BaşarıBeyin GücüYaratıcı Düşünme

Bıg Al: Sınırlarımız Hayallerimizdir!

Hayal Gücü  – Hayal gücü deyince sizde bir sınırsızlık, bir boşluk, hatta alacakaranlık bir boşluk gibi zihinsel bir durum oluyor mu? Bende oluyor.  Sınırsız hayal gücü deyince hemen akla gelen isim elbette Albert Einstein’dir. Biz bu konuya geçmeden önce üç güzel söz aktaralım.

“Ne düşünüyorsan, düşündüğün şey üzerine yetişirsin.”  (Oriental Maxim)

 

“Ne düşünürsen o olursun.” (Buda)

 

“Düşündüğün gibi olursun!” (Hz. İsa)

 

Princeton Üniversitesinden İlahiyatçı Prof. Bernard Boyd’ın adını duymamış olabilirsiniz. Einstein ile çağdaş olduğu gibi aynı üniversitede, Princeton Üniversitesinde, hocadırlar.  Oldukça renkli bir karakterdir Boyd. Sınıfında ders işlerken olağanüstü örnekler verir, konuların anlaşılmasında bu temsilleri kullanırdı.

Profesör Boyd bir gün öğrencilerine Princeton İlahiyat okulunda ders verirken, “Dalgın Profesör” olarak da adlandırılan ünlü fizik teorisyeni ve bilim insanı Einstein’i gördü. Einstein, sokak ortasındaydı ve dalgın ve amaçsız bir şekilde, dağınık saçları ile elinde bir külah dolusu dondurma yalıyordu. Üstelik yolda da trafik yoğunluğu vardı; bu durum Einstein’in hayatını tehdit ediyordu. Neyse ki, araçların korna sesiyle kendine gelmiş, yolun kenarına çekilerek dondurmasını yalamaya devam etmişti.

Genç Boyd öğrenciyken bir defasında da derse geç kalmıştı. Hızlı hızlı koşarak üst katların merdivenine tırmanırken birden Dr. Einstein ile çarpıştı. İkisi de yere yuvarlandı. İkisi de çarpışmanın etkisiyle sersemlemişti.  Boyd, hemen Einstein’ den özür diledi. Einstein kibar bir insandı ve üzülmemesini söyleyerek ona gülümsedi.

Bir başka hatırasında ise Dr. Boyd, Einstein ile alakalı bu olayı ilginç bir şekilde şöyle anlatır:

Pek konuşkan olmayan Boyd üniversite öğrencisiyken yurtta kalıyordu, Einstein’la çarpıştığında Einstein’e, “Bu akşam saat 8’de benim odamda arkadaşlarla toplanacağız, siz de gelir misiniz?” diyerek davet etti. Einstein’dan olumlu yanıt aldı. Akşama kadar olan sürede, Boyd, arkadaşlarını davet etti ve odasını akşam için hazırladı. Arkadaşlarını davet ederken de şöyle söyledi: “Bu akşam davetlimsiniz, çünkü “Big Al” (Büyük Al) gelecek. Arkadaşları “Big Al kim?” diye sordular ama o birşey söylemedi; sadece belirli belirsiz şunları söyledi: “Siz gelin, çok eğlenecek ve şaşıracaksınız.

Saat 8 olduğu halde gelen giden olmadı. Davetliler gitmek için hazırlığa başladığı sırada, tam saat 8.20 iken, Einstein göründü ve Dr. Bernard Boyd’un orda olup olmadığını sordu.  İlk anda, davetliler Einstein’i tanımamışlar ve gelen kişinin yabancı biri olduğunu sanmışlardı. Çok geçmeden gelenin “Big Al” olduğunu anlamışlardı. Meğerse “Big Al” gelecek, denildiğinde Einstein kastedilmişti, ama “Big ve Al” kelimelerinin, özellikle “Al” kelimesinin “Albert” kelimesinden kısaltma olduğunu tahmin edememişlerdi.  Dr. Boyd, Einstein’i çok renkli ve yaşam dolu, enerjik,  sorusu ve cevabı bol bir kişi ve arkadaş olarak tanımlar.

Birkaç yıl sonra Albert Einstein insanlığa İzafiyet Teorisini hediye etti. İnsanlık tarihinin bu zaman diliminde, yer kürenin en büyük dehası olarak açıklandı. Tüm zamanların değil, bu zamanın en büyük dehası… Bilim insanları ondan, öldükten sonra beynini incelemeleri için izin istediler. Einstein bunu bir şartla kabul etti. Bu şartı da yazarak bir zarfa koydu ve üzerini de mühürledi.  Mektupta ne yazdığı, araştırmacıların yapmış oldukları araştırmalar tamamlandıktan sonra kamuoyuna açıklanacaktı.  Sonuç, yani mektupta yazılanlar Cornell Üniversitesi’nde açıklanacaktı.

Einstein’in beyni üzerinde yapılan araştırmalar sonuçlandığında, onun beyninin beklentilerin aksine, diğer insanların beyninden çok da farklı olmadığı görüldü. Einstein’in beyni normal bir insanın beyninden dörtte üç oranındaydı ve daha küçüktü. Bundan başka gözle görülür bir fark görünmüyordu.

Bilim insanlarının elde ettikleri bu bulgular bir basın konferansında açıklandıktan sonra Einstein’in vasiyet ettiği o meşhur mühürlü mektup tüm basın mensuplarının önünde açıldı. Kâğıtta sadece bir cümle vardı. O da şuydu:

“I do not consider myself to be especially smarter than any other human, but I do have a particularly vivid imagination.”

Kendi beynimin, herhangi bir insanın beyninden özellikle daha güçlü olduğunu düşünmüyorum. Ama sahip olduğum tek fark, güçlü bir hayal gücümün olmasıdır.

Einstein’in bir başka sözüyle konuyu kapatalım:

 

“Sınırlarımız hayallerimizidir.” (Albert Einstein)

Melik DUYAR

www.MrMemory.com
Başa dön tuşu