu bilge yeniden.

“Mükemmel insanlarla karşılaştım ve mükemmel bir zaman geçirdim. Köy ailesinin bir üyesi gibi davrandılar bana. Yaşlılar bana yol gösterdiler, tavsiyelerde bulundular, çocuklarla gülüştük ve oyunlar oynadık. Gezginci ruhum kabarmasa, o köyde ömrümün sonuna kadar kalacaktım. Oradan ayrıldığıma öylesine üzgünüm ki! Güzel hatırları hafızamda hep canlanmaya devam edecek!” dedi gezgin ve “Bilge efendim, şimdi bana gideceğim köyün nasıl bir yer, insanlarının nasıl insanlar olduklarını söyleyecek misin?” diye sordu.

Bilge gözlerini ovadaki köye doğru kaydırarak şunları söyledi:

“Geldiğin köyde ne gördüysen ve nasıl insanlarla karşılaştıysan, aynısını ovadaki köyde de bulacaksın!” dedi ve ekledi, “Sana iyi günler dilerim yabancı!” diyerek işine döndü.

Gezgin “ Sana da iyi günler, teşekkür ederim tavsiyen için” dedi ve yoluna devam etti.

İkinci öykü: Ayakkabı Pazarlamacılarının Öyküsü (Olumlu-Olumsuz Düşünme, Tutum, Bakış Açısı ve Zihniyet Üzerine)

Bu öyküyü duymuş olabilirsiniz. Ama yine de sonuna kadar okuyun. Modası geçmez öykülerden biridir çünkü.

Öykümüz, olumlu-olumsuz düşünme arasındaki farkı anlatması bakımından her zaman ders verici niteliktedir.

Yıllar önce, İngiliz ayakkabı imalatçısı bir firma, iki satış elemanını pazar araştırması ve potansiyel pazarlar bulmaları amacıyla Afrika’ya gönderir.

İlk satış elemanının firmaya gönderdiği pazar araştırması raporu şöyle bitiyordu:

“Burada hiçbir Pazar potansiyeli yok; çünkü kimse ayakkabı giymiyor!”

İkinci satış elemanının firmaya gönderdiği Pazar araştırması raporu ise şöyle bitiyordu:

“Burada çok ama çok ihtiyaç var; hem de kitlesel olarak ayakkabı ihtiyacı söz konusu. Çünkü hiç kimsenin giyecek ayakkabısı yok!”

***

Bu basit ve kısa öykü, iyimser olmak ve önemini nasıl da anlatıyor! Aynı nesneye veya aynı duruma olumlu ve olumsuz bakışa, bakış açısına verilecek en iyi örneklerden biridir. Bunu, bir durumun fırsat ve faydalarını görebilmek yerine, aynı durumun problemlerini ve dezavantajlarını görme açısından da açıklayabiliriz.

iyimser olmak becerisine dair hikayesini anlatırken, her iki satıcının da raporunda tam olarak aynı sözcük yer almaktadır (Kimsenin ayakkabı giymemesi). Aynı durumdan iki farklı yorum çıkarmak tamamen pozitif ve negatif bakış açısının bir sonucudur.

Yaşları 66-98 olan İsveçli THE OPTIMISTS (İyimserler) bayan voleybol takımının başarısını izleyince şaşıracaksınız! İnsan geleceğe iyimser bakarsa engel tanımaz; hem de 90’larında bile…

Çekim Yasası

Aslında her şey bize en temel fizik yasasıyla gelmektedir: Çekim yasası.

Şimdiye kadar fark ettiniz mi bilmiyorum, yaşamınızda deneyimlediğiniz her şey, kendi hayatınıza sizin tarafınızdan davet edilir, çekilir ve işlenir. Bunun istisnası yoktur. Hayatın istediğin gibi gitmiyorsa, bil ki, farkında olmadığın bir yönün olumsuzluğu çekiyor olabilir. Kısacası iyimser olmak çekicidir.

Çoğumuz, yaşamlarımızda işlediğimiz işlerden mutlu olmadığımız için, bu defa sahip olamayacağımız çok fazla koşullara sahip olmak için, son derece yetenekli ustalar haline geldik.

