Yabancı Dil

İngilizce Öğrenmenin 100 Yolu – Nasıl Geliştirebilirsiniz?

İngilizce öğrenmenin 100 yolu – İngilizcemi Nasıl Geliştirebilirim? Bu tarz istek belirten soruları muhtemelen siz de sormuşsunuzdur. Bu tarz istekler, bir yabancı dili öğrenmeye çalışanlar tarafından sesli veya sessiz ifade edilir, duyarız. Unutmamak gerekir; İngilizceyi geliştirmek demek, iyi bir kelime haznesine sahip olmak, bu kelimeleri okuma anında güzel telaffuz edebilmek, kelimeleri cümlede kullanabilmek, okuyabilmek, yazabilmek ve nihayet en zor kısmı konuşabilmek… Bunun içinde, ayrıca, gramer yapılarını doğru öğrenmeyi bilmem saymaya gerek var mı?

İngilizce öğrenmenin 100 yolu konulu bu yazıda size bir dil öğretmeni olan Hester’in İngilizceyi öğrenmek isteyenlere 100 maddede özetlediği tavsiyeleri sunacağız.

İngilizce öğretimi dünyanın hemen her ülkesinde, hatta her şehrinde dil kursları yoluyla yapılmaktadır. Hester, Avustralya Langport Dil Okulunun Gold Coast kampüsünde, eğitim hakkında güçlü inançlara sahip bir dil öğretmenidir. Öğrencilerine yardımcı olmak için kendi web sitesini ve bloğunu kurmuş. Bize de, İngilizce dil becerilerimizi geliştirmemiz için uygulayabileceğimiz 100 tavsiyelik bir liste sunmuştur. Aşağıdaki listeyi okuduğunuzda siz de İngilizce’nizi geliştirmek için heyecan duyacak ve hiç de zor olmayan bu tavsiye zincirini sürekli okuyarak, kendinize oluşturduğunuz yol haritanıza göre, İngilizce’nizi geliştirmiş olacaksınız.

İngilizce öğrenme çabası içinde bulunan size tavsiyem, bu yazının bir çıktısını almak ve çalışma masanızın hemen yanında bulundurmaktır; bu sizi motive edecek, bırakmak istediğiniz anda öğrendiklerinizi terk etmeye engel olacaktır.

—– Sponsor Bağlantı – Sponsor Bağlantı —–

MEGA İNGİLİZCE

İNGİLİZCE’Yİ ÇOCUKLARIN ANA DİLLERİNİ ÖĞRENDİKLERİ GİBİ DOĞAL ÖĞRENİN!

—– Yazının Devamı – Yazının Devamı —–

İŞTE İNGİLİZCE ÖĞRENMENİN 100 YOLU!

