Eğitimde Yapay Zekâ – Günümüzde eğitim sistemi hem içerik hem pedagojik yaklaşım hem de organizasyon bakımından dönüşüm yaşıyor; bu hengamede en aktif araçlardan biri de yapay zekâ (YZ). Ancak her okul, her öğretmen ve her ülke bu teknolojiyi aynı biçimde ya da aynı düzeyde kullanmıyor. Kimisi zaman kazanmak için, kimisi öğrencilerle kişiselleştirilmiş iletişim kurmak için, kimisi ise hâlâ temkinli, kontrollü bir yaklaşım izliyor. Bu değişken tabloyu anlamak, yapay zekâyı bilinçli ve etik kullanmak açısından çok önemli.
Aşağıda, önce Avrupa ve ABD’den, sonra 7. başlıktan itibaren de Türkiye’den en güncel veriler ışığında, öğretmenlerin YZ’yi nasıl -ne amaçla- kullandığını inceleyip; yaş, kıdem, bölge gibi değişkenlerle kaşılaştırıp aralarındaki farkları tartışacağız. Ardından gelecekte öğretmenlerin hangi işlerinde YZ’nin gerçekten “yardımcı” olacağına dair bir vizyon sunacağız.
1. Avrupa’da YZ Kullanımı: Hangi Ülkeler Önde, Hangileri Geri?
2024 verilerine göre, OECD (27 ülke) ve European Union (22 ülke) içindeki öğretmenlerin YZ kullanımı ortalaması farklı. NOT: OECD (Avrupası) ile AB (22 ülkeli AB) kavramlarını ayırarak sunacağız:
-
Ortaokul (lower secondary) öğretmenleri arasında YZ kullananların oranı; AB-22 ortalaması yaklaşık %32, OECD geneli ise %36. euronews+1
-
Ancak ülkeler arasında çok büyük fark var: En yüksek oran %52 ile Arnavutluk; açık farkla önde. Bunu Malta, Çekya, Romanya, Polonya gibi bazı Doğu/Orta Avrupa ülkeleri izliyor (yaklaşık %45–%46 civarı). euronews+1
-
Öte yandan en düşük kullanım oranları ise Batı Avrupa’da; örneğin Fransa %14 ile dibi çekiyor. euronews+1 Batı Balkanlar, doğu Avrupa ya da dijital dönüşüm süreci hızlı olan küçük ülkelerin görece ileride olması dikkat çekiyor.
Eğitimde Yapay Zekâ – Bu heterojenlik; dijital altyapı, devlet politikası, okul yönetimi, öğretmen eğitimi ve kültürel yaklaşımlardaki farklılıklarla yakından ilgili. Batı Avrupa gibi geleneksel, daha büyük ve merkezi yapıların hâkim olduğu eğitim sistemlerinde YZ’ye adaptasyon daha yavaş; Doğu/Balkan ya da küçük ölçekli devletlerde ise esneklik ve merak daha önde oluyor.
2. ABD’de Durum: Yaygınlık, Ama Eşitsizlik ve Arka Plandaki Gerçek
Amerika’da durum biraz daha net: 2024–2025 döneminde yapılan kapsamlı bir ankete göre:
-
K-12 kamu okulu öğretmenlerinin %60’ı, okul yılı içinde en az bir kez YZ aracı kullandığını belirtiyor. Next Gen Insights+1
-
Ancak bu kullanım yaygınlık demek kalite ya da düzenlilik demek değil: Sadece %32’si haftalık (yani düzenli) kullanım raporluyor; %28’i daha nadir (ayda bir veya daha az) kullanıyor; geriye kalanı — yani yaklaşık %40 — hâlâ YZ kullanmıyor. Walton Family Foundation+2UNmiss+2
-
Kullanım alanları genelde öğretmen merkezli: Ders planı oluşturma, materyal üretimi, ödev/çalışma kağıdı hazırlama, idari işler. Haftalık kullanan öğretmenler, ortalamada haftada 5.9 saat kazandığını söylüyor; bu da okul yılı boyunca 6 haftaya denk geliyor. Walton Family Foundation+2Walton Family Foundation+2
-
Ancak YZ’yi doğrudan öğrencilerle kullanma; sınıf içi etkileşim, bire bir öğretim, otomatik değerlendirme vb. hâlâ sınırlı: Yalnızca %36’sı araçları doğrudan öğrencilere tanıtmış; çoğu öğretmen YZ’yi “arka planda, kendi hazırlıkları için” kullanıyor. UNmiss+2Resourcera+2
Bu tablo, ABD’de yüksek yaygınlık ama düşük homojenlik; başka bir deyişle “herkes biraz, bazıları düzenli, bazıları neredeyse hiç” diyebileceğimiz bir YZ kullanımı gerçeğini ortaya koyuyor.