İster iyimser olmayı, isterse olmamayı, İnsan beyni, kendisine aşina olan, daha önce deneyimlediği ve bildiği, tanıdığı olumlu-olumsuz her şeyi çeker. Burada daha önceden yaşanmış bir olaya tanıklık eden ve korkmuş olan bir beyin korkutucu deneyimleri çekerken, kararsız, karışmış bir zihin daha çok karışmışlıkları kendine çekiyor. Öte yandan, daha fazla düşünce ve çözüm alışkanlıkları daha fazla çözüm çekiyor kendine. Bu da insana bol seçenek sunuyor.

Her Zaman “Haklısınız!”

Bilinçaltının temel işlevi, bilinçli zihnin talimatlarına uymaktır. Bunu, bilinçli zihnin doğru olduğuna inandığı her şeyi “kanıtlamak”la yapar. Başka bir deyişle, bilinçaltı zihnin görevi, bilinçli zihnin daima “doğru” olduğunu kanıtlamaktır.

Burada,  bilinçaltının bir uçağın otomatik pilotu gibi işlev gördüğünü unutmayın! Otomatik pilota geçen bir uçakta, otomatik pilot bilinçaltı iken, manuel kullanım sizin bilinç durumunuzdur. Otopilot, doğu yönüne doğru uçması için ayarlanmış olsa bile, pilotun manuele geçmesi durumunda, otomatik pilot devreden çıkar ve pilot başka bir yöne uçağı yönlendirebilir.

Bilinçaltınız etrafınızdaki dünyanın gerçekliğini değiştirmez. Sadece inançlarınızı veya zihninizde tuttuğunuz resmi desteklemek için ona sunduğunuz bilgileri filtreler. İyimser olmak her şeyden önce size lazım.

Örneğin; işinizin kötüye gittiğine inanıyorsanız veya işiniz için yeni bir fırsat yoksa bilinçaltınız işinizi geliştirmek için olası yeni fırsatları görmezden gelecektir. Bunun yerine, sadece bir şeylerin kötü olduğu ya da yeni bir fırsat olmadığı inancını destekleyen sorunlara size yönlendirecektir.

Bilinçaltınız kendini düşünemez. Size sadece en derin iç inançlarınızla tutarlı olan şeylerden daha fazlasını değil, daha azını verir. Bunu bir gerçek olarak bilmiyorsanız ve gerçeklerinizi fikirlerinizle yarattığınızı fark etmezseniz, yaşamınızı daha iyi hale getirmek için kendinizi güçsüz hissedebilirsiniz. Bunun yerine, insanların ve koşulların kurbanı olduğunuzu hissedersiniz. iyimser olmak bu durumu avantaja çevirmenin fırsatlarından biridir.

Gizli Doyumdan Kurtulun!

Çoğumuz hayatından memnun gözükmüyor. Bir kısmımız ise yaşama karşı sorumluluk duygusu taşımadığımız için kendimizden, kendi hayatımızdan gizli bir memnuniyet yaşıyoruz. Oysa durumu vahim; yaşadığınız olumsuzluklar ve mağduriyetler içinde ne tür bir gizli tatmin olabilir ki!

Bir kimse kendini nasıl zayıf, fakir ve yetersiz hisseder? Cevap, ödenecek bir bedel ve bu bedelin değerinin büyüklüğü karşısında takındığımız bilinçaltı duruştur. Örneğin, zayıf rolü oyunu oynarsanız, diğer insanların sizi sevmesi, size iyi bakması ve sizi korumak zorunda kalması gerekir. Ama bu zayıflık, sadece dikkat çekmek için en iyi yoldur.

Her zaman kararsız bir karaktere bürünür, diğer insanların sizin için karar vermesine izin verirseniz, bu durumda bir hata da yapsanız, suçlamadan korunabilirsiniz. “Güçsüzlük” insanların dikkat çekici gücüdür.

Özet: İyİmser Olmak İçİn Beynİnİzİ Toplayın!

İyimser olmak elinizde. İyimser olmak konusunda da sınırsız gücünüz, düşüncelerinizi kontrol etme yeteneğinizde yatmaktadır. Şaşkın bir beyin düşüncelerinizi darmadağın edebilir. Bu nedenle optimist, iyimser karakter beyni; sağlık, başarı ve bolluk hedefiyle çalışır. Dağınık beyin ise hastalık, yoksulluk, yoksunluk ve sınırlama yönünde çalışır. Seçim sizin!

Başa dön tuşu