  1. Hata yapmaktan korkma. Kendine güven. Dil öğrenirken insanlar, sizin hatalarınızı ancak dinledikleri zaman düzeltebilirler.
  2. Kendinizi İngilizce’yle çepeçevre kuşatın. İngilizce konuşanlarla oturup kalkın ki, en azından kulak dolgunluğu oluşsun; pasif öğrenmeyle başlayın. Öğrenmenin en iyi yolu konuşmak ve dinlemektir.
  3. Her gün pratik yapın! Bir çalışma planınız olsun. Haftada kaç saat çalışmanız gerektiğine karar verin. Bir rutin oluşturun ve bunu tavizsiz uygulayın.
  4. Aileniz ve arkadaşlarınızın bu plandan haberi olsun. Çevrenizdeki insanların sizi İngilizce öğrenmeye itmelerini isteyin. Ama planlarınızın bozulmasına da asla izin vermeyin.
  5. İngilizce’yi öğrenirken dört boyutlu yol alın: Okuyun, Yazın, Konuşun ve Dinleyin. İngilizce bunların tamamının toplamından oluşmaktadır.
  6. Öğrenmekte olduğunuz kelimeleri yazacağınız bir defteriniz olsun. Öğrendiğiniz her kelimeyi bir cümlede kullanın ve konuştuğunuzda da en az 3 kez söyleyin.
  7. Günde en az bir defa dil öğrenmeyle ilgili ders çalışın.
  8. Bir test için kendinize ezberlemeniz gereken kelime listesi oluşturun. Kısa zamanlı öğrenme hafızanızı kullanarak kelime öğrenmeye başlayın. Gittikçe daha zor kelimelere geçersiniz.
  9. Beden saatinizi iyi ayarlayın. Sabahçıl bir öğrenci değilseniz, öğleden sonraları çalışın.
  10. Cümlede kullanarak öğrendiğiniz kelimeleri daha kolay hatırlarsınız.  Bolca bunu yapın.
  11. Test/Sınav almak da öğrenmeyi kolaylaştırabilir. Sıkça test alın.
  12. Bu şu da değildir; sınav almak çalışmaktan daha iyidir. Bu yanlıştır. Resmin büyük halini hayal edin; çalışmadan sadece sınav ve testle öğrenemezsiniz.
  13. Uzun vadeli hedefler koyun ve bunlara doğru gittiğinizi hayal edin.
  14. Kısa vadeli hedefler de koyun ve onlara ulaştığınızda kendinizi hemen ödüllendirin.
  15. Öğrenme ortamı oluşturun. Öğrenmeyi istemek başka, öğrenme zorunda kalmak başkadır. İsteyerek öğrenme gerçek öğrenmedir.
  16. Sizin için en iyi olanı bilin. Geçmişte sizin için hangi yöntemlerin başarılı olduğunu düşünün ve bunlara bağlı kalın.
  17. Nasıl öğrendiğinizi çözün. Ezberleyerek, okuyarak, konuşarak, özetleyerek veya diğer yöntemleri kullanarak olabilir. En iyi nasıl çalıştığınızı öğrenin. Kendiniz veya bir grupla sessiz bir yerde olabilir.
  18. Yardım alın! Eğer bir şeyi anlamıyorsanız birine sormanız gerekir. Öğretmeninizden, ailenizden, sınıf arkadaşlarınızdan veya arkadaşlarınızdan yardım isteyin.
  19. Gözden geçir! Gözden geçir! Gözden geçir! Geçmişte çalıştığınız şeyleri gözden geçirmek için zaman ayırdığınızdan emin olun.
  20. Bir seferde 30 dakikadan daha fazla bir süre kendi başınıza çalışmak iyi bir fikir değil. 30 dakikada bir düzenli aralar verin, biraz temiz hava alın ve bacağınızı esnetin.
  21. Bir diğer seviyeye geçmek için acele etmeyin. Şu an bulunduğunuz seviyeye konsantre olun. O seviyenin hakkını verin.
  22. TV’den dil öğrenme amaçlı dizi veya film izlemek yerine bunu DVD ile yapın.  Çünkü kaçırmış olabileceğiniz bilgileri yakalamak için tekrar izleme şansınız vardır.
  23. TV konuşmaları izlemek size doğru İngilizce telaffuzlarını dinleme şansı verir. Bu üst düzey dil bilen öğrenciler için daha iyidir.