3. Öğretmenlerin YZ’yi Kullanma Amaçları: Hazırlık, Farklılaştırma, Yönetim
Eğitimde Yapay Zekâ – Avrupa ve ABD verileri paralel bir hikâye anlatıyor: YZ en çok öğretmenin kendi işini kolaylaştırmak, rutin işleri hızlandırmak ve içerik üretimini basitleştirmek için kullanılıyor.
En yaygın kullanım alanları
-
Ders hazırlığı / materyal üretimi / planlama: Avrupa’da YZ kullanan öğretmenlerin %65’i konuları öğrenip özetlemek için, %64’ü ise ders planı ya da etkinlik üretmek için YZ’ye başvuruyor. euronews
-
Çalışma kağıdı, test, aktivite üretimi: ABD öğretmenlerinin önemli bir kısmı bu amaçla YZ’ye yöneliyor — ödev hazırlama, çalışma kağıdı verme, öğrenciye materyal sağlama gibi. Resourcera+2Next Gen Insights+2
-
İdari işler / iletişim / belge hazırlama: Özellikle büyük okullarda ve yoğun iş yükü olan öğretmenlerde, YZ zaman kazandıran idari görevlerde işe yarıyor: e-posta taslakları, öğrenci/veli iletişim metinleri, genel yazışmalar gibi. euronews+2Walton Family Foundation+2
Daha az yaygın ama kritik: Öğrenciyle doğrudan YZ
-
Sınıf içi bireysel öğrenme desteği, özel gereksinimli öğrencilere yardım, öğrenme materyallerinin otomatik olarak öğrenci seviyesine göre uyarlanması gibi daha kişisel ve pedagojik kullanımlar hâlâ görece az; Avrupa’da %40 özel eğitim destek araçları için, %39 ise materyali güçlük düzeyine göre uyarlamak için YZ diyor. euronews
-
Değerlendirme/otomatik not verme, öğrenci performans analizi gibi alanlar ise nispeten daha az: Avrupa’da YZ ile not verme ya da değerlendirme diyenlerin oranı yalnızca %26; katılım veya performans verilerini kontrol etme ise %29 düzeyinde. euronews
Yani YZ hâlâ büyük oranda “öğretmenin arka plandaki yardımcısı” olarak görülüyor; sınıfın kalbinde değil.
4. Kim Kullanıyor? Yaş, Kıdem, Branş, Okul Tipi vs. Eğilimler
Eğitimde Yapay Zekâ – Çeşitli araştırmalar ve anketler öğretmen profiline göre kullanım eğilimlerini incelemiş. Genel tablo şöyle görünüyor:
-
Okul seviyesi / branş: ABD verileri, lise (high school) ve ortaokul öğretmenlerinin — özellikle dil-edebiyat (ELA) ve fen bilimleri öğretmenlerinin — kullanım oranlarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Matematik ve ilkokul öğretmenleri ise daha düşük. UNmiss+1
-
Kıdem / deneyim: İlginç şekilde, “erken kariyer” (5 yıl veya daha az deneyim) öğretmenleri YZ’yi benimsemede önde — ABD’de bu grup %69 kullanım bildirirken, 6–10 yıl arası %67; 11–20 yıl arası %57; 20+ yıl deneyimli öğretmenlerde %55’e düşüyor. Next Gen Insights+1 Bu, “dijital yeniliğe gençlerin daha açık olduğu” klişesini doğruluyor.
