Either-or – Önemli bir gramer konusu olan, either or ve neither nor terimleri sıklıkla karıştırılmaktadır. Tüm metinlerde “either” “or” ile, “neither” ise “nor” ile beraber kullanılmaktadır.
Biz bu yazıda yalnız “either or” terimini inceleyeceğiz. Bir sonraki yazımızda ise neither-nor terimini ele alacağız.
“Either” veya “either-or” kavramı çeşitli yerlerde ve amaçlarla kullanılabilmektedir. Bu makalede “either-or” ile ilgili en temel konuya değineceğiz.
“Either – or” nasıl kullanılır? Cümlenin neresinde kullanılır? Farklı anlamları var mıdır?
Her şeyden önce, iki alternatiften birini veya her ikisini birden onaylama durumu varsa, bu tip cümlelerde “either or” kullanılır.
Örnekler:
I want either a cup of tea or a cup of coffee. (Bir fincan çay ya da bir fincan kahve istiyorum.)
Gördüğünüz gibi, “either” kelimesi mevcut iki şeyden birini tercih etmek amacıyla kullanılabilir. Tek bir şeyden bahsediyorsak either kelimesini kullanamayız.
“Either-or” ifadesi, “ya o, ya o” anlamına gelmektedir.
Örnek cümleler:
“Either-or” kalıbının kullanıldığı farklı cümlelere bakalım:
En çok kullanılan cümle yapıları
En yaygın kullanılan kalıp öznenin başta geldiği, eylem kelimesinden sonra either’in kullanımı, birinci nesne sonrasında “or” kelimesi ve onu takiben de ikinci nesnenin kullanımı tarzındadır.
Özne+ fill+ either+ nesne1+ or+ nesne-2
I want either a cupcake or pizza (Ya bir kek ya da bir pizza istiyorum.)
Ahmet wants either a camera or a cellular for his birthday. (Ahmet doğum gününde ya bir cep telefonu ya da fotoğraf makinesi istiyor.)
I want to buy either a suite or shoes? (Ya bir elbise ya da bir ayakkabı alabilir miyim?)
Bazen either kelimesi başta da kullanılır. Burada genellikle bağlaç görevi görmektedir.
“Either Ali or Sare come to us.” (Ya Ali ya da Sare bize gelecek).
Either my sister or my mother will call. (Ya kardeşim ya da annem, ikisinden biri arayacak.)
Either salad or soup will be served for dinner. (Akşam yemeği için ya salata ya da çorba servis edilecek.)
Either he wants the cash or a job. (Ya para istiyor ya da bir iş.)
Either you come to me or I will stop calling you. (Ya bana gelirsin ya da seni aramayı durdururum.)
Either ifadesi, kendisinden sonra isim almadan da kullanılabilir.
- Would you like tea or coffee? (Çay mı istersin, kahve mi?)
- It does not matter. (İkisi de olabilir. Fark etmez.)
“Either of” yapılarında isimler her zaman çoğul olarak kullanılır.
Either of your friends can come to my party next week. (Arkadaşlarından ikisi de gelecek hafta partime gelebilir.) / Gördüğünüz gibi isim olarak kullanılmış olan friends çoğuldur.
“Either” kullanımıyla ilgili farklı örnek cümleler:
- She is not a singer either. (O da bir şarkıcı değildir.)
- Hasan did not want to see her, and I did not either. (Hasan onu görmek istemedi, ve ben de onu görmek istemedim.)
- I may watch either of the movies. (Filmlerden herhangi birini izleyebilirim.)
- Either you talked to him, or I stop talking to you. (Ya onunla konuşursun, ya da ben seninle konuşmayı keserim.)
- They do not know how to survive in that situation either. (O durumda nasıl hayatta kalacaklarını onlar da bilmiyor.)
“Both”, “not-but” “whether-or” olarak şeklinde de kullanılması
“Either – or” terimi, iki şeyden birini tercih etme dışında, ikisini de tercih durumunda “both… and”, ikisini de istememe durumunda “whether-or”, birini tercih diğerini reddetmede “not-but” kalıplarıyla kullanılır.
Örnekler:
- Both coffee and tea are available. (Kahve ve çay, ikisi de müsait.)
- I don’t know whether I want coffee or tea. (Çay mı kahve mi istediğimi bilmiyorum.)
- Remzi wants to drive not the car but the truck. (Remzi otomobil değil, tır sürmek istiyor)
- Both Ali and Sare like Pop music. (Ali ve Sare, her ikisi de Pop müziği sever. / Hem Ali, hem Sare Pop müziği sever.)
Either-or ile İlgili Okuma Paragrafları
“The more I see of the world, the more am I dissatisfied with it; and every day confirms my belief of the inconsistency of all human characters, and of the little dependence that can be placed on the appearance of either merit or sense.” — Jane Austen, Pride and Prejudice (1813)
“Dünyada ne kadar çok yaşarsam, memnuniyetsizliğim o kadar çok artıyor. Her gün, tüm insan karakterlerinin tutarsızlığına ve liyakat ya da anlam görünümüne yerleştirilebilecek küçük bağımlılıklara olan inancımı doğruluyor.” — Jane Austen, Gurur ve Önyargı (1813)
***
“The covers of books looked like coffins to her, either shabby or ornate, and what was inside them might as well have been dust.” — Alice Munro, Open Secrets (1994)
“Kitapların kapakları ona tabut gibi görünüyordu, eski püskü ya da süslü ve içlerindeki toz da olabilirdi.” – Alice Munro, Açık Sırlar (1994)