  24. Kademeli okuyun. Kitaplar özellikle sizin seviyeniz için yazılmıştır. Kelime sayıları kitaplarda yazar. Seviyenizden başlayarak aşama aşama ilerleyin. Roman da okuyun. Tamamını okuyun. Bunu yapabilirsiniz! Daha sonra kendinizi harika hissedeceksiniz.
  25. Çocuk masal kitapları daha kolay kelimeler içerir ve seviyenize göre seçmek iyi bir alternatiftir.
  26. Gazeteler pasif cümle yapıları açısından iyi bir araçtır. Bir makaleyi okuyun ve edilgen cümleleri bulabilecek misiniz bir bakın.
  27. Önce bir metnin genel anlamını anlayın. Her kelimeyi anlamadıysanız da kaygılanmayın; daha sonra geri dönün ve anlamını birebir bilmediğiniz kelimelere çalışın.
  28. Bir cümle içinde anlamadığınız bir kelime varsa, etrafındaki diğer kelimelere de bakın. Size bir ipucu vereceklerdir. Belki eş anlamlıdırlar. Bağlamından o kelimenin anlamını tahmin etmeye çalışın.
  29. Kelimelerin köklerini öğrenin. Kelimelerin anlamını tahmin etmenize yardımcı olurlar. Örneğin: scrib = write, min = small.
  30. Yeni bir kelime öğrendiğinizde, diğer tüm biçimlerini düşünün: Beautiful (adjective),beauty (noun), beautifully (adverb).
  31. Ön ekleri ve son ekleri öğrenin: prefixes (dis-, un-, re-) – suffixes (-ly, -ment, -ful) gibi. Bunlar, kelimelerin anlamlarını anlamanıza ve kelime bilginizi geliştirmenize yardımcı olacaktır.
  32. İngilizcede, Japonca veya Fransızcanın aksine, sözcük vurgusu kullanılır. Yeni kelimeler için heceleri say ve vurgunun yerini bul. Kelime başına sadece bir vurgu vardır ve o da sesli harfle yapılır. İki heceli fiiller, ikinci hecede vurgusu vardır. İki heceli fiillerde vurgu ikinci hecededir: (beGIN) gibi. İki heceli isimlerde ilk heceye vurgu yapılır: (TEAcher) ve sıfatlarda da ilk heceye vurgu yapılır: (HAPpy).
  33. Ne zaman fırsat bulursan İngilizce’ni hemen kullan. Fırsatları erteleme; bu kadar basit!
  34. Zihninizde, kendi dilinizden İngilizceye çevirmeyin. Yani Türkçe düşünüp İngilizce’sini söylemek yanlıştır. Akıcılığınızı artırmak için İngilizce düşünün. Kendinizle konuşun… ama otobüste değil, aksi takdirde insanlar deli olduğunuzu düşünebilirler!
  35. İngilizceyi sadece kitaptan öğrenmek elbette mümkün değil. Tıpkı araba kullanmak gibi, onu kullanırsanız öğrenebilirsiniz.
  36. Dilbilgisini öğrenmenin en doğal yolu konuşmaktır.
  37. İngilizce bir günlük tutun. Günde birkaç cümle yazarak başlayın ve ardından daha fazla yazma alışkanlığını edinin.
  38. Neden İngilizce bir blog’unuz olmasın? Yazılarınızı neden dünyayla paylaşmıyorsunuz?
  39. Daha iyi bir yazar olmak için, gramer veya yazım endişesi taşımadan beyninizde esen fırtınaların getirdiği kelime veya cümleleri bir kağıda yazın. Sonra yazdıklarınızın cümle yapısına bakın; dilbilgisi ve imla kurallarına uyarak düzeltmelerinizi yapın. Sonunda hataları kontrol etmek için tekrar okuyun veya incelemesi için başkasına verin.
  40. Noktalama işaretinize dikkat edin, çünkü söylemeye çalıştığınız şeyi tamamen değiştirebilir. Mesela, bu iki cümle arasındaki anlam farkına göz atın: “A woman without her man is nothing” and “A woman: without her, man is nothing”.
  41. Kalbine şarkı söyle! Dünyaya güzel sesini göster! Akıcılık ve tonlamayı geliştirmek için İngilizce şarkıları öğrenin ve onlarla birlikte şarkı söyleyin… Karaoke yapacak kimse var mı? (Karaoke; Japonca orkestrasız müzik demektir.)