-
Okul tipi / bölge / sosyoekonomik durum: ABD’de banliyö (suburban) okullarında öğretmenlerin %65’i YZ kullanırken; kentsel (urban) okullarda %58, kasaba/kırsal okullarda ise %57. Altyapı, kaynak ve dijital erişim farkı burada etkili görünüyor. Next Gen Insights+1
-
Cinsiyet / demografik değişkenler: İlginç bir bulgu: Uluslararası kapsamlı bir çalışma, öğretmenlerin yaş, cinsiyet ya da akademik eğitim seviyesinin YZ-EdTech (yapay zekâ destekli eğitim teknolojisi) güveni / benimsemesi üzerinde anlamlı bir belirleyici olmadığını söylüyor. Temel belirleyici, öğretmenin “YZ-EdTech anlayışı / dijital yeterliliği / kendine güven” gibi psikososyal faktörler. arXiv
Bu da demek oluyor ki, cinsiyet ya da yaştan çok, “teknolojiye açıklık”, “yenilikçi pedagojik yaklaşım” ve “dijital okuryazarlık” bu süreci belirliyor.
5. Endişeler, Etik Riskler ve Regülasyon Açığı
Eğitimde Yapay Zekâ – YZ’nin sınıfta kullanımı yalnızca fırsatlar değil, bazı kaygılar da doğuruyor. Araştırmalar ve genel eğilim şunları gösteriyor:
-
Bir grup öğretmen, YZ’nin öğrencilerde eleştirel düşünce yerine “kolay yol” sunacağı, kopya/plagiarism riskinin artacağı konusunda endişeli. Next Gen Insights+2USTOAI+2
-
Başka bir endişe: Veri gizliliği, algoritmik önyargı, şeffaflık ve yapay zekâ araçlarının yaratacağı adaletsizlik. Özellikle özel gereksinimli öğrencilerde, adaptif sistemlerin hataları dezavantaja dönüşebilir. arXiv+1
-
Ayrıca okul/ilçe ya da ülke düzeyinde politikaların yetersizliği, ABD’de yalnızca %18 okul müdürü veya idarecisinin okul/ilçede yazılı bir YZ politikası olduğunu söylüyor. Bu da özensiz, kuralsız ve düzensiz bir entegrasyona yol açabilir. UNmiss+1
Uzun vadede, bu riskler, eğer önlem alınmazsa, YZ’nin eğitimde eşitsizlikleri derinleştirmesine, etik ihlallere, kalite kontrol eksikliğine yol açabilir.
6. Gelecek Vizyonu: Yapay Zekâ Öğretmene Nasıl Yardımcı Olacak?
Özetle: Eğitimde Yapay Zekâ – YZ, iyi planlanır ve etik, pedagojik temeller dikkate alınarak entegre edilirse, öğretmenin rolünü ortadan kaldırmak yerine yeniden şekillendirir, “insana dair” görevleri öğretmene bırakırken “teknik, zaman alan” işlerin yükünü büyük ölçüde alır.
Aşağıda gelecekte öne çıkacağı düşünülen alanlar şunlardır:
-
Rutin Hazırlık / İdari İşlerde Otomasyon
— Ders planı hazırlama, materyal üretimi, ödev/çalışma kağıdı tasarımı, e-posta veya veli yazışmaları gibi zaman alan işler YZ ile kısalacak. Bu, öğretmene haftalık birkaç saat — yılda haftalarca — kazandırabilir. -
Farklılaştırılmış & Kişiselleştirilmiş Öğrenme Materyalleri
— Her öğrenci için seviyesine, ihtiyacına, özel öğrenme stiline göre uyarlanmış içerikler üretilebilir: özel eğitim, dil desteği, okuma-yazma güçlüğü olan öğrenciler için alternatif materyaller. Bu, sınıf içi heterojenlik yönetiminde öğretmene ciddi avantaj sağlar. -
Veri Temelli Öğretim ve Geribildirim
— YZ destekli analiz araçları: Öğrencilerin hangi konularda zorlandığını, hangi soruların yanlış yapıldığını analiz edip öğretmene grafik/özet sunar; öğretmen buna göre müdahale eder. Bu “öğrenci verisi + öğretmen sezgisi” birlikteliği, daha bilinçli bir öğretim sağlar. -
Yaratıcı Ortaklık — Ders İçeriği ve Proje Temelli Öğrenme
— YZ, yaratıcı fikir üretiminde, proje ya da tartışma konularında öğretmene ilham verebilir. Ancak final karar, değerlendirme, etik rehberlik, sınıf atmosferi oluşturma gibi “insan-insan etkileşimi gerektiren” görevler hâlâ öğretmende kalır. -
Profesyonel Gelişim & Öğretmen Eğitimi
— YZ’nin nasıl etik, pedagojik ve adil kullanılacağı üzerine okullar, öğretmenlerin mesleki gelişimini destekleyecek politikalar geliştirmeli. Düzenli eğitim, atölye, kılavuz materyaller, etik rehberler bu süreci sağlamlaştırabilir. -
Erişim, Eşitlik ve Demokrasi — Dijital Bölünmeyi Azaltmak
— Özellikle kırsal/az kaynaklı okullarda altyapı ve dijital okuryazarlık sorunları varsa, devletin ve eğitim yönetimlerinin bu okulları desteklemesi şart. Böylece YZ, yalnızca “ayrıcalıklı okulların lüksü” değil; her okulun temel aracı olabilir.