  42. Bir penfriend (Kalem arkadaşı) edinin veya sohbet odaları, forumlar ve topluluk sitelerini kullanın.
  43. İngilizce CD’leri dinleyin. Birkaç cümleyi dinleyin, sonra duyduklarınızı tekrarlayın. Ritim ve tonlamaya odaklanın.
  44. Evinizde İngilizce radyo var mı? Aktif olarak dinlemeseniz bile, bir yandan çalsın ve kulaklarınızı İngilizceye alıştırın, kulaklarınız dolsun.
  45. Bir CD’ye sesli bir şekilde, tekrarlayarak eşlik edin. Bu, tonlama, telaffuz ve ritim için harika bir yoldur. Sonra dinleyin bakalım nasıl olduğunuzu görün.
  46. Yazın. Bir CD’yi veya arkadaşınızı dinleyin ve duyduğunuz kelimeleri ve cümleleri yazın.
  47. Kimse kendi sesini duymaktan hoşlanmaz, ama cesur olun ve deneyin! Sesinizi kaydedin ve telaffuzunuzu ve tonlamalarınızı dinleyin. Sorunlu alanlarınızı tanımlamanıza yardımcı olacaktır.
  48. İngilizce öğretmenine dersini kaydetmek istediğinizi söyleyin. Bu, dersi evde tekrar etmek ve dil öğrenme inceliklerini irdelemek için harika bir yoldur. Ayrıca öğretmenlerinizin konuşma hızını ve tonlamalarını da takip etmiş olursunuz.
  49. İngilizce düşünmeye yardımcı olacağı için İngilizce-İngilizce sözlük kullanın.
  50. İngilizce – İngilizce bir sözlük korkutucu görünüyorsa, seviyenizdeki İngilizce öğrencileri için olan Türkçe-İngilizce bir sözlük edinin.
  51. Sözlüğünüze de fazla güvenmeyin. Çünkü sözlük, senin asıl öğretmenin değildir. Sadece bir yardımcındır. Sözlüğe bakmadan önce, siz kelimelerin anlamını tahmin etmeye çalışın.
  52. Pes etme! Pozitif kal! Bazen yeterince hızlı öğrenmediğini hissedersin. Herkes böyle hissediyor, ama endişelenme. Sonunda hedefine ulaşacaksın.
  53. Tadını çıkar! Unutma, eğlenirken daha fazla şey öğreniriz!
  54. Konuşurken gerginleşirseniz, bir şey söylemeden önce iki derin nefes alın. Kendinizi rahat hissettiğinizde daha iyi konuşacaksınız.
  55. Geçmişte kullandığınız ders kitaplarına ve CD’lere bakarak kendinizi motive edin. Şimdi size ne kadar kolay göründüklerine şaşıracaksınız! Tebrikler, seviyen artıyor!
  56. İngilizce öğrenmeye başlamak için hiçbir zaman geç kalmadınız. Yok, “genç olmak lazım”, “ben yeterince büyüğüm”, “öğrenemem” gibi bahaneler bulmayın. Öğrenmemek için kendinize bahane vermeyin.
  57. Erteleme, başarılı olmanızı engelleyebilir. Ertelemeyi durduramıyorsanız bunu ders çalışmaktan yana değil, tembelliğinizi ertelemekten yana kullanın.
  58. İstediğiniz sonuçları henüz almadıysanız, bunun nedeni yabancı dilde kötü olmanız değil, kendi özel öğrenme yönteminizi henüz tam keşfedemediğiniz içindir.
  59. Seviyenize uygun kaynaklar kullanın. Çok zor veya çok kolay olan metinleri/dinleme alıştırmalarını kullanmayın. Sizi zorlayan ama sizi sinirlendirmeyen malzemeler kullanın.
  60. Aksanını mükemmelleştirmek için endişelenme. Aksanınızı korumak kültürel kimliğinizin önemli bir parçasıdır. Anadili İngilizce konuşanlar, aksanıyla konuşulan İngilizceyi dinlemekten zevk alırlar.
  61. İngiliz, Amerikan, Güney Afrika ve diğerleri: Birçok İngilizce türü vardır. Bunların hiçbiri yanlış ya da önemsiz değildir. İngilizce, İngilizcedir.
  62. Amerikan ve İngiliz İngilizcesindeki farklılıkların farkında olun ve kelimelerinizi buna göre kullanın. Örneğin:  Elevator (Asansör) (ABD) /  Lift (Asansör)  (İngiliz).
  63. Sözcük ezberlemede kullanılan ipuçlu kartlarını yanınızda taşıyın. Bunlar yeni kelimeler yazabileceğiniz küçük kartlardır. Ne zaman bir boş vaktiniz olursa onları çekip bakabilirsiniz.
  64. Post-it notlarını aktif kullanın. Bunları odanızda ve veya evinizde uygun eşyaların üzerine ve görebileceğiniz yerlere yapıştırın.
  65. Deyimleri (iki kelimelik fiiller) görmezden gelemezsiniz, İngilizcede yüzlercesi vardır ve bunlar yaygın olarak kullanılmaktadır. Anlamlarına ne kadar odaklanırsanız, yenilerinin anlamını o kadar çok tahmin edebilirsiniz. Onların hangi kalıplarda yazıldıklarına bakın tanımaya başlayacaksınız.
  66. Sezginizi kullanın. Duygunuzla hareket ederek, ilk tahmininizin ne kadar doğru ve ne sıklıkta olduğunu görünce şaşıracaksınız. Daha önce de söylediğimiz gibi, kendinize güvenin.
  67. Düşüncelerinizi toparlayın. Ne söyleyeceğinizi düşünmek için bir dakikanızı ayırın. Dilbilgisi kurallarını bildiğiniz halde, belki konuştuğunuzda doğru kullanmıyorsunuz!
  68. Yeni insanlarla tanışın. Çevrenizde İngilizce konuşanlar ile kaynaşmaya çalışın. İngilizce konuşulan bir kulübe katılabilir veya sosyal etkinliklere gidebilirsiniz.
  69. İngilizce konuşan kişileri bulun. Ama siz konuşmaya çalışın. Karşınızdaki konuşuyorsa hemen konuşmaları ilerletmeye ve dinleme sözcükleri kullanmaya çalışın:  (‘really?’ / ‘go on…’/ ‘what happened then?’ “Gerçekten mi?” / “Devam et…” / “O zaman ne oldu?”) Burada önemli olan, başkalarının sizinle konuşmasını beklemek yerine sizin konuşmayı sürdürmenizdir.
  70. İngilizce konuşarak tartışın, müzakere edin. Gruptaki konuları tartışın. Her insan bir bakış açısı seçmeli (aynı fikirde olmasanız bile) ve grup içinde tartışmalıdır. Nişan aldığına emin ol. Aktif olarak dinlemeyi öğrenin. Aktif dinleme sınıfta grup çalışması oturumlarından daha fazla yararlanmanıza ve daha fazla katkıda bulunmanıza yardımcı olacaktır. Konuşan kişiye odaklanın. Kulaklarınız ve gözlerinizle konuşmacıya konsantre olun. Konuşmacının daha fazla duymak için yaptığı hareketleri takip edin. Başkalarının düşüncelerini anlama çabası içinde söylediklerini tekrar etmenize yardımcı olabilir.
  71. Sadece İngilizce kelimeleri öğrenmek yeterli değildir. Bir papağana İngilizce kelimeleri öğretebilirsiniz ama bu İngilizce konuşabileceği anlamına gelmez! Hala gramer bilgisine sahip olmanız gerekiyor.
  72. Zamanlarda (Tense) kullanılan fiiller, İngilizce konuşanlar tarafından, eylemlerin zamanlaması hakkında konuşmak için kullanılır. Benzer kalıplar ve aynı ifadeler kendi dilinizde olmayabilir. Tense’leri ne zaman kullanacağınızı bilmeniz önemlidir.
  73. İngilizce çok sayıda düzensiz fiillere sahiptir. Onları kendi kendinize araştırın.
  74. Durmayın, ara vermeyin! Pes etmeyin! Böyle devam edin! İngilizce konuşmaya bir mola bile verseniz, seviyenizin azaldığını ve tüm sıkı çalışmanızın boşa gittiğini görürsünüz.
  75. İngilizce sınavından kötü bir puan aldınız diye çalışmanızı ertelemeyin. Bazen öğrenciler İngilizce sınavını geçme başarısını gösterseler de iş uygulamaya gelip de İngilizce konuşanlar ile iyi iletişim kuramaya çalışsalar, başarılı olamayabilirler. İngilizceyi özgürce konuşabiliyorsanız, kendinizle gurur duymalısınız.