7. Gelelim Ülkemize: Neden Türkiye için Bu Perspektif Önemli?
-
Avrupa’daki bazı raporlara göre, öğretmenlerin YZ kullanımı hâlâ bazı ülkelerde çok düşük. Örneğin Türkiye, Fransa, Bulgaristan, Macaristan gibi. euronews+1 Bu, Türkiye’de de YZ’nin yaygınlığı konusunda potansiyel olduğunu gösteriyor; fakat bu potansiyel iyi planlanmalı.
-
YZ’yi yalnızca “öğrenci yardım aracı” değil; öğretmenin yükünü hafifletici, planlama ve değerlendirme süreçlerini kolaylaştırıcı bir araç olarak görmek, eğitimde kaliteyi ve verimliliği artırabilir.
-
Ancak — özellikle kırsal ve kaynak kısıtlı okullarda — dijital eşitsizlik, altyapı eksikliği, öğretmen eğitimi ve rehberlik eksikliği sorun olabilir. Bu nedenle, ulusal düzeyde politika, destek ve rehberlik şart; aksi hâlde YZ’den beklenen fayda değil, eşitsizlik artar.
Eğitimde Yapay Zekâ – Bu sebeple, Türkiye’de de — ulusal eğitim politikası perspektifiyle — YZ kullanımını destekleyen, etik ve pedagojik temelli bir strateji geliştirilmesi faydalı.
8. Yapay Zekâ Tehdit Değil, Fırsat; Ama Bilinçli Kullanılmalı
Avrupa ve ABD örneği gösteriyor ki: YZ, öğretmenler ve okullar için büyük bir potansiyel; fakat bu potansiyel ancak doğru, etik ve pedagojik bilinçle harekete geçirildiğinde işe yarıyor.
-
Eğer YZ yalnızca “öğrenciler çalışmayı bırakır, YZ yapsın” anlayışıyla benimsenirse — akademik dürüstlük, derin öğrenme ve etik sorunlar gündeme gelir.
-
Ama eğer YZ, öğretmenin arka plan yardımcısı; öğretmenin asıl işine — insan ilişkisine, rehberliğe, yaratıcı pedagojik hamlelere — zaman kazandıran araç olarak konumlandırılırsa, eğitim sistemi hem verimli, hem kişiselleştirilmiş, hem de insana odaklı kalabilir.
Genel Görüş: Önümüzdeki 5–10 yıllık dönemde — dijital altyapısını güçlendiren, öğretmenlerini eğiten, etik rehberlik sağlayan ülkeler — YZ’yi “öğretimi dönüştüren” gerçek bir araç olarak benimseyecek. Diğerleri ise, geç kalmaktan öte, fırsatı kaçıracak.
9. Türkiye İçin Politik ve Pedagojik Çerçeve: Ne Yapılmalı?
Avrupa ve ABD deneyimi, Türkiye’nin de aynı hatalara düşmeden ilerlemesi için önemli ipuçları sunuyor. Türkiye’de öğretmenler yapay zekâyı sık kullanmıyor; bunun başlıca nedenleri: rehber eksikliği, altyapı sorunları, etik belirsizlik, öğretmen eğitimlerinde yapay zekâ modüllerinin çok sınırlı olması ve kalite standartlarının tanımlanmamış olması.