  76. Elinizden gelenin en iyisini denediğiniz sürece, başaracağınızı unutmayın!
  77. İngilizceyi pratik yapmak için bir de arkadaşınız olsun; onunla birlikte İngilizce öğrenin. Pratik yapabileceğiniz bir arkadaşınız varsa ders çalışmak için birbirinizi motive edebilirsiniz.
  78. Unutmayın; İngilizce, yazılışı ayrı, telaffuzu ayrı garip bir dildir. Örneğin, “Ough” kelimesi altı çeşitten fazla telaffuza sahiptir. Onun için telaffuz çeşitlerini bilmeniz gerekir, Fonetik Alfabeyi tanıyın. Sözlükteki kelimeleri doğru telaffuz etmenize yardımcı olacaktır.
  79. ‘Schwa’ sesine alışın; bu ses vurgusuz ve tonlamasız nötr bir ünlü sesli harftir. ‘Schwa’, İngilizcedeki en yaygın ünlü sesidir. Örneğin, ‘a‘, ‘about’ kelimesindeki ‘a’  ve ‘u‘ ise ‘supply’ kelimesindeki ‘u’ vurgusu gibi.
  80. Dil biliş seviyesi yükseldikçe, dili iyileştirmenin daha uzun sürdüğünü unutmayın. Dil öğrenirken genellikle en hızlı ilerleme, yeni başlayanlarda görülür. Neden birdenbire veya aniden öğrenemediğinizi düşünmeyin; işin doğası böyle.
  81. “Slang” yani, argo kelimeleri öğrenmek ve bunları şakalaşma amacıyla kullanmak, yeni bir dili öğrenenlerde fazlasıyla görülür. İngilizce’nizin böyle durumlara uyduğundan emin olun. Arkadaşlarınızla argo kullanmanız sorun değil, ama bir iş toplantısında bunu yapmayın.. Öğrendiğiniz kelimeleri ve cümleleri kullanmanın hangi durumda olduğuna karar verin.
  82. İngilizce ders kitapları genellikle konuşma biçimimizden farklıdır. Gündelik halk dilinde kullanılan kelimeleri öğrenmek istiyorsanız film izleyin.
  83. Deyimleri ezberlemek zor olabilir; ancak kullanımı çok eğlenceli ve İngilizcenizi daha renkli hale getirecektir.
  84. Konuşurken genellikle kelimeleri birbirine bağlarız, böylece iki kelime ile aynı sesi çıkarırız. Basitçe söylemek gerekirse, ünsüz bir sesle biten kelimeleri sesli bir harfle (ünsüz>sesli) başlayan kelimelerle ilişkilendiririz. Bir sesli harfle biten kelimeleri, sesli bir harfle (sesli>sesli) başlayan kelimelere bağlarız. Dinleme becerinizi ve telaffuzunuzu geliştirmek için bunları uygulayın.
  85. İnterneti etkin kullanın; çünkü internet İngilizce öğrenmenizi destekleyecek kaynaklarla dolu. Dış kaynaklardan en önemlisi şüphesiz kaynak zengini BBC’dir.
  86. Güçlü ve zayıf noktalarınızı düşünün. Hangi alanlarda iyileştirmek istediğinizi yazın ve geliştirmek için çalışın. Tabii ki, güçlü noktalarınızı göz ardı etmeyin. Ne kadar iyi iş çıkardığınız için kendinizi tebrik edin!
  87. Hatalarınızı göz ardı edin. Muhtemelen aynı gramer hatalarını tekrar tekrar yapıyorsunuz. İngilizce sınav sonuçlarını çalışma aracı olarak kullanın. Hatalarınızı gözden geçirin ve bu hatalardan bir veya bir kaçına odaklanın. Bir dilbilgisi kitabınız olsun ve dil bilgisi kurallarını gözden geçirin.
  88. Article (Belirleyici) ön ekleri (a/an) doğru kullanın.  Daha fazla kurallar olduğunu unutmayın: a/an=Belirtisiz, the= Belirtili kelimeler oluşturur. Örneğin: ‘A university’ denildiğinde başındaki ‘a’ harfi herhangi bir üniversite olarak cins isimdir. Aynı zamanda ‘an’ diyemeyiz, çünkü ünsüz bir harfle başladığı için iki ünsüz yan yana gelemez. Bu bakımdan ‘an university’ değil, ‘a university’ olur. Saat sözcüğündeki (hour) ‘h’ harfi de sıklıkla ‘sessiz harf’ olarak kullanılır.