Bu tabloyu tersine çevirmek mümkün; bunun için üç temel adım şart:
1. Ulusal “Eğitimde Yapay Zekâ Rehberi” Hazırlanmalı
ABD’deki en büyük eksiklerden biri, okulların yalnızca %18’inde resmi bir YZ kullanım politikası olmasıydı. Türkiye bu boşluğu avantaja çevirebilir. Hazırlanacak rehberde:
-
etik ilkeler
-
öğrenci veri güvenliği
-
telif / kaynakça / akademik dürüstlük protokolleri
-
öğretmen–öğrenci rollerinin sınırları
-
ders planı hazırlama, değerlendirme, içerik üretimi gibi alanlarda şeffaf kullanım kuralları
açıkça belirtilmelidir.
2. Öğretmenlere YZ Okuryazarlığı Verilmeli, Bu Konuda Mesleki Gelişim Programları Düzenlenmeli
OECD araştırmaları şunu net gösteriyor:
Öğretmenin yaşı, cinsiyeti veya kıdemi YZ kullanımını belirlemiyor; en belirleyici faktör dijital okuryazarlık ve YZ’ye güven.
Bu nedenle MEB, öğretmen yetiştirme ve geliştirme süreçlerinde şu modülleri standart hâle getirebilir:
-
Yapay zekâ destekli ders planlama uygulamalı eğitimi
-
Etik YZ kullanımı
-
Öğrenciye uygun içerik uyarlama teknikleri
-
YZ ile değerlendirme araçlarının kullanımı
-
Özel eğitim ve kapsayıcı eğitimde yapay zekâ
Bu modüller “zorunlu olmayan” değil, öğretmen politikalarının merkezine yerleştirilmesi gereken unsurlardır.
3. Dijital Eşitsizliğin Azaltılması
YZ’nin okulda fayda üretmesi için sadece öğretmen yeterliliği yetmez; altyapı eşitliği şarttır.
Türkiye’de özellikle;
-
kırsal okullar
-
dezavantajlı sosyoekonomik bölgeler
-
teknolojik erişimi düşük okullar
bu dönüşümde geri kalabilir.
Adil bir dijital dönüşüm için devletin bu bölgelere pozitif ayrımcılık yapması gerekir.
10. Sonuç: Yapay Zekâ Öğretmenliği Bitirmeyecek; Dönüştürecek
Tüm veriler, tüm araştırmalar ve tüm uluslararası örnekler şunu söylüyor:
Yapay zekâ öğretmenliğin sonu değil; öğretmenliğin yeniden tanımlanmasıdır.
Yapay Zeka:
-
öğretmenin zaman alan işlerini devralır,
-
öğretmene “daha insani” görevler için alan açar,
-
kişiselleştirilmiş öğrenmeyi mümkün kılar,
-
kapsayıcı eğitimi güçlendirir,
-
veriye dayalı pedagojiyi destekler.
Ama bunun olabilmesi için üç temel şart vardır:
-
Yapay zekânın araç, öğretmenin rehber olduğu bir model benimsenmeli.
-
YZ, “öğrencinin yerine yapan teknoloji” değil, “öğrenciyi destekleyen akıllı yardımcı” olarak kullanılmalı.
-
Etik, güvenlik ve eşitlik ilkeleri politika düzeyinde garanti altına alınmalı.
Bugün dünyada öğretmenlerin YZ’ye yaklaşımı genelde iki uç arasında gidip geliyor:
Bir uçta teknoloji korkusu; diğer uçta sınırsız umut.
Oysa gerçek tam ortada: Temkinli iyimserlik.
Doğru kullanıldığında yapay zekâ, öğretmenin yükünü azaltıp öğretimi zenginleştirir; yanlış kullanılırsa niteliksiz içerik, yüzeysel öğrenme ve adaletsizlik üretir.
Bu nedenle Türkiye açısından ideal yol, öğretmeni merkeze alan, pedagojik kaliteyi önceleyen, etik sınırları net tanımlayan “akıllı entegrasyon modeli”dir.
Gelecek, öğretmensiz değil;
yapay zekâ destekli, güçlendirilmiş ve daha özgür öğretmenliğin geleceğidir.