  89. Akıcılık için, hayal gücünüzü deneyin. Bir restorana gitmeden önce garsonun size söyleyebileceği şeyleri hayal edin. Hangi cevapları veya karşı diyalogları kullanacağınızı düşünün.
  90. Çoğu iletişim becerileri beden dili ve jest-mimikler yoluyla gerçekleşir. Bunlar kültürler ve ülkeler arasında farklı olabilir. Örneğin, zafer sembolü için iki parmaklı “V” gösterdiğinizde elinizin içi size dönüktür. Ama, eğer bu iki parmaktan sadece biri, mesela orta parmak kalkarsa, bir İngiliz size hakarette bulunabilir. Hatta saldırabilir de. Çünkü tek parmak küfür anlamına gelir. Bu gibi kültürel boyutları da samimi arkadaşlarınızdan öğrenin.
  91. Öğrenmede en önemli etkenlerden biri uykudur. İyi bir gece uykusundan sonra daha fazlasını öğrenirsiniz. Daha fazla konsantre olabilirsiniz.
  92. Kestirmeden söyleyelim; imkanınız varsa İngilizce konuşulan bir ülkeye gidin ve İngilizceyi yerinde öğrenin.
  93. Yurtdışında eğitim görüyorsanız, kendi ülkenizden insanlarla değil, diğer ülkelerden gelmiş ve ortak dilinizin İngilizce olduğu insanlarla kaynaşın. Kendi ülkenizdeki insanlarla, paylaşılan bir evde yaşamak, sizin için doğru bir fikir değildir. Diğer milletlerle zaman geçirerek daha çok kültürel ve dil gelişimine yönelik bir deneyim yaşarsınız.
  94. İngilizce konuşulan bir ülkede bir iş bulup çalışmayı veya staj yapmayı düşündünüz mü?
  95. İyi bir öğretmen bulup özel ders almak da bir başka tavsiyemiz.
  96. Hiç kimse İngilizce dilini birdenbire öğrenemez. Deneyeceksiniz; denemek için kaygı duymayın. Neden mi bunu söylüyorum? İngilizcede, aynı telaffuza sahip, ancak çok farklı yazılışı ve çok farklı anlamları içeren birçok sözcük bulunmasıdır. Örneğin, ‘come here’ emir cümlesi ‘I can hear the birds.’ cümlesi ile aynı telaffuza sahiptir. Farklı anlamları bilerek cümle oluşturmayı daha kolay yapabilirsiniz.
  97. Basit bir İngilizce seviyesine sahip olduğunuzda, aynı şeyi söyleyebileceğiniz farklı yolları keşfedin. Bu, İngilizcenizi dinleyici için daha ilgi çekici hale getirir ve sizin için çok zor olmamalıdır. Çünkü siz zaten temel bilgileri biliyorsunuzdur. Örneğin, İngilizce ‘Goodbye’ kelimesini kaç farklı yolla söyleyebilirsiniz?
  98. Eğer İngilizce kursu alıyorsanız derse hazırlıklı gelin. Ödevinizi en kısa zamanda ve en iyi şekilde yapın. Zamanında teslim edin. Dersten birkaç dakika önce notlarınızı ve son dersinizi gözden geçirin. Bunu yapmak hafızanızı tazeleyecek ve ders için daha çok ısınacaksınız.
  99. Sınıfta dikkatiniz dağılmasın. Derse odaklanın, pencereden dışarı bakmayın. Geç kalmayın, dersin başlamasından birkaç dakika önce gelin. Sizinle İngilizce konuşamayan insanların yanına oturmayın. Telefonunuzu kapatın. Düzenli olun, ders kitabınızı, not defterinizi ve kaleminizi almayı unutmayın.
  100. Sessiz bir çalışma ortamı bulun; rahat, huzurlu bir yer olsun. %100 odaklanabileceğiniz bir yer olsun.

Tavsiye Edilen İlave Makaleler:

İngilizce Kelime Hafızası – İngilizce Kelimeleri Unutmamak İçin Ne Yapmalısınız?

Başa dön tuşu